Mesud Barzani, uluslararası topluma, yüzyılın en büyük hatası olarak nitelendirdiği Sykes-Picot anlaşması ile belirlenen Ortadoğu sınırlarının ve devletlerinin yeniden çizilmesi çağrısında bulundu.
Amerika’nın önde gelen yayın kuruluşlarından “The Nation” gazetesine bir demeç veren Mesut Barzani, “Sykes-Picot anlaşmasının imzalandığı gün için bir anlamının olabileceğini, ancak günümüzde bu anlaşmanın çok büyük bir hata olduğunun, yüzyılın en büyük hatası olduğunun açığa çıktığını” vurguladı.
“Sınırların büyük güçler adına elle çizildiğini, ancak bu sınırların günümüzde mevcudiyetinin kalmadığına” dikkat çeken Barzani, “artık diğerlerinin bunu anlaması ve bu realiteyi kabul etmesi gerektiğini” vurguladı.
1. Dünya savaşında gizli bir kongre şeklinde gerçekleşen 100 yıllık Sykes-Picot anlaşması, aralarında İngiltere ve Fransa’nın bulunduğu süper güçlerin Çarlık Rusyası’nın da onayıyla, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması ve topraklarının paylaşılması esasları üzerine 16 Mayıs 1916 yılında imzalandı.
Sykes-Picot anlaşması Büyük Britanya adına Mark Sykes ile Fransa adına François Georges-Picot tarafından müzakare edilmiş ve anlaşma İngiltere adına Dışişleri Bakanı Edward Grey, Fransa adına Paul C tarafından imzalanmıştır.
Kürtler Başkan Barzani’nin tarihin en büyük hatası olarak nitelendirdiği bu anlaşmanın en büyük kurbanı olmuşlar ve Kürdistan Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin arasında 4 parçaya bölünmüştür.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani 2016 yılı sonunda, Amerikan Başkanlık seçimleri öncesinde bağımsızlık için referandum çağrısında bulunmuştu
.“Her halkın kendi doğal sınırlarına sahip olması, geçmişteki süper güçler tarafından çizilen sınırların artık uygulanabilirliğinin kalmadığını” dile getiren Başkan Barzani, “Halklar iradeleri dışında birlikte yaşamaya zorlanamaz, bir taraf ne kadar isterse istesin, ne kadar uğraşırsa uğraşsın sonunda bu çabalar hep başarısızlıkla sonuçlanacaktır.” Dedi.
Başkan Barzani Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Bağdat Hükümeti arasında, yeni bir çözüme ulaşmak amacıyla ciddi bir diyalog ortamının oluşturulması çağrısında bulunmuş ve “Eğer ortaklıkta başarı sağlayamıyorsak, o halde iyi kardeşler ve komşular olarak devam etmeliyiz.” demişti.