“Türkiye\'nin yenilenmeye ihtiyacı var. Demokratik devrime ihtiyacı var. Demokratik yönetime ihtiyacı var. Demokratikleşmeyen Türkiye kendisine de Ortadoğu\'ya da bütün dünyaya beladır. Dünya ile karşı karşıya gelir ve çöker. Bunun için AKP-MHP Türkiye’yi felakete götürüyor dedik ve götürdü de zaten. Buradan kurtarmak lazım. Herkes sorumluluk duymalı. Amiyane deyimle elini taşın altına koymalı. Demokratik duyarlık, tutarlılık herkeste gelişmeli.”
Bu sözler Türkiye’yi güçlendirmek, çökmesine engel olmak isteyen PKK ileri geleni Duran Kalkan’a ait. AKP ve MHP düşmanı Kalkan, son açıklamasıyla PKK’nin Türkiye iç siyasetinde taraf olduğunu ve amacının iktidarın ‘demokrasi lehine’ değişmesi olduğunu bir kez daha ilan etmiş oldu. PKK, açıklamasında Demokrasi İttifakı’nı kendinden görüyor ve Millet İttifakı’na da uyarılarda bulunuyor.
Hükümetin Esad’a yakınlaşma girişimlerinde de Kılıçdaroğlu’nun “bizim çizgimize geldiler” ifadesine serzenen Duran Kalkan, Millet İttifakı’nın en güçlü bileşeni olan CHP ile şu sözlerle sanki pazarlık yapıyor: “Böyle olamaz, CHP\'liler biraz akıllı düşünsünler. Kılıçdaroğlu\'nun da eğer yönetim olacağım, diyorsa böyle olamayacağını bilmesi lazım.”
Duran Kalkan yani PKK, uyguladıkları şiddetin hükümetin zayıflamasına ve iktidarı kaybetmesine yönelik olduğunu açıkça belirtiyor. ‘Demokratik modernite gerillalarına’ sahip PKK, Cumhur İttifakı zayıflasın ve iktidarı kaybetsin yani Millet İttifakı ve Demokrasi ittifakı iktidar değişimini başarsın diye şiddet uygulamaktadır. O halde, ‘faşist’ AKP ve MHP iktidarı sona ersin diye PKK şiddet uygulamaktadır. Öyleyse, PKK şiddeti Millet İttifakı ile Demokrasi İttifakı’na destek olarak yorumlanacak mı?
On binlerce Kürdden bir kısmı neden cezalar aldı ve almaya devam ediyor? Şu gerekçeyle: ‘örgüt üyesi gibi davranmak’
Örneğin, Millet İttifakı ya da Demokrasi İttifakı bileşenlerinden biri PKK’nin ilk paragrafta geçen ‘Türkiye\'nin yenilenmeye ihtiyacı var. ‘ cümlesini kullanırsa, her iki ittifakın PKK’den talimat aldığı iddia edilebilir mi ve terör örgütü üyesi gibi davrandıkları öne sürülebilir mi?
Örneğin, PKK üniversitelerde seçmeli Kürdce dersi başlatılması için üniversite öğrencilerinden rektörlüklere dilekçe vermelerini istemiş, bundan haberli ya da habersiz bazı öğrenciler de dilekçe verdiğinde (https://www.hurriyet.com.tr/gundem/kurtce-egitim-talebine-disiplin-sorusturmasi-39500) şu yaşandı: Rektörlük yönetimleri öğrencilerin PKK talimatı ile dilekçe verdiklerini ve bu nedenle üniversitelerden uzaklaştırdıklarını ya da cezalar verildiğini açıkladı (bir kısım öğrenci ise dilekçesini geri çekti).
Ceza verilen öğrencilerin üniversiteden ilişiğini kesme ya da uzaklaştırma cezasının gerekçesi şöyle (https://www.milliyet.com.tr/amp/siyaset/kurtce-dilekcesi-veren-30-universiteli-atildi-5223619): “Kampanyanın arkasında yasadışı bir örgüt olduğu, bu davranışlarıyla örgüte destek verdikleri uyarısında bulunduk. Ancak dilekçelerini geri almadılar ve örgüt görüşlerinin kendi görüşleriyle örtüştüğünü söylediler.”
Kısacası, öğrencilerin PKK’den talimat aldıklarını kabul ederek onları terör örgütü üyesi gibi davranmakla suçladılar ve cezalar verdiler. AKP ve MHP hükümetinin devrilmesi için PKK, Millet İttifakı ve Demokrasi İttifakı’na önerilerde bulunuyor. Bu, seçim kampanyalarına destek, katkı olarak görülecek mi? Seçim sürecinde de benzer yaklaşım geçerli olacak mı?
Yani seçim sonuçlarının lehine sonuçlanmasını, iktidarın değişmesini Millet İttifakı, Demokrasi İttifakı ve PKK istiyor. Peki, Millet İttifakı seçim sürecinde tekrar şiddetlenen legal ve illegal Apocuların ilişkisinden süregelen bu girdaba nasıl dahil edilecek, edilebilecek mi ya da bu ittifak nasıl uzak duracak, nasıl uzak tutulacak? Herkes legal Apocular gibi övünerek girdaba dahil olmak ve sonuçlarını yine AKP ve MHP faşizmine bağlamak istemez ancak buradaki soru: legal Apocuların başına gelenler Millet İttifakı’nın da başına gelecek mi? Biz PKK’yi terörist görüyoruz demek yetmiyor, terörist görmeyenlerle ilişki kurduğunuzda, destek verdiğinizde, ziyaret ettiğinizde de girdaba dahil ediliyorsunuz! Legal Apoculara destek veren, ilişki kuran, onlar üzerinden kişisel plan yaptığını sanan, onları Kürd gücü gören kimi Kürde de bu gerekçeyle kolayca ceza veriliyor!
Millet İttifakı ile Demokrasi İttifakı PKK’nin son açıklamasını kınayacak, PKK’nin şiddetinden asla çıkarları, hesapları olamayacağını açıklayacak ve PKK’nin açıklamaları ile hareket etmediklerini belirtecekler mi? Eğer bu açıklamayı yapmazlarsa, her iki ittifakın bileşenleri PKK’den talimat almakla suçlanabilir, terör örgütü üyesi ‘gibi’ davrandıkları ileri sürülebilir, cezalandırılmaları talep edilebilir!
Yani iktidarı hedefleyen Millet İttifakı partileri ile iktidara kaybettirmeye odaklanmış Demokrasi İttifakı partileri terörist ve şiddet uygulayan PKK’ye haddini ve hududunu bildirecekler mi, seçmenlerine açıklama yapacaklar mı, suç duyurusunda bulunacaklar mı, yoksa sessiz mi kalacaklar? Bu ittifakların PKK’nin açıklamalarına karşı sessiz kalması yargı tarafından ‘PKK’den talimat almış, PKK’nin desteği ile de iktidara gelmeye çalışmak ya da gelmiş olmak’ olarak kabul edilecek mi ve istenildiği an, on binlerce Kürdün karşı karşıya kaldığı gibi, ittifak bileşenleri de mahkemeleri dolduracak mı ve bir kısmı da mültecileşecek mi?
