TBMM Genel Kurulu’nda, CHP’nin Roman vatandaşlarla ilgili sorunların araştırılması amacıyla verdiği Meclis Araştırması önergesinin bugün görüşülmesi önerisi ele alındı.
Öneri hakkında söz alan HDP Siirt Milletvekili Besime Konca, hükümetin temsil ettiği faşizm, yok sayma, inkarcılık zihniyetinin beyinlerden ve yüreklerden silinmediği takdirde ne Roman ne Alevi halkın ne sınıfsal olarak ezilen kimliklerin ve cinslerin ne de Kürt sorunun çözümünün imkansız olduğunu savundu.
Konca, konuşmasında şu iddialarda bulundu:
\"Hendek siyasetini, çukur siyasetini yapan bu hükümettir. ’Ajandamız var, biz başka ajandalara bakmayız’ diyorsunuz. ’Sokak sokak, mahalle mahalle, ev ev temizleyeceğiz’ dediniz. Siz Suruç’ta kamp kurdunuz, toplama kampları yaptınız Naziler’in yaptığı gibi. Okulları kamp yaptınız. Halkı spor salonlarına topladınız. Kaç mahallede hendek var? Ankara katliamı yapıldığında hendek mi vardı? Suruç katliamında bunlar mı vardı? Siz ki elini öptüğünüz, eteğini öptüğünüz, göbeğinde büyüdüğünüz cemaati bile kendi içinizde terör örgütü yaratan bir güçsünüz.
Yaptığınız katliamların haddi hesabı yoktur. Bunları görmek zorundasınız. Taş kesilmiş vicdanınızı, taş kesilmiş beyninizi hangi faşizmin...Siz çukur kazmıyorsunuz, siz insanları hendeklere gömmüyorsunuz, asit kuyularına atmıyorsunuz. Siz sokaklarda kurda kuşa yem etmek için bırakıyorsunuz.\"
Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın, Konca’yı, \"Lütfen temiz bir dille konuşun, kaba ve yaralayıcı sözler sarf etmeyin\" sözleriyle uyardı.
Herkesin tabi, bağlı olduğu bir anayasa ve Meclis İçtüzüğü bulunduğunu belirten Aydın, İçtüzüğün ilgili maddesinin konuşma üslubunu çok net bir şekilde ifade ettiğini söyledi ve bu maddenin içeriğine değindi. Aydın, şunları söyledi:
\"Efendim ’faşist’ derseniz, ’nazi’ derseniz, başka şeyler derseniz siz bundan gocunmaz mısınız? Bu konuşma üslubu bütün milletvekilleri için geçerlidir, sadece bir grup için değil. Sayın milletvekilleri bu süreçte özellikle kürsüde sıkça Kürdistan kelimesinin kullanıldığını görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin merkezi ve mahalli idareler yapılanması esasları Anayasa’nın 126 ve 127. maddelerinde net bir şekilde düzenlenmiştir. Bu esaslar dahilinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde Kürdistan adıyla herhangi idari ve coğrafi bir birim bulunmamaktadır.
Kaldı ki Kürdistan ifadesinin tarihi bir terim olarak kullanılmasından ziyade Türkiye sınırları içerisinde bir bölgeyi, ayrı bir egemen hukuki veya siyasi varlık içinde gösterir şekilde farklı anlamlara yol açabilecek tarzda zikredilmesi de doğru değildir. Sayın milletvekillerinin bu ibareleri kullanırken daha özenli davranmasını özellikle istirham ediyorum.dedi