Kürtçe konuştuğu için sürgün edilen öğretmen Morsümbül: Varlığımızın yeryüzündeki tezahürü ana dilimiz Kürtçe'dir

Kürt diline uygulanan yasaklar, dünya uygarlığına katkı sağlamış kadim bir dil ve kültürün ortadan kaladırılmasına yol açarken, Kürtler 21’inci YY’de kendi dillerinin kayıp diller arasına girmemesi için bedeller ödemeye devam ediyorlar.

15.05.2022, Paz - 17:30

Kürtçe konuştuğu için sürgün edilen öğretmen Morsümbül: Varlığımızın yeryüzündeki tezahürü ana dilimiz Kürtçe'dir
Haberi Paylaş

Mersin’in Akdeniz ilçesinde görev yapan Türkçe öğretmeni Hüdai Morsümbül öğrencilerin Kürtçe seçmeli dersi tercih etmeleri için başlatılan kampanyaya katıldığı ve onları Kürtçe konuşmaya teşvik ettiği gerekçesiyle görev yaptığı Mersin’in Akdeniz ilçesindeki Ulubatlı Hasan Ortaokulu’ndan sürgün edildi.

Kürtçe derslerin tercih edilmesi amacıyla başlatılan kampanyaya aktif destek veren Türkçe öğretmeni Hüdai Morsümbül, görev yaptığı okulda öğrencilerinin gözleri önünde hakarete uğradı, sürgün edilmesi yetmedi maaşında kesintiye gidildi. Hüdai Morsumbül’ün maruz kaldığı bu tutum akıllara 1930’luyıllarda Kürtçe konuşmaya uygulanan para cezası yöntemlerini getirdi.

Hüdai Morsümbül ile Kürtçe seçmeli derslerin tercih edilmesi kampanyası sürecinde yaşadıklarını ve daha sonraki süreçte maruz kaldığı uygulamayı konuştuk.

Açıklama yok.

Kürt kentleri ile Türkiye’de, ortaokullarda 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında Kürtçe Seçmeli Derslerin tercih edilmesi için başlatılan kampanya sürecine Türkçe Öğretmeni olarak aktif katıldınız. Kürt kamuoyu bu sürece yoğun emeğinizle katılmanız vesilesiyle sizi daha yakından tanıdı. Bu kampanya sürecine katılmanızda sizi motive eden etkenler nelerdi?

Motive eden Kürtçe'nin ölümü karşısındaki kaygımdır. Cenaze törenlerinde Allah ile irtibatı Kürtçe sağlıyor yas sahibi. Kürtçe'nin yok olması Allah ile bağımızın kopması anlamına geliyor. Bunu her mezar defin sırasında tekrar tekrar yaşıyor olmam motivasyonumun tek kaynağıdır. Çocuklarımız oyunlarını Kürtçe oynayamıyor, sevgililer Kürtçe yaşamıyor aşk arayışlarını, rüyalarımızın Kürtçe olduğu mesut çocukluğumuz yok olmak üzere... fakat mezar defin ederken hala Allah ile bağımız Kürtçe ... Kürtçe ağlıyoruz, yalvarıyoruz Hakka. Hakka yürümek için Kürtçe yaşamalı. Özellikle ümmetin diğer güçlü milletleri Arap, Fars ve Türkler, Kürtçe'ye ihtimam göstermelidir. Kürtçe olmazsa insanlığımız ve imanımız eksik olacaktır. Bir Alevi Piri bahsediyordu geçenlerde notlarını hala Kürtçe (Zazaki) aldığını. Hz. Ali'nin “Aslan” değil “Şêr” olarak onun hafızasında var olduğunu... Şêr kelimesi ölmemeli... Varlığımızın yeryüzünde tezahürü Kürtçe aracılığı ile vücut buluyor. Kürtlük ve Kürtçe düşman olmaktan çıkarılmalı. Bu çaba motivasyonumun kaynağı durumundadır.

Kürtçe seçmeli dersin tercih edilmesi kampanyası sürecinde sizinle yaptığımız bir röportaj haberde, Mersin’de 3 yıldır kesintisiz olarak Seçmeli Kürtçe dersini takip ettiğinizi, dolayısıyla bu yıl ki kampanyanın Kürt ve Türkiye kamuoyunda çok ses getirmesine şaşırmadığınızı belirtmiştiniz. Bu kampanyanın bu kadar ses getirmesini neye bağlıyorsunuz?

