AKP’nin Suriye’ye yönelik operasyonlarını eleştiren Mumcu, “Bütün bu Suriye operasyonları sırasında gün gün, bugün şu kadar öldürüldü, bugün şu kadar öldürüldü. Kimi öldürüyorsunuz kardeşim?” tepkisinde bulundu.
KRT’de Özlem Akarsu Çelik’in sorularını yanıtlayan Erkan Mumcu’nun açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:
"Türkiye’de on yıllardır başat siyaset Kürt barışını imkansızlaştırmak üzerine kuruludur. Türkiye’nin kendi içindeki Kürt nüfusu ile barışık bütünleşik demokratik bir vasata sahip olmasını imkansızlaştırmak üzerine kuruludur. Sözüm ona meşru ya da gayrimeşru addedilen aktörlerin bu alana ilişkin birbirlerine tamamlayan rollerine dikkat edildiğinde aslında karakterler birbirlerine karşıt gibi dursalar da oyunun icabı gereği böyle olduğu anlaşılır. Benim milletimin insanlarının sağduyuyla, izanla, insafla, hassasiyetle bakmaları gereken en önemli şey budur.
Türkiye’ye yönelik siyasetin bir numaralı aygıtı Kürt meselesini sürekli kanayan bir yara halinde ve sürekli bir ızdırap konusu tutmak üstüne kuruludur. Kürt barışını imkansızlaştırmak üstüne kuruludur. Bu taraftan çok milliyetçi öbür taraftan çok Kürtçü olan diskurların günün sonunda aynı politikaya hizmet ettiğini görürseniz, gördüğünüzde anlarsınız kurgunun esasında neye dayalı olduğunu. Bunu bir televizyon kanalında söyleminin ne önemi var? Ben milletime karşı vicdanı yükümlülüğümün gereğini yaptım, işte söyledim.
Bir aile nasıl bir birlikte bir millet de farklı kökenlerden gelmişlerin birliğidir. Milletimin bütün fertlerinin gözünü açması gereken bir numaralı konu budur. Kim barışı imkansızlaştırıyor, kim huzuru imkansızlaştırıyor, kim aslında ne yaparak Kavuklu-Pişekar, Karagöz-Hacivat oyununa su taşıyordu, buna bakmak lazım.
Kayyum atamak yerine varsa suçu, suçu tespit ve teşhir eder, tekrar topluma gider seçimini yaptırırsınız. Sen kimi seçersen seç ben bunu layık gördüm diyorsanız dün şikayet ettiğiniz şeyleri bugün siz yapıyor olursunuz. Aslında dün iddia ettiğiniz mağduriyet bunun yüzde 1’i bile değildi.
Siz yüz katıyla başka mağduriyetler yapıyor olursunuz ve siz bugün nasıl hesap soruyorsanız günün birinde de sizden hesap sorarlar. Çünkü ilahi bir kanundur, ne ekersen onu biçersin. Kimse arpa ekip buğday biçmez. Nefret eken nefret biçer. Bu evrensel bir kuraldır ve kimsenin bunu değiştirmeye gücü yetmez.
Bu ülkede genel geçer çoğunluk doktrinleri içinde hani diyorlar ya ben Türküm, Sünniyim, oyum buyum. Herkes en fazla neyse ben onlardan daha fazla oyum, bunu da herkes biliyor. Birilerinin sizden ya da benden daha fazla milliyetperver ya da vatanperver olduklarına dair söz söyleme hakları nereden geliyor? Önce bunu kanıtlamaları gerekiyor.
Arkadaş, burası bizim ülkemiz mi? Burada yaşayan herkes bizim milletimizin bir ferdi mi? Kürtler de bizim milletimizin bir parçası mı? Evet mi? Bunu kalben söylüyor musunuz? Söylüyorsanız ben soruyorum, bu insanların bir derdi var arkadaş! Bu insanların on yıllardan beri süregelen bir derdi var. Bu derde arkamızı dönerek, yok sayarak biz nereye varırız?
Bu derdi provoke edenler, suistimal edenler varmış. Tamam, bu başka şey. Bu dert yokmuş gibi davranamazsın. Eşit yurttaşlık... Eşitliği, özgürlüğü, adaleti tesis etmediğiniz, hakikatle kendinize hak gördüğünüzü her bir ferde hak görmediğiniz sürece sürdürülebilir bir geleceğe sahip olamazsınız.
Bütün bu Suriye operasyonları sırasında gün gün, bugün şu kadar öldürüldü, bugün şu kadar öldürüldü. Kimi öldürüyorsunuz kardeşim. Tavuk ölse insan üzülür. Sokaktaki köpek ölse insan üzülür. Ölen insan. Bu kadar insanın ölmüş olmasını bir iftihar meselesi gibi görmeyi benim vicdanım kabul etmiyor.
Bu militer yöntemlerle olabilecek bir şey mi? Bu kadar adamı öldürdük, bu kadar adamı yakaladık, bu kadar adamı hapse attık. Bir demokrasi cezaevi açmakla övünebilir mi? Adam öldürmekle, adı terörist bile olsa, teröristliğinden kuşku duymaksızın da olsa, ki ben kuşku duymadan söylüyorum, insan öldürmekle övünebilir mi? Yaşatmaktır marifet!”