Rûdaw TV’de Hêvîdar Zana’nın sunduğu 15:00 bültenine katılan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, Kıbrıs’ta yaşanan durumu, Türkiye’nin son dönemde attığı adımları ve çözüm alternatiflerini değerlendirdi.
Türkiye’nin Kapalı Maraş’ı açmak için adım adım bir program uyguladığını belirten Sözen, bunun bir arka planı olduğunu söyledi.
Maraş'la ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) almış olduğu bazı kararlar olduğunu hatırlatan Sözen Rum yönetiminin de üyesi olduğu Avrupa Birliği'nin gösterdiği reaksiyonun sürpriz olmadığını kaydetti.
Prof. Dr. Ahmet Sözen, “Maraş'ta mülkiyeti olan 300 civarında Kıbrıslı Rum, Kuzey Kıbrıs'taki Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurdu ki bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince de meşru görülen bir komisyon. Ancak Maraş askeri bölge statüsünde olduğu için bu Taşınmaz Mal Komisyonu yetkisi dışında. O yüzden de başvuru yapanların davaları ile ilerletilemiyor. Büyük ihtimalle de başvuranlara Türkiye’ye karşı davalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıma fırsatı verecektir. Böyle bir durumda da Türkiye önümüzdeki yıllarda belki de Maraş'taki Rumların sayısı kadar, binlerce dava ile karşı karşıya kalacak. O yüzden de bu konuda bir adım atması gerekiyordu Türkiye’nin” dedi.
Türkiye’nin Önündeki Üç Senaryo
Bu konuyu çözebilmesi için Türkiye’nin önünde üç senaryo bulunduğunu dile getiren Sözen, bu senaryoları şöyle sıraladı:
“Birincisi kapsamlı bir çözümle, yani 2004'teki gibi Annan Planına benzer bir çözümle çözmek. Otomatikman bütün mülkiyet konuları orada çözülecek. Eğer kapsamlı bir çözümün mümkün değilse ikinci bir yol, Maraş'ın da içinde olduğu, belki de Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarını hafifletecek, mesela Ercan Havaalanına doğrudan uçuşların olduğu, örneğin hidrokarbonlar konusunda Kıbrıslı Türk ve Rumların ortaklaşa kuracakları bir komisyon, belki de Türkiye'nin Kıbrıslı Rumlara limanlarını ve havaalanlarını açma gibi daha çok bir diplomatik paket şeklinde bir işbirliği veya bir güven yaratma programı şeklinde çözülebilir. Eğer bu ikisi de mümkün değilse üçüncü olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde Türkiye aleyhine açılacak davaları engellemenin yolu, Maraş'ın statüsünü askeri statüden çıkarıp Taşınmaz Mal Komisyonu'nun aracılığı ile yasal sahiplerine vermek.
Şimdi Türk yetkililerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kıbrıs'a gelip de orada yaptığı konuşmalara baktığımızda söylediği şudur; Kıbrıslı Rumlar yasal sahipleri gelip başvurdukları müddetçe mallarına geri dönecektir diyor Türkiye. Ancak Kıbrıs'ın iç tarafında bazı karışık mesajlar var. Yani Maraş'ın bir kısmının eskiden vakıf malı söyleniyor. Ama o ayrı bir konu. Bugün Taşınmaz Mal Komisyonu’nun da tanıdığı 1974'teki geçerli tapular neyse, yani Kıbrıslı Rumlar tapularını gösterdikleri müddetçe Taşınmaz Mal Komisyonuna başvurabileceklerdir.”
Kıbrıs İçin Çözüm ve Tarafların Talebi
Kendisinin de içinde olduğu, Kıbrıslı Rum bazı araştırmacılarla son 10 yıldır adanın iki tarafında kamuoyu araştırmaları yaptıklarını belirten DAÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Sözen, “Halka alternatif çözümleri de soruyoruz. Yani iki devletli çözüm, iki bölge iki toplumlu federasyon ve var olan durumun devamı veya toplumsal hakların olmadığı üniter bir devlet. Neyi tercih edersiniz diye sorduğumuz zaman Kıbrıslı Rumların birinci tercihi üniter devlet devlet çıkıyor. Kıbrıslı Türklerin birinci tercihi ise iki devletli çözüm olarak öne çıkıyor. Diğer taraftan baktığımız zaman, iki bölgeli iki toplumlu federasyon her iki tarafın da ikinci tercihi. Ama iki tarafın da önümüzde yapılacak bir referandumda kabul edebileceği tek çözüm alternatifi bu gibi görünüyor” dedi.
Sözen, “Üniter devleti Kıbrıslı Türkler reddediyor, iki devletli çözümü de Kıbrıslı Rumlar reddediyor. Ortada buluşulabilecek, en azından bilimsel olarak kamuoyu araştırmalarının söylediği şey ve iki tarafın da referandumundan geçebilecek pek alternatif çözüm hala iki bölgeli iki toplumlu federasyon. Yani her iki toplumun da ikinci tercihi olan çözüm şeklindedir” yorumunu yaptı.