Şaşırmadım, çünkü Kürtçe'nin yok olmaması için dağınık da olsa önemli çalışmaların yürütüldüğünü gözlemlemekteydim. Mersin'de hiçbir dernek ya da sendikadan destek almadan seçmeli Kürtçe dersi ile ilgili çalışma yürüttüm. Öncelikle Kürtçe ders verilen okulları tespit ettim. Pandemiye rağmen 128 öğretmen, idareci, veli ve öğrenci ile mülakat gerçekleştirdim. Şehirde 2012-2016 yılları arasında 21 öğretmenin Kürtçe ders verdiğini tespit ettim. 11 okulda farklı zaman ve aralıklarla muhtelif sayılarda Kürtçe ders verildiğini gözlemledim. İki resmi rakam vardı elimizde. Bu rakamlara göre Mersin'de 2012 yılında 305 öğrenci, 2016 yılında 1274 öğrenci Kürtçe eğitim görmüştü. Altan Tan'ın soru önergelerine verilen bakanlığın cevaplarıydı bilgi kaynağımız. 2018 yılında 87, 2019 yılında 74 öğrenciye kadar gerilemişti bu rakamlar. Şehirde bir Kürtçe öğretmeni vardı ve branşında ders tanımlanmadığı için alan değiştirmek üzere bir baskı altındaydı. 2020 yılında 260 öğrenci ve iki okula çıkardık sayımızı. 2021 yılında üç okul 476 öğrenci oldu. 2022 yılında ise dört okulda 844 öğrenci Kürtçe seçmeli ders tercih etmiş oldu.

“Umarım Kürtçe, Kürtlerin ortak hareket edeceği bir ağı da beraberinde üretir”

Bu çalışmamıza 2021 Kasım ayında gerçekleşen Mersin Kitap Fuarı ciddi bir ivme kazandırdı. 100 Kürtçe ders alan öğrencimizi beş Kürt yayınevi, onun üzerinde Kürt yazarla buluşturduk. Bunu PİRHA haber ajansı kamuoyuna taşımamızda yardımcı oldu. Ardından TRT iki aylık zorlu bir izin talebi süreci ardından Kürtçe seçmeli ders verilen okulları haberini yaptı. Veli, öğrenci ve öğretmenlerle yapılan bu haberin yapıldığı günlerde Kürt Öğretmen İnsiyatifi de Hezkurd ile beraber bir animasyon hazırladı. Bu haber ve animasyonlar başta Rudaw, K24, BasNews olmak üzere Kürt basını tarafından 36 gün soluksuz bir kampanyaya dönüştü. Velhasılı kampanyayı başlatan meşakatli bir süreç söz konusu. Bu enerji dağınıklığına karşın başarılı oldu. Başarı rakamlara pek yansımasa da duygu ortaklığı üretti. Umarım Kürtçe, Kürtlerin ortak hareket edeceği bir ağı da beraberinde üretir.

Seçmeli dersler yönetmeliğine dayalı olarak Mersin özgülünde Kürtçe seçmeli dersi tercih etme hakkın kullanılması çerçevesinde kampanya çalışmalarını yürütürken ne tür tepkilerle karşılaşıyordunuz?

Her medeni toplum gibi Kürtlerin umudu Kürtçe’nin ana dilde eğitimini ve resmi dil olarak kabulünü görmektir. Bu amaca giden her olanağı değerlendirmek istiyoruz.

Çalışma seçmeli dersler yönetmeliğine dayanıyor. Kürtçe bu derslerden biri. Haftada iki saat 10 öğrenci dersi seçince ilgili okulun sekiz ay içinde Kürtçe öğretmeni temin edip o sınıfı açma zorunluluğu var. Bu temel bilgilere dayanarak ilgili okullardan vali yardımcısına kadar her yetkili bilgilendirilerek çalışma yürütüldü. Özellikle TRT tarafından çalışmanın haberleştirilmesi, Jandarma ve Emniyet dahil her devlet biriminin çalışmamızı bilmesi sağlanmış oldu. Kürt vatandaşlara ulaşmak için ise muhtarlar, imamlar, dini önderler, il ilçe dernekleri ziyaret edildi.

