Başak Demirtaş’ın DEM Parti’nin İBB Başkan adaylığına talip olup geri çekilmesi 31 Mart seçimlerinin İstanbul ayağının akıbetini şöyle ya da böyle şekillendirebilir, burası doğru. Bu açıdan bakıldığında Demirtaş’ın adaylığa talip olup vazgeçmesi yeterince önemli bir gelişme. Ancak, Demirtaş’ın adaylığa talip olup vazgeçmesinde kendini gösteren gel-git ikinci bir açıdan, Kürt siyasetinin ahvaline dair işaret ettikleri açısından da önemli. Bir hafta içinde alınan iki farklı karar, Kürt siyasetinde birkaç şeye birden işaret ediyor.
İşaret edilenlerden ilki, Kürt siyasetinde içine düşülen etkisizleşme halinden nasıl çıkılacağına dair bir fikir ayrılığının olduğu. 2023 seçimlerinden sonra belirginleşen ve fakat bir ara halledilecekmiş gibi görünen DEM Parti’nin Türkiye siyasetinde nerede konumlanacağına ilişkin ihtilaf, belli ki aşılmış değil. Demirtaş’ın kararları ve bu kararlara atıfla yapılan açıklamalar, “Kürt hareketi kategorik olarak muhalefetin yanında ve iktidarın karşısında konumlanmalı” önerisiyle “Kürt hareketi Kürtlere çekilip iktidar ve muhalefet karşısında esnek konum almalı” önerisi arasındaki ihtilafın devam ettiğini gösteriyor. Daha seçimlere vakit var, dolayısıyla vaziyet değişebilir; lakin Başak Demirtaş’ın adaylık talebinden vazgeçmesi esneklik stratejisinin Kürt siyasetine maliyetinin getirisinden büyük olacağını düşünenlerin galebe çaldığını gösteriyor.
İlkiyle ne kadar, nereye kadar örtüşüyor bilebilmek zor ancak söz konusu gel-git ikinci bir ihtilafa daha işaret ediyor. Başak Demirtaş’ın ‘sürpriz’ adaylık açıklaması, DEM’den gelen ilk tepkilerin ‘soğukluğu’ ve ardından adaylık talebinden vazgeçilmesi Selahattin Demirtaş’ın Kürt hareketindeki yerinin ne olabileceğine dair de bir görüş ayrılığının olduğunu gösteriyor. Yaşananlar, Demirtaş’ı Kürt siyasetinde yoldaşlardan bir yoldaş olmaya davet edenlerle Demirtaş’ın Kürt kalabalıkları nazarındaki azalmayan cazibesini tanımak ve siyasete tahvil etmek gerektiğini kabul edenler arasındaki bildik gerilimin süregittiğine işaret ediyor.
İşaret edilenlerin üçüncüsü alınan kararlara dair bilgilendirmenin dili ve kapsamıyla ilgili. Başka önemli kararlar gibi Başak Demirtaş’ın adaylığa talip olup adaylık talebini geri alması kararları da şifrelerle dolu bir diplomasi diliyle açıklandı. Öyle ki, ardı ardına alınan iki önemli kararın rasyoneli pek çokları için ve pek çok açıdan açıklığa kavuşmadı. Özetle, olan biten, Kürt kalabalıklarından “vardır bir bildikleri” denmesinin beklendiğini gösteriyor.
İddiasından Sınanmak
Demirtaş’ın adaylığa talip olup vazgeçmesinde kendini gösteren gel-git önemli bir şeye daha işaret ediyor: Kürt siyaseti iddiasından sınanıyor. Malum, 2023 seçimlerinde alınan başarısız sonuçların ardından Kürt siyaseti bir özeleştiri sürecine girmiş ve bu süreçten iki önemli sonuçla çıkmıştı: 2019’dan sonra siyasi faaliyet seçimlere sıkıştırılmış, rota iktidar-muhalefet kapışmasına göre ayarlanmış, bunlar da kötü netice vermişti. Haklılığı, haksızlığı, bunların ne kadar Kürt siyasetinin esas meseleleri olduğu ayrı konu, lakin son birkaç haftada yaşanan gelişmeler Kürt siyasetinin iddiasından sınandığını, siyasi faaliyeti yine seçimlere, rotasını da iktidar-muhalefet kapışmasına hapsettiğini gösteriyor. Malum, DEM Parti birkaç haftadır neredeyse sadece İBB seçimlerinde aday gösterip göstermeyeceği, kimi aday göstereceği, aday göstermekle ilgili tutumunun iktidara mı muhalefete mi fayda sağlayacağı üzerinden konuşuluyor.
Oysa Kürt siyaseti iddiasından sınanmamanın bir yolunu bulabilir gibiydi. 2023 seçimleri sonrasında devreye alınan halkla buluşmaları gerçek bir arayışa çevirmek, 2024 seçimlerini Kürt şehirlerinde meşruiyet tazelemeye hasretmek ve İstanbul gibi yerlerde iktidar ve muhalefet kapışmasının dışında kalıp Kürtleri akılları ve vicdanlarıyla hareket etmeye çağırmak bu minvalde işe yarayabilir adımlardan olabilirdi. Ne var ki, gerek 2023 seçimleri sonrasında partide gerçekleştirilen vitrin değişikliğinin evsafı, gerek halkla buluşmalar sürecinden çıkanların yorumlanma biçimi, gerekse de yerel seçimlerde gösterilecek adayların tespit edildiği ön seçimlerde yaşananlar Kürt siyasetinde köklü değişikliklerin ufukta olmadığını belli etmişti.
Gerçekleşir mi, gerçekleşirse ne zaman, bilebilmek mümkün değil. Ancak bir şeyler kökten değişmedikçe Kürt siyasetinde med-cezir manzaraları devam edeceğe benziyor. (Kaynak)