Ramanlı: 'Hem Ankara hem Kandil kayyumuna karşıyız'

HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman belediye başkan adayı Serkan Ramanlı: “Batman halkı tribünde çekilen fotoğraftan memnun, devamını da bekliyor. Hem Ankara hem Kandil kayyumuna karşıyız”

11.03.2024, Pts - 08:56

Ramanlı: 'Hem Ankara hem Kandil kayyumuna karşıyız'
Haberi Paylaş

HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman belediye başkan adayı Serkan Ramanlı: “14 Mayıs’ta AK Parti her yerde oyunu düşürürken Batman’da hem oyunu hem vekil sayısını artırdı. Ama yerel seçimlerde ittifak istemedi”, “Biz Ankara kayyumuna da, Kandil kayyumuna da karşıyız. Halkın özgür iradesiyle seçtiği kişilerin bu şehri yönetmesini istiyoruz.” “Mehdi Öztüzün sevdiğimiz, saydığımız, değer verdiğimiz bir ağabeyimiz. Tribünde çekilen fotoğraf birileri tarafından rahatsızlık yaratsa da Batman halkı bundan çok memnun kaldı, devamını bekliyor.”, “Kürt sorununu çözmek için iktidarın bir muhataba ihtiyacı yok ama ille de muhatap isterlerse bu kez tek bir örgütle masaya oturmamalılar.”

Serbestiyet HÜDA PAR’ın 31 Mart yerel seçimlerindeki belediye başkan adayı aynı zamanda partinin sözcüsü ve Batman milletvekili olan Serkan Ramanlı İle bir röportaj gerçekleştirdi. Röportaj şöyle:

“14 Mayıs’ta Batman’da DEM Parti 5 vekilin tamamını kazanacağını düşünüyordu, 2’sini biz kazandık. Bu seçimde de hedefimiz belediyeyi kazanmak

Batman, DEM Parti’nin kalelerinden biri. Ama aynı zamanda sizin yani HÜDA PAR için de özel ve önemli bir şehir. Bu seçimdeki hedefiniz nedir? Yüzde kaç oy almayı bekliyorsunuz Batman’da?

2018 genel seçimlerinde HDP 5 milletvekilinden 4’ünü almıştı. 14 Mayıs’ta da 5’te 5 yapacaklarına inanıyorlardı ama 5’te 3 yaptılar. Biz ise 2 vekil çıkartmayı başardık.

Batman çok büyüdü. Yaklaşık yarım milyonluk bir nüfustan bahsediyoruz. Ama aynı zamanda maalesef hizmetsizlikle yarışan bir şehir Batman.

Bizim hedefimiz kazanmak. Kazanabilmek için meşru daire içerisinde her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Biz hiçbir seçime kaybetmek üzerine ya da küçük hedefler üzerine hazırlanmıyorum. Bütün seçimlere girme amacımız netice elde edebilmek yani kazanmak.

Ben inanıyorum ki insanlara ne kadar dokunabilirsek, ne kadar temas edebilirsek o kadar avantajlıyız. Bu kısa sürede seçime kadar bunu nasıl başaracağız göreceğiz.

14 Mayıs’taki genel seçimlerde AK Parti her yerde oyunu düşürürken oyunu yükseltti. Her yerde milletvekili sayısı mevcudiyetini korurken Batman’da arttı. Bu yerel seçimlerde de biz kazanabilmek için insanlarımızın bizi tercih etmesini sağlamaya çalışıyoruz. Ne kadar etkili olacak göreceğiz.

“AK Parti yerelde ittifak istemedi”

Mayıs 2023 seçimlerine AK Parti ile ittifak çatısı altında girerken yerel seçimlerde neden Batman, Diyarbakır gibi yerlerde iki parti de birbirine rakip oldu?

AK Parti bu seçimde ittifak yapmak istemedi. İşin özeti bu.

“Biz Ankara kayyumuna da, Kandil kayyumuna da karşıyız. Halkın özgür iradesiyle seçtiği kişilerin bu şehri yönetmesini istiyoruz”

Batman da diğer Kürt illerinin birçoğu gibi uzun süredir kayyumlarla yönetiliyor. Siz kayyum politikasını destekliyor ya da doğru buluyor musunuz?