Çok farklı tepkilerle karşılaştım. Bunlardan en önemlisi 11 yaşındaki öğrencinin "Öğretmenim Kürtçe seçersek bizi hapse atmazlar değil mi?" sorusu oldu. Bir diğer örnek ise Kürtçe ders veren bir öğretmen. 21 öğretmenden biriydi. Müdür yardımcısı olduğu okula gittim. Kürtçe süren konuşmada, Kürt Divan Edebiyatına dair fikir teatisinde bulunduk. Sohbetin bir yerinde Kürt olmadığını belirtti. 18’inci YY'da İstanbul'a gelen Çerkez bir aileden olduğunu, Van'da görev yaparken Kürtçe öğrendiğini ve Kürtçe seçmeli ders verdiğini belirtti. Bu gibi insanların varlığı toplumun huzur ve barış arayışının ne kadar güçlü olduğunu kanıtlamaktadır. Ermeni, Çerkez, Laz, Arnavut, Arap, Türk veya Kürt hepimiz aynı adalete susamışlıkla birbirimizi gözlüyor ve destekliyoruz. Çerkez bir Eğitim-Birsen üyesi hem idareci hem de Kürtçe ders veriyor. Çerkezce kadar Kürtçeye hayran ve onu yaşatmak için gayret gösteriyor. Bu örneklerin bilinmesi aramızdaki adaletsizliği gidermede kolaylaştırıcı olacağını düşünmekteyim.

Kürtçe seçmeli ders kampanyasını büyük bir heyecan ve istekle yürüttünüz. Bu yıl bulunduğunuz kentte seçmeli Kürtçe derslerine katılımlar diğer yıllarla kıyaslandığında neler söylemek mümkün?

Çalışma her yıl heyecanla artıyor. Özellikle Mersin'de ilk defa bir ortaokulda Kürtçe kitapların da bulunacağı kütüphanenin resmi bir açılışla öğrencilerle buluşacağını belirtmekten sevinç duyuyoruz. Kürtçe seçmeli dersinin öğretildiği Okul sayısı, tabii ki katlanarak artıyor. Memnunuz. Bu konuda destek veren her kurum, kuruluş ve kişiye teşekkür ediyorum.

Kürtçe’nin seçmeli ders olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatına girmiş olmasına rağmen Kürtçe Seçmeli Dersler için öğretmen atamalarının yok denilebilecek düzeyde az olduğunu dikkat çekiliyor. Bir eğitimci olarak bu konuda neler söylemek istersiniz?

İşsizlik ülkenin en önemli sorunu. Binden fazla Kürtçe Öğretmeni işsiz. Sadece bu yıl 25 bin öğrenci Kürtçe seçmeli dersi seçti. Buna karşın 10 yıldır atanan Kürtçe öğretmen sayısı 110. Bunlardan 32 tanesi ders tanımlanmayınca branş değiştirmiş maalesef. Yani kadrolu Kürtçe Öğretmen sayısı 78. 25 bin öğrenciye en az 300 öğretmen ataması gerekir. Yapılan atama ise 3. Devletin daha hassas yaklaşmasını umut ediyoruz. Bu konuda velilerin; üye oldukları partileri, dernekleri, öğretmenlerin sendikalarını motive etmeleri gerekmekte sanırım. Daha da önemlisi Kürt Öğretmenlerin insiyatif alabilmeleri için girişimlerde bulunmakta fayda var.

Hali hazırda HEZKURD, Tora Çanda- Ziman, PZK ve Kürt Öğretmen Platform ve İnsiyatifleri çalışma yürütüyorlar. Dicle Üniversitesi bünyesinde DİERG ve Artuklu Üniversitesi içinde bazı akademisyenler öne çıkmaktalar. Bu dağınık çalışma halini toparlamak için çaba göstermemiz gerek. Sanırım 1996 yılında Kürtçe (zazaki) için Vate çalışma grubu bu anlamda en iyi örnektir. Vate deneyimi ve kültürü kürtçe çalışmasının nasıl birlikte yürülebileceğine dair ciddi bir örnektir. Parti, lehçe, mezhep farketmeksizin Kürtçe için bir araya gelebilmeyi sağlamamızda Munzur Çem, Malmisanıj ve Roşan Lezgin’lerin tecrübelerinden faydalanmak yerinde olacaktır.

