Fransa’nın eski Erbil Başkonsolosu Frederic Tissot, “Kürdistan benim ikinci ülkem. Kürtlerle çok şey yaşadım ve Kürtler için çalışıyorum” dedi.
Rûdaw televizyonunun “Pencemor” (Parmak İzi) programına konuk olan Fransız diplomat Frederic Tissot, Kürdistan ziyaretlerini, Kürt liderlerle ilişkilerini ve neden ülkesinin Erbil Başkonsolonsu seçildiğini anlattı.
Kürt dostu olarak tanınıyor
Kürt dostu olarak bilinen Frederic Tissot, 1980’li yıllarda Kürdistan’a gelip Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) ve Kürdistan Demokrat Partisi- İran (KDP-İ) ile temaslarda bulunduğunu söyledi.
Paris Kürt Enstitüsü’nün kuruluşu ve ardından 1989 yılında düzenlenen Kürt Konferansı’nı değerlendiren Tissot, şunları kaydetti:
“İlk defa Paris’te böyle bir etkinlik yapılıyordu. Konferansı Paris Kürt Enstitüsü ve Fransa hükümetinin yardımlarıyla gerçekleştirdik. Amaç Kürdistan’ın geleceği üzerine fikir yürütme ve Kürt halkı için ne yapılabilir sorusuna açıklık getirmekti.”
“Paris Kürt Enstitüsü için Ankara, Tahran ve Bağdat’tan izin almadık, konferans için de öyle” diyen Tissot, Türk ve Iraklı diplomatların kesin bir biçimde konferansa karşı çıktıklarını dile getirdi.
Saddam Hüseyin döneminde Fransa’da güçlü bir Baas lobisi olduğunu hatırlatan Fransız diplomat, “Fransa ile sanayi işbirliği, silah ve otomobil ticareti yapıyorlardı. Bu yüzden Fransa’da dostları bayağı güçlüydü” ifadelerini kullandı.
1991 yılında KDP ve YNK’li bazı yetkililerle görüşerek, kendilerine ayaklanma önerisinde bulunduklarını da dile getiren Frederic Tissot, ardından yaşanan gelişmeleri şu sözlerle anlattı:
“İyi hatırlıyorum. Paris’te Dr. Sadık Şerefkendi ile görüştük. Görüşmede KDP ve YNK’li yetkililer de vardı. Onlara ‘Kürtler için otonomi zamanı geldi çünkü Saddam en güçsüz döneminde ve kazanma şansınız var’ dedik. Ancak malesef bu fikrimiz gerçekçi değildi. ABD ordusu ve müttefikleri Irak’taki savaşı durdurmuşlardı. O süreçte Şiiler güneyden, Kürtler kuzeyden Baas rejimine karşı ayaklandı. Sonra Saddam karşı saldırıya geçti ve yaklaşık 2 milyon Kürt, Türkiye ve İran’a doğru kaçtı.
Ben ve Bernard Kouchner Türkiye sınırına geçtik. Karların içinde kaçarak sınıra gelen onbinlerce Kürdü gördük. Ne yiyecek ne de içecekleri vardı. Kouchner’le birlikte Danielle Mitterrand’ı arayarak Fransa Savunma Bakanlığı’nın Kürt halkına acil yemek ve çadır göndermesi için Başkan’a ricada bulunmasını istedik. Halka yardım paketi dağıtan ilk uçağın içindeydim. Çok tehlikeliydi.”
Fransa’da Kürt lobisi adımları
Fransa’da Kürt lobisinin temellerini attıklarını, Başkan François Mitterand ve eşi Danielle Mitterand’ın desteğini kazandıklarını aktaran Tissot, Fransa’nın baskısı ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin toplanıp 688 Nolu kararı aldığını ve böylece Kürdistan’da uçuşa yasak bölge oluşturulmasına giden sürecin başlatıldığını belirtti.
Eski Erbil Başkonsolosu, sözlerine şöyle devam etti:
“Şüpehsiz bu konu bizim açımızdan çok önemliydi. Saddam’ın Kürtleri bombalaması bizim için asla kabul edilir bir durum değildi. İlk defa Kürtlerin çıkarına böylesine stratejik bir karar veriliyordu. O süreçten sonra Kürtler otonomi ve yarı bağımsız bir statü sahibi olabildi.”
