21. yüzyılın ilk çeyreğinde dünyamız hala da barışa hasret.
2018 yılında da 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü, dünyanın birçok yerinde, başta kadın ve çocuklar olmak üzere yüzbinlerce sivilin ölümüne, milyonlarca insanın ülkesini terk etmesine neden olan savaşların devam ettiği bir ortamda karşılıyoruz.
Ortadoğu da bu bölgelerden birisi.
Suriye’de milyonlarca sivilin kurbanı olduğu, ülkesini terk etmek zorunda kaldığı, büyük devletlerle bölge ülkelerinin de dahil olduğu “vekalet savaşı” devam ediyor.
Suriye’de çanlar İdlib için çalıyor.
Bölgedeki güçler dengesini derinden sarsacak, yüzbinlerce insanı etkileyecek olan İdlip savaşı giderek kaçınılmaz bir hal alıyor.
Irak’ta siyasi durum giderek kaosa sürükleniyor.
25 Eylül Bağımsızlık Referandumuna karşı oluşturulan cephe dağılıyor.
Şii ve Sünni Araplar arasındaki tarihi gerginlik ve çatışmaların yanısıra, Bağdat’ta Şii guruplar arasında amansız bir iktidar savaşı sürüyor.Eli kanlı radikal İslamcı örgüt IŞİD, eskisi kadar yoğun olmasa da katliamlarına devam ediyor.
Şii Haşdi Şabi örgütünün, Kürd düşmanlığı, etnik ve inançsal temizlik konusunda IŞİD’ten geri kalır yanı yok.
ABD’nin ambargo uyguladığı ve derin ekonomik kriz altındaki İran İslam Cumhuriyeti ise, bölgedeki yayılmacı politikasını ısrarla sürdürüyor.
İran İslam Cumhuriyeti, ülkenin zenginliklerini sorunların çözümü için kullanmak yerine, militarizmin güçlenmesine, Doğu Kürdistan özgürlük hareketinin bastırılmasında ve bölgedeki Şii guruplara harcıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimindeki Türkiye’de, Kürd sorunun konusunda devletin geleneksel politikası uygulanıyor.
Hükümet, Kürd halkının ulusal ve demokratik taleplerine şiddet ve baskıyı artırarak cevap veriyor.
Kuzey Kürdistan’ın militarize edilmesi ve askeri operasyonlar aralıksız devam ediyor.
Türk devleti sadece Kuzey’de değil, öteki parçalarda da özgürlük mücadelelerini tehdit ediyor, saldırgan bir tutum sergiliyor.
Afrin işgali ile yetinmeyen Türkiye, tüm Batı Kürdistan’ın, Şengal’in işgalinden bahsediyor.
25 Eylül Bağımsızlık Referandumu karşıtı cephede yer alan Türkiye, PKK’nin bölgedeki üslerini bahane ederek hemen her gün Güney Kürdistanı bombalıyor, Kürdistan Bölgesi’ne karşı tehditkâr bir dil kullanıyor.
Kürdistan Sosyalist Partisi-PSK, 1 Eylül dünya barış günü vesilesiyle bir kez daha Türk devletini Kürd sorununu şiddet yolu ile çözme politikasından vazgeçmeye, sorunun barışçıl ve diyalog yolu ile çözülmesine yardımcı olacak demokratik adımları atmaya;
PSK, AK Parti hükümetini, Batı ve Güney Kürdistan’a yönelik saldırgan ve tehditkâr politikadan vazgeçmeye, bu parçalardaki Kürd yurtsever güçlerle iyi ilişkiler kurmaya,
PSK, bir kez daha PKK’yi demokratik siyasal mücadelenin önünü tıkayan, özgürlük davasına bir zarardan öte bir katkısı olmayan silahlı eylemlere son verip, kayıtsız şartsız ateşkes ilan etmeye;
PSK Kuzey Kürdistan ve Türkiye’deki barışsever, demokrat ve özgürlükçü güçleri, devletin şiddet ve politikalarına karşı el ele vermeye çağırır.
Savaşın Kazananı Yoktur.
Barışta Herkes Kazanır.
31 Ağustos 2018
Kürdistan Sosyalist Partisi