Peker, başlattığı depremin kanıtlara ve tanıklığa dayalı olduğunu sergiliyor. Olayların Kürdlerle ilgili kısmını bir de Peker’in bilgisi, tanıklığı, algısı ve tecrübesiyle bilmek gerekiyor.
Yıkıcı depremi Sedat Peker’in doğrudan kendisi planlıyor. Belki de onun aracılığı ile bir kesimin siyasi yıkımı ile sonuçlanabilecek bir deprem basamaklanıyor da olabilir. Rüşvet, şantaj, kirli ilişki, tehdit, kayırma, zorbalık, usulsüzlük taşlarından örülü her basamak beklenilen karşılığı alamadığı ya da tepkiyi yaratmadığı için mevcudu yıkacak o depremin basamağı aranıyor da olabilir.
Peker’in açıklamaları uyarı, önlem ve kendine gelme için tanınan şansın kaybedildiğini, karar verici kesimlere doğru daraldığını ve kaçınılmaz olarak daha da ağırlaşacak sonuçları işaret ediyor.
Bu süreçte hükümetin; ittifakı fark etmeksizin tüm partileri, resmi olan ve resmi olmayan her alanı ve kendi üyelerini soruşturma izni ve tam yetki vermesi yerinde bir çözüm tutum olabilir. Hükümetin istifa etmesiyle geçici seçim hükümeti de kurulabilir.
Sedat Peker çok sayıda gönüllüsü, olanağı, nüfuzu ve ilişkileriyle zaman içinde PKK’leşemiyor (odak, güç oluşturma anlamında), çünkü sistem buna izin vermez, alan tanımaz. Tıpkı, İstanbul ya da Konya’da hendek kazılmasına, tonlarca patlayıcı ile barikat kurulmasına izin verilmeyeceği gibi.
PKK, Hizbullah, JİTEM vs ile oluşturulan bulanık ve geniş bataklığa yüz binlerce Kürd ve Türk bireyle birlikte; sayısız da öykü, trajedi gömüldü.
Eğer hakkaniyetle gerçeklerin ortaya serilmesiyse ilke; Sedat Peker, bu yakın dönemin Kürd kısmını bildiği, dahil olduğu kadarını aydınlatabilir. Ankaralılar gurubu, 79-80 Siverek Katliamı, Hizbullah’ın ölüm evleri, koruculaştırma, infazlar, Kürd sermaye sahipleri, Kürd mafyası, Hizbullah, köylerin ve ilçelerin yakılması, suikastler, sabotajlar, faili meçhuller, cezaevleri, savaştırmak için çocuklara el koymalar, hendekler, PKK’nin Ortadoğu’da güçlenmesi ve yayılması, silah bağlantıları ve transferlerinin haricinde de akla gelmeyen, gelemeyecek olan meseleler bataklığa gömülü bekliyor.
Peker, başlattığı depremin kanıtlara ve tanıklığa dayalı olduğunu sergiliyor. Olayların Kürdlerle ilgili kısmını bir de Peker’in bilgisi, tanıklığı, algısı ve tecrübesiyle bilmek gerekiyor.
Peker’in basamak dozlarının bundan sonra yıkımı hedeflediği benim öngörümdür. Böyle olmasa bile, bundan sonrası için, Kürd toplumunun başına neler geldiğini bilmek hakkımız. Elbette, ben de Kürd basamağı hakkında açıklama yapmasını beklemiyorum ancak yine de sormak gerekiyor.
1970’lerde de, 80’lerde de, sonrasında da bölgemizde illegal ve legal başlangıçlara, süreçlere, dönüm noktalarına, kritik süreç yönetimlerine Kürd aklının karar verdiğini düşünmüyorum. Yaklaşan tehlikeleri öngörücü, koruyucu, uyarıcı, sorunu uzak tutucu, yaşanan felaketleri durdurucu, tekrarına izin vermeyici bir Kürd aklının, alarmının, freninin olduğunu sanmıyorum. Halen de böyle bir zihin ve duygu şekillenmesi, yöneliş ve kararlı irade çok çok cılızca sergileniyor. Durum buysa, Kürd çocukları ve gençleri eliyle son 40 yıldır başımıza gelenlerin nedenleri ve amaçları nelerdir?
Elbette bir Kürd basamağı var. Sedat Peker eksik basamağı anlatığında devasalığı ortaya çıkmaya ve üzerindeki pus biraz daha dağılmaya devam edebilir.
Bölgemizde yaşayan bireylerimizin bölgemizde yaşayan toplumun ve coğrafyasının kaybetmesini durdurmayı önceliği ve hassasiyeti haline getirmesi en önemli başlangıçtır.