Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) arasında Abdullah Öcalan’ın PKK’nin 12. Kongresine gönderdiği mektupta Kürtler hakkında kullandığı ifadeler nedeniyle sert bir tartışma yaşanıyor.
HAK-PAR, Kürtleri Öcalan’ı artık takip etmemeye çağırırken, DBP, HAK-PAR’ı çözüm sürecine karşı çıkan kesimlerle aynı kulvarda yer almakla suçladı.
‘’Kürtlerin uyanmasını’’ isteyen HAK-PAR, önceki gün yazılı bir açıklama yayınladı.
HAK-PAR, Öcalan’ın PKK kongresine gönderdiği mektubu sert bir dille eleştirerek şöyle dedi:
“Öcalan’ı ‘irade’ olarak görenler artık uyanmalıdır. PKK’nin 12. Kongresine gönderdiği ve 25 Nisan 2025 tarihini taşıyan mektupta, en değme sömürgeci, faşist ve Kürt düşmanı çevrelerin söylemlerini dahi aşarak, Kürtleri bir ‘kültür kalıntısı’, Kürdistan’ı ise ‘Çöplük’, ‘Çöplük toplumu’, ’Mezarlık’ olarak gösteren Abdullah Öcalan’ı hala sözüne değer verilecek bir kişi veya irade olarak görenler, artık uyanmalıdır.
‘’Eşi görülmemiş bir teslimiyetin dışavurumudur’’
Şeyh Said, Said-i Kurdi, Seyit Rıza, Bedirxaniler, Barzaniler de dahil olmak üzere, Kürt halkının özgürlük mücadelesine önderlik eden, katkı sunan değerli Kürt şahsiyetleri ve ailelerini ‘Judenrat’ olarak bilinen ‘faşistlerle iş birliği yapan Yahudilerden oluşmuş grup veya aileler’ gibi gösterip tıpkı sömürgeciler gibi aşağılayan, küçük gören sözleri, eşi görülmemiş bir teslimiyetin dışavurumudur.
‘Kişi herkesi kendi gibi bilirmiş’ atasözü tam da Öcalan’ın ‘Judenrat’ durumunu ifade eder.
Türkiye’nin Kontrgerilla teşkilatlarında yetişen, MİT ile birlikte örgütünü kuran, yöneten ve bugüne dek Devletin karanlık odaklarının çıkarları için on binlerce Kürdü ölüme sürükleyerek arkasında büyük bir yıkım bırakan ve yakalandığında ‘fırsat verilirse hizmete hazırım, büyük hizmet ederim’ diyen Öcalan’ın Kürt halkına değil, sömürgecilere hizmet ettiğini görmeyenler, veya hala bu uğursuz alandan rant elde etme amacıyla onu allayıp, pullayanlar, büyük vebal altındadır.
‘’Devlet /Öcalan projesi PKK'nin silah bırakması ve tasfiyesi sonrasında da son bulmayacak’’
Bilinmelidir ki, Kürtler, özgürlük mücadelelerine önderlik eden, katkı sunan tüm kahramanlarını baş tacı etmeye, sahiplenmeye devam edecektir. Onlar tarihimizin, ulusal, demokratik mücadelemizin en parlak sayfalarıdır. Kürtler ve Kürdistan gurur duyduğumuz köklü bir kültüre, tarihe ve mücadele geleneğine sahiptir.
Anlaşılan o ki; 1970li yıllarda Kürt yurtsever hareketinin doğal gelişimin engelleyen Devlet /Öcalan projesi PKK'nin silah bırakması ve tasfiyesi sonrasında da son bulmayacak, yeni bir formatla Kürt hareketinin gelişimini engellemeye devam edecektir.
Kürt kitlelerini daha çok Kürt olmayan, Türk solundan, sağından atanan temsilciler eliyle yönetmeyi sürdürecekler.
‘‘Kürtleri meşru kolektif haklarından uzak tutmaya çalışacaklar’’
‘Kürt ulusu’ demek yerine Kürtleri, Türk etnik yapısı içinde eriten ‘Demokratik Ulus’ konseptiyle, Kürdistan yerine ‘ortak vatan’ anlayışıyla, bağımsızlık-özerklik- federasyon gibi statü talebi yerine Kominalizm hedefiyle Kürtleri meşru kolektif haklarından uzak tutmaya çalışacaklar.