Biz kayyum sisteminin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Suç ve cezanın şahsiliği ilkesi var. Bir belediye personeli bir suça karıştıysa o kişi görevinden el çektirilir. O, kişinin kendisi ile ilgili bir meseledir. Sırf bir belediye başkanı yüzünden belediye meclisinin bile diskalifiye edilerek tek kayyumla yönetmenin yanlış olduğunu her seferde vurguladık.

Her ne kadar hizmetler açısından gözle görülür iyileşmeler olsa da neticede sadra şifa bir yönetim anlayışı sergilenemediğini de görüyoruz. Çünkü yerel yerelden yönetilir, yerel aktörlerle, yerel dinamiklerle yönetilir. Halk kimi istiyorsa herkesin ona saygı göstermesi gerekir.

Kendisine kayyum atanan belediye başkanlarının da geçmişte Kandil’in kayyumları tarafından idare edilmeye çalışıldığını ve bunun çeşitli zamanlarda gün yüzüne çıktığını da görüyoruz. Bizim için önemli olan halkın öz idaresidir. Kime oy verdiyse, kimi istiyorsa o özgür iradesiyle bu şehri yönetsin istiyoruz. Ne Kandil’in ne Ankara’nın kayyumuna ihtiyaç olmamalıdır diye düşünüyoruz.

“Mehdi Öztütün sevdiğimiz, saydığımız, değer verdiğimiz bir ağabeyimiz”

DEM Parti’nin Batman adayı Mehdi Öztüzün ile Batman Petrolspor maçında çekilmiş bir fotoğrafınız çokça konuşuldu, çokça tartışıldı. Bu fotoğrafın hikayesini bir de sizden dinleyebilir miyiz? Bu fotoğrafa gelen tepkilerle ilgili neler söylemek istersiniz?

İkimizin de birbirimizden haberi yoktu. Biz meslektaşız, aynı baro çatısı altında faaliyetlerimizi yürütürüz. Sevdiğimiz, saydığımız, değer verdiğimiz bir ağabeyimizdir Mehdi Bey. Geçmişte tutuklu yargılandığı zamanlarda kendisinin avukatlığını da üstlenmiştim.

Batman Petrolspor maçına taraftarların bizi daveti üzerine gitmiştik. Taraftar gruplarını ayrı ayrı ziyaret ettiğimizde son durağımız da Yarasalar grubunun bulunduğu maraton tribününe girdiğimde seyirciler arasında Mehdi Bey’i görünce gidip bir selam verdim. Bu sırada çekilen fotoğraflarımızı servis etti bazı medya kuruluşları. Olay oradan ortaya çıktı. Tamamen rastlantısal, tesadüfi bir görüşmeydi yani.

“Tribünde çekilen fotoğraf birileri tarafından rahatsızlık yaratsa da Batman halkı bundan çok memnun kaldı, devamını bekliyor”

Biz rakip olabiliriz, farklı partilerde siyaset yapıyor olabiliriz ama bu bizim sosyal hayatımızda ilişkilerimizi geliştiremeyeceğimiz anlamına gelmez. Çünkü Batman’da birbirinin akrabası olan AK Partili, HÜDA PAR’lı, DEM Partili ve hatta CHP’li çok sayıda aile var. Bunlar hepsi birbirinin eşi, dostu. Siyaset bizi birbirimizden ayrıştırmamalı.

Bu fotoğraf karesi birileri tarafından anlaşılmayan bir sebeple rahatsız edici görülse de Batman halkı bu fotoğraftan çok çok memnun kaldı. Bunun devamını da bekliyor. Ama ne hikmetse birileri bundan rahatsız oldu.

•Bu rahatsızlıklardan biri de DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan’ın açıklamasıydı. Doğan partiniz için “Özeleştirisini vermemiş”, “Devletin aparatı” gibi ifadeler kullandı. Bu eleştirilere bir cevap vermek ister misiniz?

Bunlar talihsiz ifadeler. Biz hiçbir zaman partilerle polemik içine girmek istemeyiz. Hele ki seçim döneminde bunu hiç istemeyiz. Çünkü seçim atmosferi normale göre daha hassastır. Ne kadar sessiz, sakin, coşku içerisinde ama kardeşlik hukukunu gözeterek seçim kampanyası yürütürseniz bu neticede toplumun faydasına olur.

