İlham Ahmed, Suriye ve Rojava Kürdistanı için varolan federalizm projesine ilişkin olarak İran ve Türkiye’nin Suriye’de federalizm projesine karşı olduğunu ve kendi ülkelerinde de bu modelin geliştirilmemesi için karşıtlık yaptıklarını ifade etti.
Türkiye\'nin Esad rejimi ile görüştüğünü, Türkiye ile Rusya ve İsrail arasındaki anlaşmayla sonuçlanan görüşmelerin geliştiğini, Türkiye’nin komşularıyla tekrar yakınlaşma politikası izlediğini dile getiren Demokratik Suriye Meclisi (MSD) eşbaşkanı İlham Ahmed hem komşu ülkelerin halkları hem de Türkiye halkı için bu durumun sorun teşkil ettiğini ve varolan krizi derinleştirdiğini vurguladı.
Türkiye\'nin geçmiş yanlışlarını düzeltmeye çalıştığını ancak, Türkiye’nin yanlış politikaları nedeniyle Türk devletine güven kalmadığını dile getiren Ahmed, Suriye’nin kuzeyinde federal bir sistemin gelişmesinin ardından Suriye rejiminin bazı ilişkiler geliştirmeye başladığını, Beşar Esad\'ın bu şekilde 6 ay daha devam edebileceğini belirtti.
Suriye halklarının kendi kaderlerini kendilerinin belirlemesi gerektiğini ifade eden İlham Ahmed “Riyad’da ortaya çıkan kararları Suriye halkının temel talepleriymiş gibi yansıtmak istediler. Kürt sorununu da bu temelde çözmeye çalıştılar fakat bu şekilde olmayacağı ortaya çıkmıştır.” dedi.
Suriye’nin geleceğinde uygun ve geçerli olacak olan siyasi modelin merkezi değil federal sistem olacağına inandığını dile getiren Ahmed, Uluslararası güçlerin de bu talebi gündemlerine aldıklarına dikkat çekti.
Arap egemen devletler diğer halkların da Arap kimliği altında yaşamasını istiyor.
Arap ulusunu iktidar olarak gören zihniyetin sahiplerinin, devleti yalnızca Arapların yönetmesini ve diğer halkların da bir Arap devleti kimliği altında yaşamasını istediğini, bu bölgenin yıllardır bu şekilde yönetildiğini ve her Arap bireyinin de buna alıştırıldığını dile getiren Ahmed Merkeziyetçi olmayan sistem konusu gündeme geldiğinde ülkelerinin parçalandığını düşündüklerini vurguladı.
Türkiye Federalizm projesine karşı
Türk devletinin her şekliyle federalizm projene karşı durduğunu, bu nedenle bu projenin Suriye’de hayata geçmesini engellemeye çalıştığını dile getiren Ahmed, kendi ülkesinde tek bir mermi dahi patlatmayan İran\'ın Kürt halkının üzerinde iktidar sahibi olduğundan Suriye’de çok büyük ve yıkıcı bir savaşı ve Baas partisinin şovenist sisteminin devam etmesini kabul ettiğini vurguladı.
Suriye’nin şu anda mevcut durumda da zaten parça parça olduğunu söyleyen Ahmed, Afrin’de yaşayan bir insanın Halep, Şam ya da Cizir’e gidemediğini, bu bölgelerin birbirinden koptuğuna dikkat çekti.
Federalizm sistemi İran ve Türkiye\'nin çıkarlarını tehlikeye düşürür
Kuzey Suriye\'nin federalizm çerçevesinde kendi kendisini yönetebilen bir bölge olabileceğini ve Şam ile bu çerçevede ilişki geliştirebileceğini, bu sistemin halklar ve din ve inanç kesimleri arasındaki çelişkilere de çözüm olacağını vurgulayan Ahmed İran ve Türkiye\'nin bu sistemin kendi çıkarlarını tehlikeye düşüreceğini bildiğinden karşıtlık yaptığını ileri sürdü.
Barzani’nin sürekli Kürdistan’ın bağımsızlığından bahsettiği Irak’taki federal sistemin, Kuzey Suriye’deki federal sistemle bir ilişkisi olmadığını, Kuzey Suriye ve Başur Kürdistan’daki toplumsal yapının da birbirinden farklı olması nedeniyle her iki modelin de farklı olduğunu iddia eden Ahmed, bu düşüncesini Güney Kürdistan’daki sistemin tamamen etnik esaslara dayalı olması, ama Batı Kürdistan\'da yalnızca Kürtlerin bulunmamasına bağladı.
Konuşmasının devamında Suriye’de bu kadar kan akmasının en temel sorumlularının Türkiye ve İran olduğunu ve bunun da kesinlikle Kürt sorunu ile bağlantılı olduğunu ileri süren Ahmed, Kürt sorununun çözülmemesi ve Kürtlerin meşru haklarına kavuşmaması için Batı Kürdistan’da atılan her adımın Türkiye’yi rahatsız ettiğini dile getirdi.
Türkiye Suriye topraklarının bir bölümünü işgal etmek istiyor
İlham Ahmed son olarakTürkiye’nin Suriyeli mültecilere kimlik vermek istemesinin Suriye topraklarının bir bölümünü işgal etme arzusuyla da bağlantılı olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Türkiye’nin bir diğer amacı da Suriyeli tüm mültecileri Bakur Kürdistan kentlerine yerleştirmektir. Bu kirli politika yoluyla bölgenin demografik yapısını değiştirmek ve karıştırmak istemektedir. Bu şekilde Suriye demografisini değiştirmeyi ve Suriye siyasetine müdahale etmeyi amaçlamaktadır.”