Türkiye’de enflasyon rakamları her ay artıyor, alım gücü ise düşüyor. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (TÜRK-İŞ), 2022 Haziran’a ilişkin açlık ve yoksulluk sınırı verilerini açıkladı. Veriler göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı Haziran’da 6 bin 391 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 20 bin 818 TL’ye yükseldi. Buna göre, açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark 2 bin 138 TL oldu.
Asgari ücretin açlık sınırın 2 bin 138 TL altında olmasına tepki gösteren Diyarbakırlılar, ülke kaynakların savaşa aktarılmasından dolayı toplumun açlığa terk edildiğini aktardı.
Vatandaşlardan İlhan Deniz, ekonomik krizinden kaynaklı üniversiteyi terk etmek zorunda kaldığını belirtti. Deniz, yurttaşlardan alınan vergilerin yandaşlara aktarıldığını ifade ederek, “Türkiye Cumhurbaşkanı halkından alıp hem kendisine hem de çevresindekilere veriyor. Halka bir şey yok” diyerek tepkisini dile getirdi.
Yaşanan krizin temelinde kaynakların sermayeye, savaşa ve iktidar yandaşlarına aktarılması olduğunu söyleyen Bayram Zaman adlı vatandaş, ekonomik krizle savaş politikaları arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, “Bir savaş uçağının kalkışı milyonlara mal olurken, halk ise perişan halde” diye konuştu. İnsanların asgari ücret altında ezildiğine dikkat çeken Zaman, “Halk için bir bütçe yok. Öyle yapıyorlar ki halkı kendilerine muhtaç edip, çalıştırsınlar diye. Eğer halkın refah düzeyi yükselirse kim iktidara hizmet edecek. Bu savaş devam ettikçe, Kürtler üzerinde bu baskı ve şiddet devam ettikçe ve diktatörlük sürdükçe, bu zamların önünü alamazlar. Bütçe silaha, polise, askeri operasyonlara gidiyor. Bu iktidar olduğu sürece bu kriz devam edecek” dedi.
Fatma Doğuç, halkın her geçen gün yoksullaştığını, halka yardım ettiğini iddia eden siyasi iktidarların da doğru konuşmadığını söyledi. Doğuç, “Bir torba unu 500 TL’ye alıyoruz. Bir ayakkabı bin TL olmuş ve ben nasıl çocuklarıma ayakkabı alabilirim diye düşünüyorum. Bunlar kendilerini tanrı olarak görüyorlar. Böyle giderse kıtlık başlayacak” diye belirtti.
Mehmet Günyaktı, ekonomik krizin nedeninin savaş olduğunu, ekonominin düzeleceğine dair umudunun kalmadığını belirterek, şunları kaydetti: “Bir devlet savaş içindeyse, hiçbir zaman ekonomisi düzelmez. Çünkü hep tüketir. Herkes biliyor ki 128 milyar dolar çaldılar. Bu paranın nereye gittiğini kimse bilmiyor. Bütçeyi iyileştirmek için sürekli vergiyi arttırıyorlar. Bu da yetmeyecek. Geleceğimizi karanlık olarak görüyorum. Tüm bütçe savaş ve güvenliğe gidiyor.”
Lokanta işletmeciliği yapan Salih Atilla, ek bütçenin halka yeni yük getireceğini kaydederek, şunları söyledi, Biz bunu kabul etmiyoruz. Ben lokanta işletiyorum. Geçen sene 8 TL’den aldığım tavuk, bu yıl 40TL olmuş. Bu zamlar geri alınsın. Gelen bütçe halk için değil saray ve savaş içindir.”
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu\'nda kabul edilen ek bütçeye dair konuşan Haşim Bulut ise, “Bu savaş bütçesidir. Yaşanan kriz doların artması ya da dış devletlerle alakası yok. Ne Kürtler ne Türkler bu iktidardan memnun değil. Artık yaşanan krizden dolayı intihar eden insanların sayısı artıyor. Artık bu görülmelidir. Temel neden iktidarın politikalarıdır. Bu bütçe iktidarın 2023 seçimlerine hazırlığı ve sigortasıdır” dedi.
Zara Gültekin adlı vatandaş, kimsenin geçinemediğini vurgulayarak, “Mazottan tutalım yemeğe ve elbiseye kadar her şey pahalı. Asgari ücret 6 bin TL olsa da insanlar geçimini sağlayamazlar. Oturduğum evin kirasına 2 bin 500 TL veriyorum. Faturaları da eklediğin zaman, bu ücret 5 bin TL oluyor. Asgari ücret, fatura ve kiraya yetmiyor. Kimse bunu kabul etmiyor. Adalet ve hak olmadığı için ekonomi sıfır” dedi.
Memduh Tekin adlı vatandaş da, tüm bütçenin savaşa gittiğini belirterek, “İktidar 4 parçada Kürtlere saldırıyor. Yönetimini de savaş üzerinde kuruyor. Yaşanan kriz ve hayat pahalılığından dolayı asgari ücret 6 ile 7 bin olsa da kimse bu ücretle geçinemez. Onlarda gelsin, asgari ücretle bir geçinsinler, o zaman bakalım yapabiliyorlar mı?” diye sordu.