Seçimin bir galibi, birden fazla mağlubu olur. Seçimler gelir geçer, önemli olan bizim kardeşliğimizdir. İnsanlar arasındaki sulh-u selameti sağlama gayretimizdir. O yüzden bu tür gereksiz ayrıntılara da girmek istemiyorum açıkçası.

“Ricacı değil icracı olmak için belediye başkanlığına adayız”

Hem parti sözcüsü hem de Batman milletvekilisiniz. Neden belediye başkanlığına aday oldunuz?

Ricacı değil icracı olmak istediğimiz için. 8 aylık bir Meclis tecrübesinde şunu gördük: Bizim halkımız sadece Meclis performansınızı yeterli görmüyor, her türlü sorunda yanınızda olmanızı istiyor. Bunun bilincinde olan bir milletvekili olarak vatandaşlarımızın her türlü derdiyle ilgilenmeye çalıştık. Ama gördük ki ricacı konumunda iken pek çok sorunu dile getirmenize rağmen çözemiyorsunuz. O yüzden biz artık ricacı değil icracı olmak istiyoruz.

“Şehir yönetiminde rutin hizmetlerde bile sıkıntılar var”

Kendi halkımıza, milletimize hizmeti kendi elimizle gerçekleştirmek istiyoruz. Çünkü rutin hizmetlerde bile sıkıntı var. Rutin gerçekleşmesi gereken hizmetlerde bile araya aracılar sokmak suretiyle çözülen bir vasatın bize yakıştığını düşünmüyorum. Sorunlar var ve bu sorunlar çok hızlı şekilde çözülebilecekken zamana yayılıyor ya da istediğimiz gibi çözülmüyor. Bu da insanımıza hem zaman kaybettiriyor hem de yaşam kalitesini düşürüyor. Bunun önüne geçebilmek ve belki bugüne kadar şehrin ekonomik ayrışmasını ortadan kaldırmak için aday olduk.

“Kendi dilimize, kendi kültürümüze, kendi tarihimize sahip çıkmamız gerekiyor”

Hem Kürdi hem Müslüman kimliğinizle siyaset yapıyorsunuz ve bunun toplumda karşılık bulduğunu görüyoruz. Sizce Türkiye siyasetinde bu iki alanda eksiklik mi var?

Kesinlikle eksiklik var. 2014 yılında ilk yerel seçimlere girdiğimizde bizim bir sloganımız vardı: İnanç, emek, hizmet. Buradan kastımız şuydu: Biz Müslüman insanlarız. Rabbimizin bizden razı olacağı bir hayat yaşamaya çalışıyoruz. Ne kadar başarabiliriz, o ayrı bir mevzu. İnanç bizim tekelimizde olan bir husus değil. Her partide dindarlar var, dinini tam yaşayan ya da daha az yaşayan insanlar var. Bizim burada kimliğimize de daha çok sahip çıkmamız gerektiğini ifade etmiştik. Bu da bizim dilimiz, örfümüz, adetimizdir. Kürtlerin de bu ülkenin asıl kurucusu olduğu gerçeğinden hareketle fıtri haklarına sahip olması gerektiğini ifade ediyorduk. Belki bunu sopa yemek suretiyle yapabilmiş değildik ama şöyle bir tehlike sezdik ki artık Kürtçe sokaklarımızda konuşulmuyor hale geldi.

100 yıl önce yüzde yüz konuşulan bir dil, bugün Kürtler arasında yüzde yirmiye düştüyse Kürtler arasında tehlike çanları çalıyor demektir.

Geçmişte olduğu gibi Kürdün ve Kürtçenin inkarı yok dedim ve bunu çok kişi eleştirdi ama inkarın olmaması imkanın olduğu anlamına gelmiyor. Zaten sorunumuz olmasa biz neden yürüyeceğiz, neden siyasetimizi buna göre şekillendireceğiz, neden dil mücadelesi vereceğiz?