23 yıllık Türkçe öğretmeni olarak yürüttüğünüz mesleğinizi emekliliğinize kalan yaklaşık 10 yıllık hizmet sürenize rağmen kendi okulunuzda Kürtçe öğretmeni olarak tamamlamak istediğinizi belirtmiştiniz. Ancak kampanya sonrası kamuoyu büyük bir şaşkınlıkla okulunuzdan sürgün edildiğinizi öğrendi. Yasal bir hakkınızı tercih ederken hakkınızda soruşturma açılıyor ve sürgün ediliyorsunuz. Hukuksal olarak yaşadığınız bu çifte standart yaklaşım hakkında neler söylemek istersiniz?

Yaşadığım sıkıntı Kürt ve Kürtçeye dair kaygıların tezahüründen kaynaklandığı kadar ilk defa Basnews’e açıklayacağım nedenlerden kaynaklanmaktadır. Dört yıldır görev yaptığım Ulubatlı Hasan Ortaokulu eğitim öğretim yürütecek özelliklerini bütünüyle yitirmiş bir devlet kurumudur. Başta idarecilerin ve öğretmenlerin büyük bir kısmının ortak olduğu ihmal, görevi kötüye kullanma söz konusudur. İlgili konularda yedi aydır başta benim şikayetlerim ile yürütülen inceleme devam etmektedir. Bu kişiler okulun daha sağlıklı olması için başlatılan incelemeden dolayı bana husumet duymaktadırlar. Bu husumet sonucunda hakkımda Kürtçe ve Arapça konuşmam olmak üzere muhtelif konularda ya kendileri ya da bazı velileri şikayete yönlendirmişlerdir. Bunun sonucunda sürgün edilmiş, maaş kesim cezası almış bulunmaktayım. Bu yetmemiş ki aynı kişiler üç ayrı suç isnat ederek savcılığa başvurmuştur. Öğrencilerin böyle sağlıksız şartlarda eğitim öğretim görmesi takdir edersiniz ki mümkün değildir. Devlet kurumunun kendisine yakışır bir yapıyı kazanması için şikayet etmeyi bir görev bildim. Maalesef ceza alması gerekenler aynı okulda suç işlemeye devam ederken ben öğrencilerimden uzaklaştırıldım.

Öğrencilerinizle Kürtçe ve Arapça konuşmanız, ders esnasında Kürtçe, Fransızca, Arapça sözcük kökenleriyle ilgili bilgi vermeniz, Kürt ve Alevi olduğunuzu belirtmeniz soruşturmaya konu edildi. Kürt Alevisi olmak ve Kürtçe hakkında bilgi vermek kimleri nasıl rahatsız etti? Etnik kimliğiniz ve mensubu olduğunuz mezhep üzerinden size karşı gösterilen tutumlar nefret suçu kapsamında ele alınması gerekiyor. Bu konuda karşı bir dava açmayı düşünüyor musunuz?

Avukatlarımızla hukuki süreci takip ediyoruz. Başta ayrımcılık olmak üzere, görevi ihmal, görevi kötüye kullanma, darp, tehdit başlıklarında suç duyurusunda bulunulacak. Çocuklarımızın eğitimini daha sağlıklı biçime getirmek için elimizden geleni yapacağız.

Kürt ve Alevi olmam maalesef hep suçlu görülmeme neden olmaktadır. Özellikle çözüm süreci ardından Kürt olduğunu gururla söyleyen öğrenci sayısı artmasına karşın Alevilik hala saklanan bir kimlik olarak bastırılmaktadır. Öğrenciler Kürt olduğunu açıkça söylerken Alevi olduğunu saklamak, bu konuda susmaya mecbur olmaktadırlar. Çocuklarla tanışırken her öğretmenin kendisini açık kimliği ve mezhebi ile ortaya koyması önemsenmelidir. Daha da önemlisi ders kitaplarında Kürt tarihi ve Alevi inancına yeterli yer verilmesi ayrımcılık başta olmak üzere pek çok çatışma noktalarını çözmede etkili olacaktır. Kürt ve Aleviler hakkında tarih ve din kültürü dersindeki eksiklikler ve düşmanlığa neden olan bilgiler süratle ortak bir çalışma komisyonu tarafından ayıklanmalıdır. Bu anlamda yapılacak girişimler özlemini çektiğimiz adaleti sağlamakta yardımcı olacaktır.

