Fırat\'ın röportajında, İlk yıllarda Sayın Başbakan, “Bürokratik devletten, demokratik devlete geçeceğiz” demiştir. Bu süreci aşabilmenin kolay bir yöntemi yoktu. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde birçok tehdit aldı. Yeni bir anayasa çalışması yapıldığında, AB’ye tam üyelik için imzalara atıldığında, bunlardan vazgeçilmesi için bunlardan vazgeçmesi talepleri iletildi. Bu olmadığı takdirde, partinin kapatılacağı söylendi bize.
Askerler tarafından mı?
Askerlerdi; ama bugünkü bir bakanımız tarafından bize iletilmişti. Bunu Başbakan’a götürdüm. “Böyle saçmalık mı olur? Bizi niye kapatsınlar?” dedi. Aynı kararlılıkla devam ettik; ama çok kısa süre sonra kapatma davası geldi. Kuyruğu zor kurtardık! Bir mücadele gerekiyordu ve bunu hukuk içinde yapabilmek pek mümkün değildi. Çünkü karşınızdaki, hukuki bir yapılanma değildi. Bir altyapı hazırlanmaya başladı.
Nasıl bir altyapı?
Polis istihbarat biriminin güçlendirilmesi… MİT o gün askerin denetimi altındaydı. Sivil iktidarla hiçbir ilişkisi yoktu. Emniyet içinde bir istihbarat örgütünün hem hukuken, hem personel olarak güçlendirilmesi hedeflendi. O mekanizmanın aynı ideolojiyi, aynı inancı paylaşan insanlardan oluşmasının doğru olmadığı kanısındaydım. Sayın Başbakan’a, bunun yarın komplikasyonlar yaratacağını söylediğimde, “Kıblemizin aynı olduğu insanlardan bize zarar gelmez” demişti. O gün destek verilen kişilerle, bugün düşmanlık seviyesinde, hukuk dışı bir mücadele içine giriliyor. Bu insanları atayan, Başbakan’ın ifade ettiği gibi, Pennsylvania değil! Üçlü kararnameyle yapılan o atamalarda İçişleri Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın imzaları var. Artı, Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerle, bilinçli olarak, hukukun dışında teknik takip, ortam dinlemesi gibi imkânlar verilmiştir. Buna da karşı çıktım. Topluma ve bize zarar vereceğini söyledim. Ama dinletemedim. Türkiye öyle bir hal aldı ki, sokaktaki ayakkabı boyacısı bile devletin kendisini dinlediği korkusuna kapıldı. Büyük Birader’in (Big Brother) sizi dinlediği korkusu var ise o korku yeter!
Büyük Birader’den kastınız, Hizmet Hareketi mi?
İkisi de masum değil aslında. Cemaat’e mensup polisler, Emniyet’in önemli birimlerinde bir hâkimiyet sağladılar, bu doğru. Ama oraya yerleştiren, üçlü kararname; Pennsylvania değil. Kanunlar da Pennsylvania’da değil, Meclis’te çıkarılır. Çünkü orada hukukun ihlal edilerek, denetlenemeyecek yetkilerin verilmesi, Meclis’ten geçti. Belki ben de oy vermişimdir, bilmiyorum! Ama o zaman bunun yanlış olduğunu ifade ettim.