Öcalan’ Bizim yeni dönem perspektifimiz demokratik ulus, eko-ekonomi ve komünalizm temelinde toplumun yeniden inşasıdır’ diyerek tüm PKK kadrolarının bundan böyle de Kürtleri ulus olmaktan kaynaklı kolektif hakları için mücadele etmekten uzak tutan bir pozisyona çekmeye çabalayacaklarını ilan etmiş durumdadır.
‘’HAK-PAR Kürt halkına kurulan yeni tuzakları teşhir etmekten de geri durmuyor’’
HAK-PAR Kürt karşıtı bir aparata dönüşen PKK’nin silah bırakmasını ve tasfiyesini destekliyor; ancak Kürt halkına kurulan yeni tuzakları teşhir etmekten de geri durmuyor.
Tüm bu oyunları boşa çıkaracak ve halkımızın özgürlük mücadelesine önderlik edecek, yeni sürece uygun, legal, demokratik, güçlü ve kitlesel bir mücadele aracını hep birlikte inşa etmek ertelenemez bir görevdir.
Farklı Kürt yurtsever parti, grup ve kadrolar, Kürt karşıtı politikalara karşı HAK-PAR'da güçlerini birleştirerek bu inşa sürecini başlatabilir, hızlandırabilirler.”
DBP, HAK-PAR’a cevap verdi
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) de yaptığı açıklama ile HAK-PAR’a cevap verdi. DBP HAK-PAR’ı ‘’ tarihin yanlış tarafında durmakla’’ suçlayarak öyle dedi:
‘’Sayın Abdullah Öcalan’ın PKK’nin 12. Kongresi’ne gönderdiği perspektif metnini kirli propaganda araçları ve saldırgan cümlelerle diline alan HAK-PAR, bir kez daha tarihin yanlış tarafında durma ve Kürt halkının özgürlük mücadelesine zarar verme konumunda ısrar etmektedir. Perspektif metnindeki teorik, politik ve tarihsel derinliği anlamayacak kadar sığ, Kürt halkının özellikle yarım asırlık direniş geleneğinden nasiplenemeyecek kadar yüzeysel yaklaşımları, bu halka ve değerlerine karşı geliştirilen pervasızca tutumun tekrarıdır.
‘’Olsa olsa düşmanlık dilidir’’
Bu köhne zihniyet, Sayın Öcalan üzerinden yürütülen kirli propaganda ve saldırılarda ırkçı, ulusalcı kesimlerle siyasi dil, üslup ve ruh olarak ortaklaşmaktadırlar. Bu zihniyetin sahipleri 50 yıllık mücadele boyunca varlıklarını özgürlük hareketinin karşıtlığı üzerine kurgulamışlardır. Her dönemin mücadele aracına ve yöntemine karşıtlık yaparak var olacaklarını sanmaktadırlar.
Dünyada ve Ortadoğu’da tüm dinamikler Kürt halkından yana taraf tutarken, Sayın Öcalan’ın perspektifini heyecanla selamlarken, bu zihniyetin eleştiri ile asla ifade edilmeyecek kadar seviyesiz dili olsa olsa düşmanlık dilidir.
Kürt halkının tarihsel iradesini hiçe sayma cüretini gösteren bu tavır, demokratik siyasetten uzak, değerler düşmanı bir yaklaşımı yansıtmaktadır.
‘Ucuz siyasi kavramlarla var olma çabaları nafiledir’’
Kürt halkına ve mücadele mirasına karşı halis niyete sahip olmayanların ucuz siyasi kavramlarla var olma çabaları nafiledir.
Bu antidemokratik, statükoya yaranma peşindeki çizgi, Kürt halkının özgürlük mücadelesini baltalamaya çalışmak dışında hiçbir işlev görmemektedir. Karanlık zihniyetleriyle değil Kürt halkına, kendi gölgelerine bile umut verecek politika üretme kabiliyetinden yoksun, acziyet içindeki bu yapının sergilediği tavır, siyasi iflas halinin en çıplak göstergesidir.
Bu halk karşıtı çizginin dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de Kürt halkının nezdinde karşılığı olmadığının bilincindeyiz. Kürt halkı özgürlüğe koşarken, bu zihniyetin bir kez daha kirli yüzünü göstermekten imtina etmediği gerçeğini tüm Kürt kamuoyuyla paylaşıyoruz.’’