Eski diplomat Özülker: 'Rojava'daki Kürt statüsü, tamamen Suriye'nin iç meselesi'

Türkiye\'nin eski Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi Uluç Özülker, \"Suriye’de Kürtlerin statüsü konusunun ‘tamamen Suriye’nin kendi iç meselesi” olduğunu, \"Türkiye\'nin konuya dahli bulunmadığını\" söyledi.

15.02.2024, Per - 09:15

Eski diplomat Özülker: 'Rojava'daki Kürt statüsü, tamamen Suriye'nin iç meselesi'
Haberi Paylaş

Rudaw ajansının sorularını yanıtlayan eski diplomat Özülker, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Rojava’ya yönelik devam eden hava saldırıları ve Ankara’nın Suriye politikaları hakkında değerlendirmelerini paylaştı.

“Suriye’nin kuzeyinde mutlak şekilde bir barış ortamı içinde yaşanılmaktadır”

Özülker, “Türkiye’nin Rojava’ya hava saldırıları ne zaman son bulacak. Rojava’daki Kürtler ne zaman ‘artık üzerimizde bir tehdit yok’ deyip rahat uyuyacak?” şeklindeki soruya, “Ne zaman ki başta PKK olmak üzere bu terör örgütleri insan haklarını ihlal eder ve acılara yol açan bir faaliyet içinde bulunurlarsa, bir şekilde kendi hudutlarının dışına da taşırmaya gayret sarf ederlerse alacakları cevap da çok net olur. Dolayısıyla burda sizin söylediğiniz manada bir barışa ulaşabilmenin imkan ve kabiliyeti yoktur. Her şeyden evvel silahları bırakıp doğru dürüst hep beraber birlikte yaşamanın nasıl olabileceğini öğrenmeleri icap ediyor” yanıtını verdi.

Türkiye’nin Suriye’de “mutlak barışı sağladığını” savunan Özülker, “Halihazırda Türkiye Suriye\'deki ayaklanma ve buradaki kanlı sonuçları da dikkate alarak kuzeyde operasyonlarla ve aynı zamanda gene İdlib’de bir şekilde Esat\'la anlaşmaya varmak suretiyle barışı getirdi. Şu sırada Suriye\'nin kuzeyinde yaşayanlara herhangi bir şekilde etnik açıdan bakmamak lazım. Arap\'ı, Kürt\'ü ve Türkmen\'i de var. Ne tarafından yaklaşırsanız burada mülkiyetlik bir yapı var. Burada topyekün ve mutlak şekilde bir barış ortamı içinde yaşanılmaktadır” diye konuştu.

“Türkiye\'de 10 milyon Kürt vatandaşımız fevkalede mutlu yaşıyor”

Rojava Özerk Yönetimi ve Demokratik Suriye Güçleri yetkililerinin “Biz hiç bir zaman Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturmadık, Türkiye ile diyaloga hazırız” şeklindeki açıklamaları hatırlatılan Uluç Özülker, “Bu baştan aşağı bir siyasi konudur. Türkiye\'de 10 küsur milyon Kürt asıllı vatandaşımız var, onlar da kendi hayatlarından fevkalade mutlu bir biçimde yaşamaktalar. Dolayısıyla bir diyalogdan bahsediliyorsa evvela diyaloğun içeriğinin ve bu kapsam içinde neyi ifade ettiğinin de çok iyi tanımlanmasına ihtiyaç var. Eğer bir taraftan sabahtan akşama kadar elde silah oradaki masum insanların öldürülmesi için hareket eden bir anlayış varsa bunun karşılığında herhalde oturup neyi konuşacağımızı veya konuşmayacağımızı da çok iyi düşünmek lazım” yorumunu yaptı.

“Bizim kapımız barışa her zaman açık. Ne zaman arzu ediyorlarsa barışçıl yönden buyursunlar tabiatıyla görüşülür” diyen emekli Türk diplomat, Türkiye Dışişleri Bakanı ve diğer yetkililerin Kürdistan Bölgesi’ne rahatça gidip geldiğini ve görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.

Özülker, “Ama netice itibariyle burada Kürt diye ayrım yaparak ve bunun içine de PKK unsurunu bir şekilde oturtmaya kalkarak bir yere varılmaya çalışılırsa buradan bir çıkış yolu olmaz” şeklinde konuştu.

Türkiye Suriye’de Kürt statüsüne karşı mı?

