Başkan Barzani: Irak bölündü, sorumlusu biz değiliz
<b>Federal Kürdistan Başkanı Mesud Barzani, yerel mecliste milletvekilleriyle bir araya geldi.
Federal Kürdistan Başkanı Mesud Barzani, yerel mecliste milletvekilleriyle bir araya geldi. Toplantının ardından bir konuşma yapan Barzani, Kürt milletvekillerinden bağımsızlık referandumunun tarihini belirleme konusunda yardım istedi.
Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani Kürdlerin kendi kaderlerini tayin etme vaktinin geldiğini belirterek Parlamentodan referandum için gerekli çalışmaları yapmasını istedi.
Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’nin isteği üzerine bu gün Kürdistan Bölge Parlamentosu’nda tüm milletvekillerinin katılıyla bir oturum gerçekleştirildi.
Parlamentodaki oturumdan önce Barzani, Kürdistan Bölge Parlamento Başkanı ve siyasi parti temsilcileri ile bir ara geldi.
Parlamentoda basına kapalı gerçekleştirilen oturumda konuşan Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani, Irak’ta yaşanan durumun Başbakan Nuri Maliki’nin yanlış siyasetinin sonucu olduğunu belirterek parlamentoda tartışmalı bölgelerin resmen Kürdistan’a bağlanmasını öngören referandum için hazırlık çalışmaları yapılmasını istedi.
Barzani’nin konuşmasından ana başlıklar şöyle:
Kürd halkı ve Peşmerge Güçleri Saddam rejiminin yıkılmasında aktif rol aldı. Rejimin yıkılmasından sonra Mam Celal ile birlikte bir çok defa Bağdat’ı ziyaret ettik. Siyasi parti temsilcileri ile görüştük. Kürdistan’ın deneyimlerinden yararlanacaklarını söylediler. Ancak daha sonra kendi bildiklerini okudular ve geride kalan 10 yıl boyunca durum gittikçe kötüye gitti.
Bağdat yönetimi arkasına aldığı onca maddi ve askeri desteğe kandı. Kürdistan Bölgesi ile olan anlaşmaların gereği yerine getirilmedi. Mevcut durumda bu siyaset Irak’ın parçalanmasına yol açtı. Mevcut durumdan Kürd tarafını sorumlu tutuyorlar. Ancak bu doğru değil. Biz hiç bir zaman ne Sünni ne de Şii kardeşlerimzin kanının dökülmesinden yana olmadık ve bundan sonra da olmayacağız.
Musul’un işgal edilmesinden sonra yeni bir durum ortaya çıktı. Artık eskiye dönmek çok zor. Biz 6 ay öncesinden sayın Nuri Maliki’yi olacaklar hakkında uyardık. Durumun Musul ve diğer kentlerde kötüye gittiğini söyledik. Ancak Maliki’nin parçalayan, ayıran siyaseti Irak’ın parçalanmasına yol açtı. Tüm Sünni kardeşlerimiz terörüst değildir. Ancak Maliki’nin söz konusu siyaseti Sünniler içersinde radikal grupların ve terörüstlerin güçlenmesine yol açtı. Şimdi Sünnilerin olduğu tüm alanlarda Irak hükümeti ve ordusunun varlığı kalmadı.
Teröristlerin 24 saatte Musul’dan Tikrit’e kadar olan bölgeyi 2 bin militanla ele geçirmesi mümkün değil. Elbet isyancı grupların hepsi de IŞİD değil. Başka Sünni gruplarda var. Onlar da Bağdat yönetiminin uyguladığı politikaları kabul etmiyorlar.
Irak Ordusunun kırılmasını Peşmerge Güçleri’ne bağlamak çok ağır bir ithamdır. Peşmerge Güçleri Musul düşmeden 4 gün önce kente müdahale edilmesi önerildi. Bu öneri kabul edilmedi.
Peşmerge Güçleri’nin 9 Haziran 2014’ten sonra tartışmalı bölgelere girdiği sanılıyor. Oysa öyle değil. Peşmerge Güçleri 2003 yılında Saddam rejimi yıkıldığından beri bu alanlarda bulunuyor. Bazı alanlarda yanlız ancak bazı alanlarda Irak Ordusu ile birikte mevzilenmişti.
Şimdi ise Irak Ordusunun ter ettiği alanlarda kontrolü sağlamıştır. Kaldıki şimdi ortada bir Irak toprağı, Irak Ordusu da yok. Daha önce Irak ile 1050 km ortak sınırımız vardı. Ancak şimdi sadece Xaneqin kentinde Neftxane mekiinde 15 km sınırımız kalmış. Geriye kalan 1035 km’lik alanda kim olduğu belli olmayan güçler bulunuyor.
Bu olaylardan kaçan bir milyon kişi Kürdistan Bölgesine sığındı. Sığınmacılara yardım etmek Kürd halkının bir görevidir ancak bu göçler omuzumuzdaki yükü de ağırlaştırmıştır.
Daha önce 140. madde ölmüştür diyorlardı. Bizde diyoruz ki 140. madde büyük çoğunlukla uygulanmıştır. Sadece bu konuda referandum yapmamız gerekiyor ve parlamento bu konuda gerekli çalışmaları yapacaktır.
Peşmerge Güçleri kontrol ettikleri alanlardan çekilmeyecektir. Peşmerge Güçleri’nin bu alanlarda kalması Anayasa gereğidir. Anayasaya göre bu maddelere bağlı kalmak Irak’ın birlik ve bütünlüğünün bir gereğidir. Ancak onlar bu şarta bağlı kalmadılar.
Almanya’da zorla parçalanmış bir halkın iki devleti vardı. Ancak sonuçta yine birleşti. Öye yandan Çekoslovakya zorla birarada tutulmaya çalışılan iki halkın devletiydi. Sonuçta yine parçalandı. Çünkü birlikte yaşam gönüllülük temelinde olmazsa sonuç alamaz.
Şimdi Kürd halkı olarak birlikte yaşamaya ya da ayrılmaya biz karar vereceğiz. Bunun için Kürdistan’da Bağımsız Seçim Komisyonunun kurulmasını öneriyorum. Bu birinci adımdır. İkincisi; referandum ve kendi kaderini tayin için hazırlıkların yapılmasını öneriyorum. Alacağımız ortak tavır bizi güçlendirecektir.
Başkasını beklemeden kendi kaderimizi kendimiz tayin etmeliyiz. Bunun vakti gelmiştir.’’
Nerina Azad
Bu haber toplam: 16615 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:09:17:03