Bu ay içerisinde Denise Natali, Foreign Affairs dergisine yazdığı bir makalede, Irak’ın durumuna ilişkin olarak Obama yönetiminin düşüncesine benzer bir düşünce ortaya koydu.
Natali, yazısında Kürtler’in onlarca yıldır radikal İslamcılara karşı mücadele verdiğini ve IŞİD’e karşı savaşta filli olarak Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) partner olduğuna değinmedi.
Ayırıca Denise Natali, içinde petrol yataklarının da bulunduğu ve örgütün maddi kaynaklarının azalmasıyla sonuçlanan operasyonlarda, işgal altındaki toprakların büyük bir bölümününün kurtarıldığını kaleme aldı.
Bütün bunlara rağmen, “Kürtler’in kendi kapasitesinden daha büyük birşey elde ettiği” konusunda uyarıda bulunan Natali, ABD’nin Suriye Kürtleri’ne yaptığı yardımın “çok sınırlı da olsa dikkate alınacak derecede” Türkiye’de tepki topladığını da hatırlattı.
Yazar, Irak’taki Kürtler’in Kerkük bölgesini kontrol ettiği için Arap halkını kendilerine düşman ettiğini, ayrıca bazı Sünni Araplar’ın daha önce IŞİD tarafından işgal edilen bölgelere dönmesine izin vermeyerek hak ihlali ve ayrımcılık yaptığını yazdı.
DAVID ROMANO
Bununla beraber Kürt partilerinin parça parça olduğunu, vefa ve verdikleri sözlerin soru işareti olduğunu ifade etti.
Natali, bütün bunlarla, ABD’nin şartsız bir şekilde Kürtler’e askeri destek vermemesi ve sadece Bağdat üzerinden silah gmndermesi gerektiğini savunuyor.
Yazar, ABD’nin Kürtler’den silahlarını Sünniler’e karşı kullanmaması şartını koşması gerektiğini dile getirdi.
Aslında belki bütün bunlar Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Irak’taki olaylara bakışı konusunda detaylı bir fotoğrafı gözler önüne seriyor.
Ancak sorun şu ki ABD ve diplomatları şartsız bir şekilde Bağdat’a askeri yardımda bulunuyor. Sünniler’e karşı daha kötü davranan Şii milislere, Irak Ordusu aracılığıyla Kürtler’den daha fazla silah gönderiliyor. Sünni Araplar’ın Kürdistan Bölgesi’ni tercih etmeleri bunun bir belgesidir.
Kürtler Bağdat’a verilen yardımın sadece yüzde 10’unu alabiliyor.
Ayrıca Şii milisler birçok cepheden oluşuyor ve sözlerine bağlı kalacakları konusunda ciddi şüpheler var.
Bunun ötesinde İran ve maşalarının bölgede tarafsız bir arabulucu olarak hareket edeceğine inanan var mı? Eğer ABD ve Avrupa müttefiklerini desteklemezlerse, bilsinler ki müttefiklerini kaybederler.
ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçiler ile bazı Demokratlar’ın, durumu Obama yönetiminden çok daha iyi anladıkları anlaşılıyor.
Geçtiğimiz günlerde Askeri Çalışmalar Komisyonu tarafından sunulan tasarıda, silah desteği konusunda Kürtler ile Sünniler’in devlet olarak muhatap alınması öneriliyor. Bu da yardımların artık Bağdat üzerinden yapılamayacağı anlamına geliyor.
Yasaya göre, yapılacak yardımın % 25’i Peşmerge Güçleri ile Sünni gruplara doğrudan yapılacak.
Yasa aynı zamanda Irak’a yapılacak yardımın u’lik payını da ülkedeki ulusal barışın sağlanması koşuluna bağlıyor. Buna göre Irak Hükümeti gerekli şartları yerine getirmezse, geri kalan payın `’ı da Peşmerge Güçleri ile Sünni gruplara verilecek.
Bu bakış açısı, ABD’de yürürlükteki “Düşmanlarına yardım et ve müttefiklerini gözardı et” politikasından çok farklıdır.
Kongre üyeleri durumu, Obama, danışmanları ve Dışişleri Bakanlığı mensuplarından daha iyi kavramış durumdalar. Yasa tasarının dili, Mukteda El Sadr’ın tehditle cevap vermesine neden olacak derecede sert. Sadr, milislerinin, Irak’ta ve Irak dışında ABD’nin çıkarlarını vurmaya hazır olacağını ifade etti.
Şüphesiz Washington’ın Irak’a gönderdiği silahların büyük bir bölümü, Sadr milislerine ulaşmakta