Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Eşbaşkan Yardımcısı Bedran Çiya Kurd, Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan çatışmalı durumu istismar edip iç siyasete yön vermek için yeni saldırı girişimlerinde bulunduğunu ileri sürdü. Türkiye’nin uluslararası anlaşmaları ayaklar altına aldığını belirten Kurd, IŞİD’in uzun yıllar Türkiye ile sınır komşusu olduğunu hatırlatarak “neden IŞİD uzun yıllar Türkiye ile sınır komşusu olduğunda güvenlik sorunu doğmadı” diye sordu.
Rojava’da yaşanan son gelişmeler, uluslararası güçlerin tutumu, olası saldırılara karşı halkın alacağı tutum ve Özerk Yönetim’in askeri ve siyasi durumuna dair açıklamalarda bulunan Kurd, Türkiye’nin “güvenlik” bahanesiyle bölgeye dönük yeni bir saldırı hamlesi başlattığını, iç ve dış siyasette tıkanan Türkiye’nin, askeri gücünü kullanarak yeniden Kürt halkı başta olmak üzere bölge halklarına saldırmayı seçtiğini dile getirdi.
Herkesin Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan saldırılara odaklandığı bir dönemde yeniden saldırma arayışında bulunulduğunu dile getiren Kurd, AKP-MHP’nin saldırılar ile birlikte iç siyaseti de dizayn etmek istediğini vurguladı. “Bu saldırıları kendilerinin iç siyaset malzemesi yapacak. AKP rejiminin iç siyasette tıkandığında dışarıya saldırarak nefes almaya çalışması ilk defa karşı karşıya olduğumuz bir durum değil. Bu saldırılarda ilk olarak akıllarında hep Kürtler geliyor.”
Tayyip Erdoğan’ın 1 milyon mültecinin güvenli bölge olarak tabir edilen yerlere yerleştirilmesindeki amacın etnik ve kültürel kimliklere karşı bir plan olduğunu, binlerce yıldır bölgede huzur içinde bir arada yaşayan insanların arasına fitne tohumu ekme projesi olduğunu belirten Kurd, Türkiye var olan istikrarı bozarak toplumsal barışı yok etmek istediğini, denetimi altında tutuğu bölgelere yerleştirdiği kişiler üzerinden uluslararası yardım kuruluşlarından bir nevi fidye isteyeceğini belirtti.
Türkiye’nin olası saldırılarının IŞİD’in güçlenmesine yarayacağını ve bununda uluslararası güçler içinde bir tehlike arz edeceğini belirten Kurd, saldırıların bölgede istikrarı bozacağı gibi halkların bir arada yaşama umuduna da zarar vereceğini belirtti.
