Rûdaw TV’ye konuşan Rawest Araştırmalar Merkezi Koordinatörü Roj Girasun, yeni sürecin başlatılmasında temel etkenin Rojava olduğunu ifade ederek, “Bu süreç Bahçeli tarafından başlatıldı ya da kamuoyuna duyuruldu. Biliyoruz ki süreç iç dinamiklerden öte dış dinamikler nedeniyle başlatıldı. Ortadoğu'da yaşanan olayların devleti endişelendirdiğini görüyoruz. Yani 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısından bu yana bölgede gelişmeler oldu. Bu gelişmeler Lübnan'dan Suriye'ye kadar yansıdı. Şimdi öyle görünüyor ki Türkiye de olacakları öngördü. İktidar ve devlet için bir takım riskler, tehlikeler görüldü. Eğer bugün yeni bir süreç yürütülüyorsa bunun birinci nedeninin Rojava olduğunu söyleyebiliriz. Eğer yeni bir süreç başlatmak, yürütmek istiyorlarsa şunu biliyorlar ki öncelikle Rojava'da Kürtlerle Türklerin ilişkisinin yeniden tanzim edilmesi gerekir” diye konuştu.
“Orada önce bazı prensiplerin ortaya konulması gerekiyor”
Roj Girasun, DEM Parti’nin Öcalan ve siyasi partilerle yürüttüğü temaslara rağmen neden henüz bir sonuç alınamadığına dair de “Şunu söyleyebilirim. Henüz bu süreç sürecin başındayız. İkincisi siyasi partilerle yapılan temaslar bilgilendirmekten ziyade sürece meşruiyet kazandırma üzerinedir. Bu siyasi partilerle ilişkiyi kurulduğunda, görüşmeler yapıldığında bu bir bilgilendirme ya da bir anlaşma temelinde yürümüyor. Biliyoruz ki Öcalan diyor ki bütün toplum ve siyasi partiler bu sürece müdahil olsunlar ki bu süreç meşruiyet kazansın. Eğer şu ana kadar bir çağrı gelmediyse diyebiliriz ki henüz temel esaslar, yani kamuoyu ile paylaşacakları temel esaslar pişme aşamasına gelmemiş. İnanıyorum ki Rojava'da bir anlaşma, bir uzlaşma olmadığı sürece Öcalan'dan bir çağrı gelmeyecek. Orada önce bazı prensiplerin ortaya konulması gerekiyor, ondan sonra anlaşmaya varılabilir” ifadelerini kullandı.
“Her iki tarafın da zamana ihtiyacı var”
Şimdiye kadar her iki tarafın da net bir şey söyleyemediğini ifade eden Roj Girasun, bunun nedenini şöyle izah etti:
“Çünkü Rojava'daki durum, Suriye'deki durum henüz oturmuş değil. Benim gördüğüm şey, her iki tarafın da henüz zamana ihtiyacı var. Durumun netleşmesini bekliyorlar, ona göre adımlar atacaklar. Çünkü mevcut durumda bir adım atılırsa bu adam boşa çıkabilir, bir sonuç elde edilemeyebilir.”
“Kamuoyundaki korku umuttan daha büyük”
Rojava'da fiili bir özerklik sağlanması garanti edildikten sonra Öcalan tarafından açıklama yapılabileceğini belirten Roj Girasun şöyle devam etti:
“Yani Rojava'daki durum ile ilgili, adı Özerk Yönetim ya da federasyon olmayabilir ancak Kürtlerin orada de facto ya da fiili olarak özerk olmaları gerekiyor. Yani bir federasyon gibi olmalılar. Eğer orada Kürtler için bir anlaşma sağlanmazsa böyle bir anlaşma da ortaya çıkmaz. Buranın adının Batı Kürdistan özerk bölgesi olması gerekmiyor ya da bir federasyon olması gerekmiyor. Ancak orada fiili bir federasyon ya da özerk yönetim olmalı ki Kürtler çözüme dair inançlı olabilsinler, çözüme inanabilsinler. Öcalan da örgüte çağrıda bulunabilsin. Kürt toplumu da bunu meşru görüp onaylasın. Kamuoyundaki korku umuttan daha büyük. Çünkü biliyorsunuz 2015'te birinci çözüm süreci bittiğinde biz 1945'lere döndük, 1950'lere döndük. Bu nedenle bu süreç devam etmezse, bozulursa, çatışmalar daha da derinleşip, şiddetlenebilir. Bu nedenle Kürtlerin korkusu büyüktür. Bu korku umudun önüne geçiyor. Ancak ben kişisel olarak umutluyum.”