Frederic Tissot, “Danielle Mitterand daha sonra Diyabakır ve Mardin’de Güney Kürdistanlı göçmenlerin bulunduğu kampları ziyaret ettiğinde siz de hazır mıydınız? O kamplar hakkında hatırladıklarınızı bizimle paylaşabilir misiniz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“O vakit Danielle Mitterand ile birlikte gitmedim. Ancak daha sonra kampları ziyaret ettim. İlk önce madam Mitterand bazı göçmenlerin Fransa’ya ilticası için Başkan’ı ikna etti. O dönem Bernard Kouchner kabinede bakandı. Madam Mitterand Kouchner’den bu göçmenlerin Fransa’ya ulaştırılması için yardım talebinde bulundu ve O da beni aradı.
Çünkü ben Kürtçe bilen tek Fransız doktordum. Bu doğrultuda Mardin’i ziyaret ederek, Fransa’ya gönderilecek aileleri seçme görevini bana verdiler. Çok zor bir görevdi. 18 bin kişinin arasında kimleri seçeceğimi ben de bilemiyordum.”
Şerefkendi ve Öcalan
17 Eylül 1992 yılında Berlin’de katledilen ve yakın arkadaşı olan Rojhılatlı lider Dr. Sadık Şerefkendi’nin ölüm haberinin kendisinde “büyük bir şok” yarattığını dile getiren Tissot, Paris’teki evinin Şerefkendi’nin mezarına sadece 300 metre uzaklıkta olduğunu ve sürekli mezarı ziyaret ettiğini belirtti.
Başta Fransa olmak üzere, Avrupa devletlerinin 1999 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan’a neden iltica hakkı vermedikleri sorusuna, “Bu konuda da bir paradoks var. Avrupa ülkeleri sürekli insan haklarının savunulmasından söz ediyor ancak bazen bu hakları gözardı ediyorlar” şeklinde cevap veren Tisso, sözlerinin devamında şöyle dedi:
“Öcalan özel bir mülteciydi çünkü siyasi bir kişilikti. Ankara hükümetine karşı savaşıyordu ve Ankara, Avrupa’nın dostu, NATO’nun da müttefikiydi. Bu halde Avrupa’nın Öcalan’ı kabul etmesi çok zordu.”
Öcalan’ın tutuklanmasında Fransa’nın rol sahibi olup olmadığı sorusuna ise Tissot, şöyle yanıtı verdi:
“İsrail ve Amerika’nın rölünden bahsediliyor. Ben Fransa’nın işin içinde olup olmadığını bilmiyorum. PKK Avrupa’da terörist bir örgüt olarak tanınıyor. Fransa müttefik bir ülke ve PKK de Avrupa’nın dostu olan bir ülkeye saldırıyordu. Kişi olarak ben PKK’yi terörist kabul etmiyorum. Hepimiz gerçek teröristlerin kim olduğunu biliyoruz.”
Fransa’nın Kürdistan Başkonsolonsluğu
Frederic Tissot, 2007’de Fransa eski Başkanı Nicolas Sarkozy ve dönemin Dışişleri Bakanı Barnard Kouchner’in kararı üzerine ülkesinin Erbil Başkonsolosu olarak göreve başladı.
“Daha önce Kürdistan’da doktordum. Kürtçe biliyordum ve çok kişiyi tanıyordum. Kürdistan’daki durumdan haberdardım bu yüzden beni seçtiler. Bu benim için büyük bir şeref ve mutluluk oldu” diyen Tissot, bağımsız Kürdistan hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi:
“Ne zaman ki Başkan Barzani, Mam Celal ve Başbakan Barzani ile görüşmüşsem şimdi bağımsızlık için en uygun dönemdir demişimdir. Bu konuda onları ikna etmeye çalışmışımdır. Çünkü uluslararası toplum nezdinde hiçbir zaman Kürdistan’ın bağımsızlığı için uygun zemin yoktur. Oysa Kürdistan için bağımsızlığın zamanı yok ve hergün bağımsızlık ilanı için uygundur.”
Erbil ile Paris arasındaki güçlü alışverişe de dikkat çeken tecrübeli diplomat, bu ilişkiyi iki ülke ilişkisi düzeyinde seyrettiğini söyledi.
“Kürtlerle olan yaşamım asla bitmeyecek. Şimdi de Paris’te her gün her saat Kürtler için çalışıyorum. Her gün Kürt kardeşlerim beni arıyorlar. Hatta ev bulma ve vize alma gibi işler için benden yardım talep ediyorlar” diyen Tissot, Kürdistan’ı “ikinci vatanı” olarak gördüğünü söyledi.