Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı Hasan Cemal, '’Eğer biz Erdoğan'ı indirirsek PKK'nın silah bırakması için elimizden gelen her şeyi yapacağız' dedi. 7-8 yıldır PKK'nın mutlaka silah bırakması gerektiğini savunuyorum. Silahla bir yere gidilmez...’’ Dedi
Habertürk'te yayınlanan Teke Tek programına katılan Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı Hasan Cemal Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.
Yeşil Sol Parti'nin, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na destek açıklamalarıyla ilgili 'şu şartla destekliyorum' gibi bir pazarlığın olduğuna inanmıyorum, ihtimal de vermiyorum" diyen Hasan Cemal şu açıklamada bulundu:
"Perde arkasında ne olup bittiğini bilemem, böyle karşılıklı 'şu şartla destekliyorum' gibi bir pazarlığın olduğuna inanmıyorum, ihtimal de vermiyorum. Türkiye Erdoğan'dan kurtulmadan, tünelin ucundaki umut ışığı yanmaz. Türkiye'nin yeniden değişimi için bir umut ışığının yanması. Erdoğan gittikten sonra Türkiye'yi yeniden değiştirmek, bu çökmüş, çürümüş düzeni değiştirmek için ilk adım bu. Ondan sonra da şu 6'lı masa bilmem kaç sayfalık mutabakat imzaladılar. Yargı bağımsızlığı, özgürlükler, hukuk devleti, demokrasi bütün bunlar yazıldı hepsi. Ekonominin yeniden dönüşümü. Bir yerde hükümet programı yazıldı. İlk defa oluyor bu. Aynı şekilde HDP'nin Yeşil Sol Parti'nin seçim bildirgelerine baktığın vakit gayet güzel ve demokratik programlardır. Erdoğan'ın gidişi bir başlangıç. Sonrası var, kolay mı değil. Demokrasiler zaten iktidardaki partinin devrilmesiyle başlıyor."
Hasan Cemal'in yaptığı açıklamalardan öne çıkan detaylarsa şöyle:
'Silahla bir yere gidilmez'
"Millet İttifakı'nın PKK'ye, Kandil'e bağlı olduğunu iddia etmek, olmaz böyle şey. Şunu bir kenara yaz. Selahattin Demirtaş da Edirne'den söyledi. 'Bizim PKK ile HDP'nin bağı yoktur' dedi. 'Eğer biz Erdoğan'ı indirirsek PKK'nın silah bırakması için elimizden gelen her şeyi yapacağız' dedi. 7-8 yıldır PKK'nın mutlaka silah bırakması gerektiğini savunuyorum. Silahla bir yere gidilmez. Bu benim söylediğime Kandil'in bir bölümü de, belki büyük bölümü de katılıyor. HDP'nin de büyük çoğunluğu katılıyor. Silah bırakmadan bu sorun çözülmez.
Bana geçmişte bir kere 1991 seçimlerinde Erdal İnönü teklifte bulundu, ben de nazikçe reddettim. Bu yıla gelene kadar aklımın bir tarafından da geçmedi. HDP beni danışma kuruluna seçti 8-10 ay önce. 2 ya da 3. toplantıda 1 ay önce, ben önce yapamam dedim, eve geldim, Ayşe sağ olsun, 'nasıl kabul etmezsin'. Pervin Hanım'ı aradım, 'eşim beni ikna etti' diye. Böyle başladım. Bir arka planı yok."
'Türkiye siyasi tarihinde bir ilk'
Bugün bir şansımız var. İlk defa Türkiye'de çok partili demokrasiye adım attığımız 1950'lerden bu yana 50 yıldan bu yana ilk defa 6 farklı parti, bu nokta çok önemli, ilk defa bu 6 parti bir demokrasi ittifakında anlaştılar. Bu Türkiye siyasi tarihinde bir ilktir. Sonra Kürtler, Emek ve Özgürlük Hareketi, HDP ve şu anda bizim katıldığımız çatı partisi olarak Yeşil Sol, onlar da bu uzlaşmanın içine Cumhurbaşkanı adayı çıkarmadan 'Kılıçdaroğlu'nu destekliyoruz' dediler. Bu da çok önemli. Bu Türkiye'nin en büyük eksikliği olan uzlaşma ruhunun yakalanıyor olmasıdır.
'Kürt sorununu çözüm rayına oturtmadan Türkiye bir yere gidemez'
Benim çenem açılmaya başladı. Daha hızlanmaya başladım. Not falan almadan takır takır konuşuyorum. Siyasetin kolaylığı var, istediğin gibi söyle. Hele dokunulmazlığın olunca daha da olacak. Erdoğan'ın nesine kızıyorsan dan dan dan söylersin. Uğur Mumcu'ya bazen telefon ederdim 'iyi ki varsın Uğur' derdim, çok hoşuna giderdi. Mumcu hakikate çaktı mı çakardı. O da herkesin içini rahatlatırdı. Sende de ona benzer bir şeyler var. Ben en sert yazılarımı Erdoğan'a yazdım. Yapacağım ilk şey Türkiye'de çökmüş, çürümüş bir düzen var. Bu düzeni 14 Mayıs'tan itibaren değiştirmemiz lazım. Bunun ilk yolu önce Erdoğan'dan kurtulmaktır. Erdoğan'dan kurtulabilirsek bu çok iyi bir başlangıç olacak. Ondan sonra Türkiye'nin düğümlerini çözmeye başlamamız lazım. Bu kolay bir iş değil. Hukuk devletini kuracaksın, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığını, bu kadar hapiste yatan insanları, yeniden toplumsal ve siyasal barışı kurup, tesis edip birtakım adımlar atmak lazım. Çok iş var. En başta da Kürt sorunu var. Kürt sorunu çok yakıcı sorundur. Bu sorunu çözüm rayına oturtmadan Türkiye bir yere gidemez. Bir de ekonomi var tabii."