Özülker, “Türkiye, Kürdistan Bölgesi’nde olduğu gibi Suriye’de de federal bir yapıya ve Kürtlerin statü sahibi olmasına karşı mı?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

“Herhangi bir şekilde bizim kabul edip etmemiz diye bir durum söz konusu değil. Bunun kararını Esad rejimimi verecektir. Unutmayın ki Esad uzun yıllar bir futbol maçının ertesinde ortaya çıkan olaylara kadar oradaki Kürtler hakkında fevkalade menfi bir tutum içindeydi ve kendilerine kimlik bile vermemişti. Bugünkü koşullarda yine Suriye’de yaşayanların bütünü aynı sıkıntılarla meşguller. Netice itibariyle üçe bölünmüş bir Suriye\'den bahsediyoruz. Bugün Esad\'ın Suriye\'si var ama diğer tarafta bir de Amerikalıların suresi var ve burada Türkiye\'ye yönelik tehditkar bir çok unsurların da işin içinde olduğunu biliyoruz. Nitekim bizatihi Trump döneminde Amerikalılar dahi 32 kilometrelik güvenli bölgenin oluşturulmasını telkin ve talep etmişlerdir.

Dolayısıyla böyle baktığımızda olay bizden değil doğrudan Suriye\'nin kendi iç koşullarından kaynaklanıyor. Böyle bakmak çok daha gerçekçi olur. Orada elbette ki bir Kürt unsuru vardır ve onlara karşı da Türkiye\'nin en ufak bir düşmanlığı yoktur. Türkiye\'nin bütün sorunu terör örgütü olan PKK\'yladır. Dolayısıyla burayı eğer hep beraber kontrol altına alıp ölümleri ve birtakım yabancı emelleri ortadan kaldırabildiğimiz ölçüde yakınlaşmakta daha kolay olacaktır.

Bunlar tamamen Suriye\'nin kendi iç meselesidir. Esad bir takım ısrarlarından vazgeçebilirse ve bütünleşmiş bir Suriye oluşturulabilirse zaten Kürt kardeşleriyle birlikte bunu yaratması kolay olacaktır. Türkiye’nin niye bu konuda bir sıkıntısı olsun ki? Türkiye\'nin sıkıntısı esas itibariyle terördür ve bu terörü ortadan kaldırıldığı ölçüde Orta Doğu\'nun barışıyla birlikte hepimizin rahat edeceği huzurlu yaşayabileceğimiz bir ortam yaratılmış olur. Buna kimin itirazı olabilir ki? En basit şekilde Irak\'a baktığınız zaman bir federasyon vardır ve Türkiye\'nin orada Barzani ile nasıl görüştüğünü konuştuğunu görmekteyiz.”

“ABD dediğiniz zaman iki defa düşünmek ve yapmak lazım”

Türkiye’nin bugün “terörist” diye isimlendirdiği DSG’nin Türkiye’nin NATO müttefiki ABD tarafından desteklendiğinin hatırlatılması üzerine Özülker, “ABD ile bizim hangi meselemizi kolaylıkla çözdüğümüzü düşünmektesiniz bilmiyorum ama her halükarda en basit şekliyle YPG-PYD’nin terör örgütü olduğunu kabul etmeyen ve orada her türlü silah yardımıyla birlikte orasını kan gölüne çevirme hazırlığı içinde olan ABD ile anlaşabildiğimizi söyleyebilir miyim acaba?” ifadelerini kullandı.

Emekli diplomat, “Evvela burada hakça ve olması gerektiği şekilde, buradaki insanları ve devletleri bölerek değil, bunları birleştirerek ve barış getirerek Orta Doğu’yu ayağa kaldırdığınız ölçüde ne kaybedersiniz? Dolayısıyla ABD dediğiniz zaman iki defa düşünmek ve yapmak lazım” diye konuştu.

“Diyarbakır\'da Öcalan\'ın mektubunu okuttuğumuz bir dönem de oldu”

Uluç Özilker, bir zamanlar PYD’li yetkililerle görüşen ve yaralı YPG’lileri tedavi eden Ankara’nın bugün Rojava’daki oluşuma neden “terörist” dediği sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“O tarihte ABD orada bulunmuyordu. Netice itibariyle Esad rejimi karşısında ezilen bir toplum vardı ve o ezilen topluma arka çıkmak veya onlarla şu veya bu şekilde birlikte olabilmek insancıl bir yaklaşımdı. Ama mevcut koşulları altında başta PKK olmak üzere, bu bölgelerde Türkiye\'nin tehdit altına sokulduğunu düşünürseniz tabiatıyla karşılığının farklı boyutlarda olmasını da bilinçli şekilde kabullenmelisiniz. Unutmayın ki hudutlarımızı açıp hatta hatta Diyarbakır\'da Öcalan\'ın mektubunu dahi okuttuğumuz bir dönemden söz edebilirim. Eğer bu işi barış kapsamı ve anlayışı içinde ele alırsak geçmişimize bakalım, bunların hepsi vardır. Bugün gelinen noktada baktığımız zaman karşımızda tamamen Türkiye aleyhinde olan silahlı güçler oluşturulmuş bulunmaktadır. Herhalde oturup Türkiye\'nin ne yapıyorsunuz diyecek hali yoktur. Mevcut zihniyetle ve maalesef bu kadar kan döküldükten sonra, bu kadar şehit verdikten sonra işimiz kolay değil.”

Nerina Azad
Bu haber toplam: 7303 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:00:57:47
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x