Füzeleri satın alan Türk resmi kurumu, Türkiye Savunma Sanayii (SSB) ve Başkanı İsmail Demir ve diğer üç üst düzey yetkiliyi hedef alan yaptırımlar dar, çünkü Türkiye CAATSA’nın birincil hedefi değil.
Yasa, 2017'de büyük ölçüde Rusya'nın Ukrayna, Suriye ve 2016 ABD başkanlık seçimlerine müdahalelerinin yanı sıra İran ve Kuzey Kore'yi hedef alan diğer önlemler için çıkarıldı. CAATSA, Savunma Sanayi ve onun başkanına uygulananlar gibi ikincil yaptırımları, Rus askeri ihracatına karşı bir caydırıcılık oluşturarak, savunma sektörüne darbe indirmeyi amaçlıyor.
Yaptırımlar ulusal ekonomik perspektiften bakılıncı sınırlı görülebilir, ancak dış politika analisti Jarod Taylor Ahval'e yaptığı açıklamada “Bir ülkenin savunma tedarik kurumunu Amerikan savunma sanayiinden kesmek önemsiz değildir. Türkiye'nin askeri modernizasyon stratejisi ve savunma ihracatı, kendi kendine yeterliliğini artırma eğilimindedir, ancak bazı durumlarda hala Amerikan ihracat lisanslarına bağlıdır" diyor.
Son haftalardaki bazı iyileşmelere rağmen, Türkiye’nin ekonomi yönetimindeki büyük sarsıntıdan dolayı ekonominin kötü olması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, gelecekte yaptırımları artırması durumunda Washington’la sıkı bir mücadeleye girişmesi için güçlü bir dayanak sağlamıyor.
Türkiye, Doğu Akdeniz'in ihtilaflı bölgelerinde gaz rezervleri araştırması nedeniyle Avrupa Birliği yaptırımlarıyla da karşı karşıya.
Erdoğan, Amerikalı mevkidaşı Trump üzerinde benzeri görülmemiş bir etkiye sahipti, ancak bu sıcak ilişki Ankara'ya ABD yaptırımlarına karşı yalnızca geçici bir kalkan sağlayabilir. Trump'ın nihayetinde bu konuda seçeneği yok.
Geçen hafta Kongre, 30 gün içinde CAATSA yaptırımlarının uygulanmasını zorunlu kılan bir hükümle 2021 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasasını (NDAA) ezici bir çoğunlukla geçirdi. Trump, çeşitli ilgisiz konular nedeniyle yıllık savunma harcaması tasarısını veto etmekle tehdit etti, ancak Kongre muhtemelen böyle bir vetoyu geçersiz kılacaktır.
Türkiye, geçtiğimiz yıl S-400 parçalarının ilk teslimatını aldıktan sonra ABD liderliğindeki ortak F-35 savaş uçağı programından çıkarılmıştı. Türkiye’nin CAATSA yaptırımlarından çıkması ancak S-400'lerden kurtulmasıyla mümkün olacak.
Trump yönetimi, Türkiye ekonomisi üzerinde daha geniş bir etki oluşturabilecek, Türk finans kurumlarına yönelik yaptırımlardan kaçınarak, 12 yaptırımdan kapsamı en sınırlı olan beş eylemi seçti.
Illinois Springfield Üniversitesi öğretim görevlisi Sibel Oktay Ahval’e açıklamasında, "SSB yetkililerine uygulanan yaptırımlar tamamen sembolik ve etkisizken, ihracat lisansları ve yetkilendirme yasağı aslında Türkiye'yi uzun vadede ABD ve NATO uyumlu teçhizattan mahrum bırakabilir" diyor.
Washington, ABD ihracat lisanslarının ve yetkilerinin "verilmesini" yasaklayarak, SSB ile gelecekteki projeleri veya mevcut programlarda herhangi bir güncellemeyi yasaklıyor ancak yaptırımlar, ABD-Türkiye ortak yapım ve geliştirme programlarını etkilemeyecek.
Yaptırımlar, Türkiye'nin F-16 jet filosundaki modernizasyonları ve Türkiye'nin Pakistan'a 1,5 milyar dolarlık Atak saldırı helikopteri satışını da etkileyecek. Bunların her ikisi de, Kongre’nin Türkiye’ye ana silah satışlarıyla ilgili iki yıllık bekletmesi nedeniyle henüz verilmemiş ABD ihracat lisanslarına bağlı.
Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Çağlar Kurç, Ahval'e “Avrupalı tedarikçilerin bu durumu nasıl algılayacaklarına bağlı olarak bir miktar dalgalanma etkisi olabilir” dedi. Yabancı şirketler, ABD ile iyi ilişkilerini sürdürebilmek için şaibeli bir SSB ile anlaşmalardan kaçınabilir.
Kurç, yine de hasarı ölçmenin zor olduğunu, çünkü ABD'nin Türk silah üretimine gelecekteki girdileri hakkında veriye sahip olmadığımızı ve yaptırımların zincirleme etkilerinin bu noktada belirsiz olduğunu ifade ediyor
Ancak Kurç, Türkiye'nin tedarik için Savunma Bakanlığı gibi farklı kurumları görevlendirerek yaptırımların savunma sektörü üzerindeki etkisini azaltabileceğini kaydediyor.
Türkiye’nin S-400 satın almasına rağmen, Trump’ın CAATSA yaptırımlarını uygulamayarak F-35’lerin ihracatını kolaylaştıracağına dair aşikar aşırı güveni Erdoğan’I açıkça yanlış bir yere götürdü ve Trump’ın halefi Joe Biden’ın Türkiye’yi bu zor durumdan kurtarması pek mümkün görünmüyor.
Ancak ikili ilişkilerin illada geriye gitmesi gerekmiyor. Oktay, yaptırımların uygulanmasının 20 Ocak'tan sonra göreve başlayacak Biden'a 'iyi polis' rolünü oynaması için kapıyı açtığını söylüyor ve ekliyor: “Ne de olsa bu yaptırımlar giden yönetim tarafından uygulandı. Ve Biden, Türkiye’nin davranışını değiştirmesi için fırsat yaratacak şekilde bir çerçeve sunabilir.”
Taylor ise daha da ileri giderek, "Ankara’nın, NATO’nun birlikte çalışabilir gelişmiş askeri teknolojisi ile Rus teçhizatı arasında bir seçim yapması gerektiği anlaşılıyor. Bu karar daha uzun süre devam ettikçe, her iki tarafa oynamasından dolayı Türk savunma sanayiinin modernizasyonu daha büyük maliyetlerle karşılaşabilir" diyor.
Ahval/Ian J. Lynch