Hüda-Par Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, partisinin Urfa İl Başkanlığında PDK-S (Partiya Demokrat a Kurdî li Sûriyê) yetkililerinden oluşan heyeti kabul etti.
Hüda-Par Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, PDK-S sözcüsü Müslim Muhammed, parti üyeleri Muhammed Abo ve Zueyr Muhammet’ten oluşan heyeti kabul etti.
Parti binasında gerçekleştirilen ziyarette Suriye meselesi ve 25 Eylül’de Irak Kürdistan Bölgesinde yapılacak bağımsızlık referandumu ele alındı.
Hüda-Par GİK Üyesi Mahmut Kılınç, Urfa İl Başkanı Lokman Yalçın ve Hüda-Par Suriye Komisyonu üyesi Hasan Çelik de ziyarette hazır bulundu.
“Kürtler; idaresi altında yaşadıkları devletlerce adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde kardeş millet olarak telakki edilseydi referandum söz konusu olmazdı.” diyerek Irak Kürdistanı Bölgesinde yapılacak olan referanduma ilişkin konuşan Mehmet Yavuz, devletlerin insan haklarını ve özgürlüklerini vermekle yükümlü olduğunu söyleyerek şunları ifade etti:
“Devletler, insan hakları noktasında her hak sahibine haklarını vermelidir. İslam düşüncesi ile Batı düşüncesi arasındaki en büyük fark budur. Batı düşüncesinde bir şeyin hak olabilmesi için talep edenlerin olması lazımdır. Ancak insan fıtratı ile yüzde yüz uyumlu olan aziz İslam’a göre ise hakların kaynağı Hak Teala’dır. Hak Teala birine veya birilerine bir şeyi hak olarak vermişse talep olup olmadığına bakılmaksızın bu haklar verilir ve en üst düzeyde güvence altına alınır.”
“Ümit ediyoruz ki, Kürtlerin hak ve özgürlükleri en kısa zamanda verilir”
Kürtlerin üzerinde yaşadığı toprakları idare eden ülkelerin, Kürtlerin en temel insani haklarını verme noktasında duyarlı olmaları durumunda, Kürtlerin kopmak gibi bir düşüncelerinin olmayacağını söyleyen Yavuz, “Hüda-Par olarak demişiz ki, Kürtçe; eğitim dili ve ikinci resmi dil olmak zorundadır. Türkiye’deki vatandaşlık tanımında herkes Türk olarak kabul edildiği için ileride doğacak sorunları ortadan kaldırmak adına biz, herkesin dili ve milliyeti üzerinden tanınmasını istiyoruz. Ayrıca içinde yaşadığımız ülkede sadece Türkler yaşamadığı için Türklük esaslı bir vatandaşlık tanımı, ülke içinde kaos ve kargaşaya sebebiyet verirken dışarıda ise ülkeyi karıştırmak isteyen emperyalist güçlerin işini kolaylaştırmaktadır. Bu yaklaşım, İslami ve insani olmaktan uzaktır. Kürtlerin, idaresi altında yaşadığı ülkeler bu konuda duyarlı olurlarsa, ben Kürtlerin onlardan kopuk yaşama gibi bir düşüncesinin olmayacağını düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
“Herkesi Kürt halkının referandumda ortaya koyacağı iradeye saygılı olmaya davet ediyoruz”
Irak Kürdistanı’nda ise durumun çok farklı olduğunu kaydeden Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Barzani ailesi önderliğinde 70 yıllık bir mücadele var. Gelinen aşamada önceleri Saddam tarafından katliamlara maruz bırakılan Irak’taki Kürtler, şimdilerde ise Irak Merkezi hükümeti ile ciddi sorunlar yaşamaktadır. Gerek kaynakların, gerekse de egemenliğin paylaşılmasında ciddi adaletsizlikler olduğu göz önündedir. Durum öyle bir hal almış ki her an bir çatışma yaşanabilir. Hüda-Par olarak bizler en büyük siyaset ve en önemli maslahatın kan akıtmama veya akan kanı durdurma olduğuna inanıyoruz. Bunun için referandumun bu yönde bir çıkar yol olabileceğine, aynı çatı altında beraber yaşama imkânı kalmamışsa, adalet ve hakkaniyet temelindeki bir komşuluk ilişkisinin çıkar yol olabileceğine inanıyoruz. Ayrıca bağımsızlık referandumu sonucu oluşacak yönetim, salt bir Kürt oluşumu değil; yürürlükte olan Kürdistan anayasası ile hakları teminat altına alınmış farklı milliyet ve aidiyetlerin ortak vatanı olacak. Câri ve fiili olan da esasen budur. Yani çok fazla değişen bir şey olmayacak. Bu açıdan başta Kürdistan’ın komşuları olmak üzere kimsenin endişelenmesine, hele hele bu meseleyi hamaset veya milliyetçi siyasetlerin kurbanı haline getirmesine gerek yok. Kürt halkı bir karar verecek ve ne olursa olsun bu karar, saygıdeğerdir. Bu açıdan herkesi 25 Eylül’de yapılacak referandumda Kürt halkının ortaya koyacağı iradeye saygılı olmaya davet ediyoruz.”
“Referandum karşısındaki tutumu, Hüda-Par’ı Kürt kamuoyuna net bir şekilde tanıtmıştır”
Ziyareti kabul ettiklerinden dolayı Hüda-Par heyetine teşekkür eden PDK-S sözcüsü Müslim Muhammed ise Kürtlerin verilmeyen hakları konusunda çok muzdarip olduklarını dile getirdi.
Hüda-Par’ın bu duruşunun tarihi olduğunu ve Hüda-Par’ı Kürt coğrafyasında kara propaganda ile yıpratmak ve Kürt halkı nezdinde itibarsızlaştırmak isteyen PKK ve PKK müzahiri çevrelerin bu propagandasının etkisizleşmeye başladığını belirten Müslim Muhammed, referandum karşısındaki tutumunun, Hüda-Par’ı Kürt kamuoyu önünde net bir şekilde tanıttığını söyledi.
Müslim Muhammed, Hüda-Par’a bu tarihi dönemde Kürt halkı lehine takındığı olumlu ve yapıcı rolünden dolayı hem sıradan bir Kürt olarak hem de PDK-S sözcüsü kimliği adına müteşekkir olduğunu söyledi.