1930’lu yıllarda Kürtçenin yasaklı olduğu süreçte Kürtler, Kürtçe konuştuklarında Kürtçe kelime başına beş Kuruş para cezası kesiliyordu. Sizde Kürtçe kelime köklerini öğretmenizden dolayı hem sürgün edildiniz hem de maaşınızda kesintiye gidildi. 1930’lu yıllarda dedelerimize uygulanan yasağın bir benzerini siz maaş kesintisi ile yaşadınız. Maaş kesintiniz hangi gerekçelerle izah edildi? Soruşturma süreciniz ve yürütülen soruşturma hakkında kısaca bizi bilgilendirir misiniz?

Soruşturma Ekim ayında şu suçlama ile açıldı. 1- Türkçe dersinde Arapça ve Kürtçe konuşmak. Ardından sırayla ve farklı zamanlara yayılarak şu iddialar ileri sürüldü. 2- Kürt komutanları araştırmak. Burada kastedilen Selahaddin Eyyubi'nin araştırılması idi. 3- Kürtçe'nin Irak'da resmi dil olmasını emsal gösterip Türkiye'de de bunun olacağını ileri sürmek. 4- Kürtçe Seçmeli Derslere öğrencileri teşvik etmek. 5- Kürtçe kitaplarını kütüphaneye resmi izinle dahil etmek.

“Öğretmenin ve idarecilerin kışkırtması ile üç veli hakkımda savcılığa şikayette bulundu”

Bu inceleme tamamlanmaya yakın sürgün kararım hayata geçirildi. Maaş kesim cezası ise Kürtçe ve Arapça konuşmak ve bazı kelimeleri vermekten dolayı verildi. Bir de uyarı cezası var. O da okulda devam eden görev ihmalleri, haksız kazanç sağlama, darp ve hakaretlerle ilgili yaptığım şikayetlere dayanıyordu. Hakkında şikayette bulunduğum idareciler başta olmak üzere bu ihmalkar öğretmenler hakkımda idareci gibi davrandığım iddiasıyla incelemeye dahil olmuş ve uyarı cezası almamı sağladılar. Sürgün kararımın bir gün öncesinde okul içinde polis tarafından gözaltına alınmaya çalışıldım. Öğrencilerde korku ve kaygı yaratan bu kişi hakkında suç duyurusunda bulundum.

Okuldan alınmamdan bir ay evvel Türkçe dersine girdiğim iki sınıf benden alınıp şikayetçi olduğum başka bir öğretmene verildi. Özellikle bu. Bu konuda hukuki takibimiz sürüyor. öğretmenin ve idarecilerin kışkırtması ile üç veli hakkımda savcılığa şikayette bulunmuşlar

Biz de başta okuldaki ihmaller olmak üzere bu ihmallere kürtçe dersini hayata geçirmemek de dahil olmakla beraber bana yönelik girişimleri de adli makamlara taşımak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

15 Mayıs Kürt Dili Günü vesilesi ile okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Edward Munch’un"Hawar" adlı tablosu 1893 yılında yapıldığında Kürtler “Kürdistan Gazetesi” ile ilk çığlıklarını atmıştır. İkinci çığlık İkinci Dünya paylaşımı ardından 15 Mayıs 1932 yılında atılıyor. Nefesimiz yettiği kadar Şivan Perwer gibi ünlüyoruz: Hawar. Kürdün bu çığlığı, başta dört Müslüman devlete, ardından dünyaya ve daha çok da Allah'adır. Müslüman kardeşlerimizden Allah'la aramıza girmemelerini rica ediyoruz. Tabii ki medeni dünyadan da insan ve millet olmaktan doğan her insani hakkımızı talep ediyoruz. Basnews’e ve size illginiz için teşekkür ederim. Wa kirkî şa bo.

Ruken Hatun Turhallı/Basnews
Bu haber toplam: 2168 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:15:53
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x