Sıradan bir Suriye kasabası nasıl oluyor da ABD- Türkiye ittifakının geleceğini ve ne yapmak gerektiğini belirleyebiliyor. Suriye iç savaşı, iki NATO müttefiki olan ABD ve Türkiye'nin arasını açtı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 4 Haziran'da Washington'da ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşmeye hazırlanıyor. Buluşma sadece, iki müttefikin dostça görüşmesi değil. Hatta, Türk tarafı belli bir gündemle geliyor: Menbiç'le ilgili bir "yol haritası" belirleyerek Suriye'deki durumu çözmek ve şehir üzerindeki kontrolü paylaşıldığı bir çerçeve içerisinde anlaşmaya varmak.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nin Türkiye ve Ortadoğu uzmanı Aaron Stein, kaleme aldığı analizi söyle:
Ağustos 2016'ya kadar İslam Devleti'nin işgali altında olan Kuzey Suriye'nin şehri Menbic'in kaderi, ABD ve Türkiye için daha büyük bir mesele. Peki, Menbic'i kim yönetmeli?
Türkiye ve ABD'nin Suriye'yle ilgili ,birbirine uymayan çıkarları var. Mükemmel bir dünyada ABD, anlaşma müttefikleri ve ABD'nin ortak savunma anlaşması olan bir ulus-devlet Türkiye'yle, beraber çalışırdı.
Fakat, her iki taraf da IŞİD tehditi ve savaşı nasıl ele alacakları konusundaki görüş ayrılıkları hakkında uzlaşamadılar. ABD, hava kuvvetleri tarafından desteklenen sınırlı ve özel operasyonlar üzerinden ilerleyen bir yolu tercih etti ve IŞİD'in bölgedeki kontrolüne odaklandı.
Öte yandan Türkiye, IŞİD'i başta Suriye iç savaşının daha geniş kapsamlı bir semptomu olarak gördü, Başar El Esad'ı devirmek için Amerikan desteği almak istedi, ve sonra da Kuzey Halep'te açık uçlu bir "güvenli bölge" olması gerektiğini savundu.
Menbic şu anda, Suriye Demokratik Güçleri'nin kurduğu sivil kuruluş, Menbic Askeri Konseyi’nin kontrolü altında. IŞİD karşıtı kampanyanın ışığında Ankara, Fırat Nehri'nin batısında Kürt savaşçılarının varlığına anlayış gösteremeyeceği konusunda uyardı.
Ve Amerika'yı, IŞİD'i Kuzey Halep'ten sürmek için Arap çoğunlukla çalışmaya itti. Ankara bölgeyi kullanarak koalisyonun İncirlik hava üssünü kullanımını bu şartların kabul edilmesine bağladı. Temmuz 2015'te ABD ve Türkiye, İncirlik'in kullanımı, Arap çoğunluk kuvvetlerinin Türkiye'de IŞİD'e özel operasyonlar için eğitilmesi ve Menbic'in de özgürleştirilmesi konularında anlaşmaya vardılar.
Bu anlaşmanın çizgleri 2015'te Milli Savunma Kanunu’nda belirlendi. 500 milyon dolar, Suriye'deki muhalefet kuvvetleri eğitip onlara teçhizat vermek için, Terrörle Mücadele Ortaklıkları Vakfı'na dağıtıldı. Kısaca, Eğitim ve Teçhizat olarak bilinen bu çalışma, Suriye sınırında IŞİD’i yenmek için ABD-Türkiye ortak çalışmasının merkezindeydi.
Maalesef program başarısız oldu. Faaliyet alanı açısından çok iddialı bir programdı ve Türkiye’nin bir Rus bombardıman uçağını Kasım 2015’te aşağı indirmesinin ardından Moskova, Kuzey Halep’te Türkiye’den destek alan grupların yenilmesi için, bu grupların savaşabilmek için güvendiği tedarik hattını kesti.
Kürt kontrolundeki Menbic saldırısı 2016 Mayıs'ında başladı ve Kürt kuvvetler Ağustos ortasında şehri ele geçirdi. İki hafta sonra, 24 Ağustos'ta Türk ordusu, Fırat Kalkanı operasyonuyla Kuzey Halep'i işgal etti.
Çalışmalar, IŞİD'i sınırdışı etmek ve El Bab'a doğru sürmek üzere tasarlanmıştı. El Bab Suriye Demokratik Güçleri’nin, Kürtlerin elindeki Afrin’le birleştirmek için IŞİD’den almayı planladığı küçük bir kasabaydı. Türk ordusu Şubat 2017’de El Bab’ı IŞİD’den aldı.
Onbir ay sonra, Ocak 2018’de Türk ordusu Zeytindalı Operasyonu adı altında ikinci bir operasyon başlattı, bu sefer hedef Kürt kontrolündeki Afrin’i ele geçirmekti. Bu şehir Mart ayında Türk destekli güçlerin eline geçti ve bu da bir kez daha Ankara’nın Menbic’in durumuna odaklanmasına yol açtı.
Siyasi tutum açısından var olan zorluğu anlamak kolay, ama çözmesi son derece zor: ABD, Suriye’de IŞİD’den arda kalanlar üzerinde baskı kurabilmek için Suriye Demokratik Güçleri’yle ilişkilerini devam ettirirken, aynı anda, bir NATO müttefiki olan Türkiye’yle de ilişkilerini nasıl kurtaracak ve devam ettirecek?
Bir de Başkan Donald Trump’ın, IŞİD yenilgiye uğradıktan sonra Amerikan birliklerini Suriye’den çekme niyeti olduğunun sinyallerini vererek işleri daha da karıştırıyor.
Tabii ki burada karşımıza çıkan soru, geri çekilirken durumu nasıl yapılandırmak gerekir ki, dışardaki düşmanların, ABD ordusunun bölgeden çıkışını fırsat bilip Suriye Demokratik Güçleri’ne saldırmamasını garanti altına alsın.
İlk adım olarak Washington, Moskova’yla iç savaşı nasıl biterecekleri konusunu şekillendirmeli. Eğer ABD, Moskova ile anlaşabilirse, bir sonraki aşamada Suriye Demokratik Güçleri’yle Menbic için yapılabilir.
Bunun için de ABD’nin iki seçeneği var: Washington, sadece grup liderlerine niyetini daha kapsamlı anlatabilir ve Suriye Demokratik Güçleri, rejimle ve Rusya’yla, Menbic’in kontrolü hakkında bir tür merkezi hükümet anlaşması üzerinde pazarlık ederken, o kenarda bekler. Veya Washington tekrar Menbic yol haritasıyla ilgili Ankara’yla konuşmalara başlayabilir.
Seçenekler tek bir paket olarak sürdürülebilir ya da teker teker sürdürülebilir ve güven inşa eden mekanizmalar olarak kullanılabilir.
ABD ve Türkiye’nin Suriye’yle ilgili radikal derecede farklı çıkarları var ve ortak nokta bulmakta başarısızlar. ABD ve Türkiye, Suriye’nin düşen devletiyle hala ilgilenen birçok oyuncudan sadece ikisi.
Suriye hakkında yaklaşan Amerikan-Türk buluşması, hem müzakereleri genişletmek için hem de Menbic’le ilgili konuşmaları kullanarak nasıl ilerlemeli ve Suriye’deki acımasız iç çatışmayı çözmek gerektiği konusunda bir fırsat sunuyor.