Suriye’de üç yıldır devam eden savaştan en çok etkilenen illerin başında (Hatay ve Urfa ile birlikte) Gaziantep geliyor.
Ucuz iş gücü olarak kullanılmaları, işsizliğin artması, kiraların aşırı yükselmesi, barınma sorunu gibi sonuçları yüzünden Antep halkı içinde Suriyeli mültecilere yönelik tepki giderek büyüyor. Ancak, bu tepkinin ve öfkenin, bütün bunlarda sorumluluğu en az olan Suriyelilere yönelmesi, asıl sorumluların görülmesini engellediği gibi, sorunun çözümüne de hizmet etmiyor.
1 BUÇUK MİLYONLUK KENTE 400 BİN MÜLTECİ
Bir buçuk milyon nüfusu olan bir şehre, kısa bir süre içinde 400 bin Suriyeli mültecinin gelmesi ve tamamen kendi başlarına bırakılmış halde çaresizce şehrin her yerine dağılmaları sonucunda, asıl bu sorunların yaşanmaması mucize olurdu. Gerçek şu ki, Suriye’de terörist çeteleri destekleyerek iç savaşa açıktan taraf olan ve yüz binlerce Suriyelinin ülkesini terk etmesinde sorumluluğu olan AKP Hükümeti ve yerel yöneticiler, 400 bin mülteciyi hiçbir çözüm üretmeden ve sorumluluk almadan Antep halkının üzerine atmış durumda.
SEFALET İÇİNDE YAŞAM
Büyük bir propaganda ve gürültüyle kamuoyuna duyurulan mülteci kamplarında şimdi çok az sayıda Suriyeli bulunuyor. Antep’teki Suriyeli mültecilerin neredeyse tamamı şehirde hayatta kalma mücadelesi veriyor. İmarlı bölgelerde lüks dairelerde ikamet eden, evi, arabası hatta işyerleri olan bir kesim dışında, Suriyelilerin büyük bir çoğunluğu yoksul emekçi semtlerinde tam anlamıyla sefalet içinde yaşıyorlar. Sokakta, parklarda, şehir merkezinde dahi yıkılmış veya terk edilmiş harabelerde yaşayanlar bir yana, yüz binlerce Suriyeli yoksul kenar mahallelerdeki bodrum katlarında, ambar ve evlerin altındaki dükkanlarda veya 1-2 göz evlerde, çoğunlukla da birkaç aile birlikte barınmaya çalışıyorlar.
KATLANAN EV KİRALARI İSYAN ETTİRİYOR
3 yıl öncesine kadar imarlı bölgelerde ve en merkezi pahalı semtlerde bile en yüksek ev kirası 500 lira civarındayken, şu anda kenar mahallelerde bile bu fiyata ev bulmak çok zor. İmarlı bölgelerde ve merkeze yakın semtlerde ise artık kiralar bin liradan başlıyor. Büyük bir çoğunluğu işçi olan ve asgari ücretle yaşam mücadelesi veren Anteplilerin barınma ihtiyacı, Suriyeli göçünü ve insanların ev bulamamasını fırsata çeviren Antepli müteahhitlerin ve ev sahiplerinin insafına terk edilmiş durumda.
PATRONLAR VE YETKİLİLER UCUZ İŞ GÜCÜ DERDİNDE
Başta konfeksiyon atölyeleri, irili ufaklı tekstil ve gıda fabrikaları ve inşaat gibi alanlar olmak üzere, binlerce Suriyeli kaçak, kayıt dışı ve son derece düşük ücretlerle, neredeyse bütün sektörlerde çalıştırılıyor. Bu durum yerli işçilerin işini kaybetmesine ve ücretlerin düşmesine neden olduğu için, Antepli işçiler, patronların kayıt dışı ve düşük ücretle Suriyeli çalıştırmasına göz yuman yetkililere de oldukça öfkeli. Antepli patronların uzun süredir talep ettiği, Suriyelileri istihdam edebilecek bir yasal düzenleme çalışmasının olduğuna dair açıklamalar ise işçileri daha fazla tedirgin ediyor. Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in, “İşyerlerinde yüzde 10 kontenjanla Suriyeli çalıştırmak için bakanlıkla bir çalışma yapıyoruz” şeklindeki açıklaması öfkeyi daha da büyüttü.