Elbette şu anda eskiye nazaran daha iyi noktadayız. Bir TRT Kürdimiz var. Kimse Kürt kimliğinden dolayı inkara uğramıyor, en azından ‘Kürt yoktur, onlar dağda yürürken çıkan kart kurttan gelir’ demiyor kimse. Kürtçe bugün okullarda seçmeli ders olarak seçilebiliyor ama biz bu imkanı halk olarak kullanamıyoruz maalesef. Bizim çağrımız, anadili her ne olursa olsun bu imkanın herkes tarafından kullanılması gerektiği. Sadece Kürtler değil Çerkesler, Lazlar herkes anadiline sahip çıkmalıdır. Çünkü bize göre diller Allah’ın ayetidirler. Allah’ın varlığının delilidirler. Bu delili karartmanın biz Allah’a isyan olduğunu düşünüyoruz.

Kendi dilimize, kendi kültürümüze, kendi tarihimize sahip çıkmamız gerektiğini ifade ediyoruz.

Belediye başkanı seçildiğimizde anadilde de hizmet vereceğiz. Sadece Kürtçe değil Arapça da hizmet vereceğiz. Kreşler açacağız ve o kreşlerde çocuklarımız hem dillerini hem dinlerini öğrenebilecekler. Bir de Bediüzzaman Enstitüsü projemiz kapsamında geçmişten günümüze öne çıkmış Kürt şahsiyetlerin, önderlerin, alimlerin, öncülerin hayatlarını insanlarımıza aktarmaya çalışacağız.

“Kürt sorununu çözmek için iktidarın bir muhataba ihtiyacı yok ama ille de muhatap isterlerse bu kez tek bir örgütle masaya oturmamalılar”

•Peki sizce siyasi iktidarın Kürtçe ve Kürt sorunu konusunda yeni açılımlar yapacağını düşünüyor musunuz? Eğer böyle bir adım atılırsa HÜDA PAR olarak siz bunun neresinde olursunuz?

Bizim Çözüm Süreci’ndeki en büyük itirazımız silahlı bir örgüte bütün bir Kürt halkının temsilcisi olarak bakıp onunla müzakere etmenin, onlar silah bırakmadığı için Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerini tanımamak ya da yerine getirmemekti.

Bize göre muhatap alınması gereken halkın kendisidir. Hükümetin, devletin muhatap olarak karşısına kimseyi, halkı dahi almadan bu meseleyi çözebilme imkanı vardır. Yeter ki bu irade oluşsun. Zaten önemli olan temel hakların, fıtri hakların topluma iadesinin sağlanmasıdır. Bunu yapmasını isteriz hükümetten, bizi muhatap alıp almaması önemli değil.

Muhataba ihtiyaç olmadığını hep söyledik bu adımların atılması için ama ille de muhatap lazım diyorlarsa bu toplumun tüm siyasi aktörlerini, sivil toplumunu ve kanaat önderlerini muhatap kabul etmesi gerekiyor. Tek bir örgütü muhatap alınması suretiyle bu işin çözülmesi mümkün değil.

“HÜDA PAR da DEM Parti de bu ülkede yasal olarak kurulmuş ve faaliyetlerine devam eden meşru partilerdir. Burcu Köksal gibi insanların siyasetten uzak tutulması gerekir”

CHP Afyon adayı Burcu Köksal’ın DEM Parti ve HÜDA PAR ile ilgili açıklaması hakkında ne söylemek istersiniz?

Kürtlerin bütün renklerine düşmanlığınızı her fırsatta izhar ediyolar. Buna gerek yok. Siyaset insanları yakınlaştırmak içindir, düşmanlaştırmak için değil. HÜDA PAR da DEM Parti de bu ülkede yasal olarak kurulmuş ve faaliyetlerine devam eden meşru partilerdir. Onları düşmanlaştırmanın, hele hele Kürt kimliğinden dolayı onları ayrı tutmanın bu memlekete düşmanlıktan başka bir anlamı yoktur.

Bu tür siyasetçilerin siyasetten uzak durması gerekir. Neticede biz farklılıklarımızla güzeliz. Herkes bizim gibi düşünse, yaşasa bir adım yol kat edemeyiz. İnsanlar farklı olacak ki terakki olsun, gelişme olsun, ilerleme olsun. Farklılıkları düşmanlık aracı göstermenin ve toplumun bir kesimini diğer kesimine kırdırtmanın hiçkimseye bir faydası yok.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 6031 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:28:52
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x