Yerel yetkililer ve hükümet, gittikçe tehlikeli boyutlara ulaşan sosyal ve ekonomik sorunlara, Suriyeli düşmanlığına, sokak kavgalarına ve linç girişimlerine neden olan bu mülteci sorununu çözecek adımlar atmak yerine, Antepli patronlara daha fazla ucuz gücü yaratmanın yasal yollarını aramanın derdine düşmüş durumda.
Peki ne yapacağız? AKP’nin başaramadığı Suriye ile savaşı, şimdi halk ve emekçiler olarak, haklı bir öfke ama yanlış ve tehlikeli bir yönelim (ve tabii ki yönlendirme) yüzünden kendi ülkemizdeki ve şehrimizdeki Suriyelilerle mi yapacağız? Yoksa sorunun gerçek çözümü için, sorunun gerçek sorumlularına karşı, Suriyeli mültecilerin insani koşullarda yaşama talebini de sahiplenerek, doğru taleplerle mücadele mi edeceğiz?
AKP MÜLTECİ AKINI İÇİN ÇABA HARCADI
Suriyeli mültecilerin önemli bir kısmının iltica etmeleri, Suriye’nin karışmaya başladığı ilk zamanlarda S. Arabistan ve Katar gibi gerici rejimlerle birlikte AKP iktidarının özel çabasıyla sağlandı. Uluslararası kamuoyunda Esad rejiminin meşruiyetini yitirmesinin bir dayanağı olması için ülkelerini terk etmeleri özellikle teşvik edildi. Şimdi Antep halkının ‘istemiyoruz’ diye tepki gösterdiği ve düşman olarak görmeye başladıkları Suriyelilerin yüz binler halinde ülkesini, evini barkını terk edip buralara sığınmak zorunda kalmalarının, Antepli işçi ve emekçilerin sefaletine ve yoksulluğuna ortak olmalarının sorumlusu kim gerçekten? Silah ve askeri mühimmat dolusu yüzlerce TIR gönderen… ÖSO’cu ve el Kaide’ci terörist çete militanlarının ve komutanlarının başta Antep olmak üzere sınır illerimizde cirit atmasına, toplantılar yapmalarına, saldırılara sınırın bu tarafında hazırlanmalarına, yaralılarının ambulanslarla hastanelere taşınmasına, sınırlardan istedikleri girip çıkmalarına müsaade eden…Bölgesel güç olmak adına emperyalistlere işgal çağrısı yapan, herkesten önce Suriye ile savaşa girmek için can atan, Osmanlıcı, yayılmacı hayaller uğruna mezhepleri ve halkları birbirine kışkırtmak-kırdırtmak için kirli savaş politikaları güden… Savaşa gerekçe için “Gerekirse o tarafa geçer, kendi topraklarımıza birkaç füze atarız” diyen anlayış değil mi tüm bunların sorumlusu?
ÖFKENİN YÖNELECEĞİ YER MÜLTECİLER Mİ OLMALI YETKİLİLER Mİ?
Geçtiğimiz günlerde Suriyelilerin, Karayılan Mahallesi’nde sokakta top oynayan çocukları döner bıçağıyla kovaladığı iddiası üzerine mahalle ayaklandı. Yine birkaç gün önce Yeditepe Mahallesi’nde bir Suriyelinin bir çocuğu taciz ettiği iddiası yayıldı. Bu tür olaylar da eklenince, işsizlik, yoksulluk ve barınma sorununun büyüdüğü Antep’te, halkın öfkesi Suriyelilere yöneliyor. ‘Gaziantep’te Suriyelileri istemiyoruz’ vb. başlıklarla sosyal medyadan örgütlenmeye başlayan gruplar yaygınlaşıyor. Geçtiğimiz günlerde bu tür çağrılarla Demokrasi Meydanı’nda toplanan ve aralarında işçilerin de olduğu 100 kişilik grup, ‘Suriyelilere Hayır’ sloganlarıyla eylem yaptı.
Eyleme katılanlar, başta Belediye Başkanı Fatma Şahin olmak üzere yerel yetkililere ve bu durumun sorumlusu olan AKP’nin politikalarına öfkeli olsalar da, Suriyelilere düşmanlığa dönüşen bu tepki, sorunun gerçek kaynağını ve çözümünün üstünü örten tehlikeli bir milliyetçiliği de büyütebilir.