Her Oyunun Bir Kuralı Var

İngilizler, Kürdistan ve Kürtleri parçalayarak devletsiz bıraktılar. Arap çöllerinde değişik isimlerle Araplara yirmi iki tane devlet kurdular...

15.06.2024, Cts - 11:02

Her Oyunun Bir Kuralı Var
Haberi Paylaş

Birinci Dünya Petrol paylaşım Savaşında, İngilizler resmen Kürtlere ihanet ederek devletsiz bıraktıkları gibi, Kürtleri beş parçaya böldüler. Birinci Dünya Savaşından önce Irak ve Suriye devletleri yoktu. Mustafa Kemal, Osmanlı külleri üzerinde Türkiye devletini kurdu. İran eski bir devlettir. Rusya eski ve güçlü bir devlettir.

İngilizler, Kürdistan ve Kürtleri parçalayarak devletsiz bıraktılar. Arap çöllerinde değişik isimlerle Araplara yirmi iki tane devlet kurdular.

Savaşın kanunudur. Cephede zafer kazanan devlet barış masasında da güçlüdür. Bütün isteklerini mağlup olan devlete yükler ve savaş tazminatını mağlup olana devletten alır.

İngilizler, Irak devletini kurdukları zaman, petrol gelirinin yüzde yirmi beş yeni kurulan Irak devletine verdi. Yüzde yetmiş beş kendisine aldı. 

Birçok yazar-çizer düşünür olarak görünmek isteyenler, farklı teoriler üreterek yeni stratejik alanları belirlemeye çalışanlar siyasetçiyim ve askeri uzmanım diyenler kendileri, Türkiye ve dünyayı bir kenara bırakıp, devleti olmayan ve yalnız belli bir toprağı olan, Kürt milletinin peşine düşmüşler. Ateşle barut deposuna yaklaşmak çok tehlikeli olduğunu hepimiz biliyoruz. Kürtlerin bir atasözü var. “Düşmanın karıca olsa dahi onu dikkate almak zorundasın.”

Birinci Körfez savaşından sonra ABD kendi çıkarı için İncirlikte bulunan savaş uçakları, ikinci Körfez savaşına kadar Güney Kürdistan’daki Kürtleri korumak amacı ile havalanıyorlardı.

Irak Devleti’nin kuruluşundan ikinci körfez savaşına kadar, Irak’ın bütün hükümetleri uzun yıllar Kürtlerle savaştılar. Diktatör Saddam Hüseyin dört bin beş yüz köy ve kasabaları yaktırdı. Ve yakı. 1993 yılında Güney Kürdistan’a gittiğim zaman yıkılan ve yakılan köyleri gördüm.

Emekli Kor Amiral Atilla Kıyat katıldığı bir televizyon kanalında 1990’li yıllarda yaşanan kontrgerilla faaliyetlerinin bir devlet politikası olduğunu söylemişti. Ağustos 2010 Taraf ve Star gazeteleri açık bir dille yazmıştı.   

Ekim 1917 Devriminden sonra da Kürt önderleri Sovyetler Birliği ile diyaloglarına devam ettikleri halde, Sovyet yöneticileri yine Kürtlere yardımcı olmadılar.

Lenin Kürlere yardım etmedi. Mustafa Kemal, Lenin ile kurduğu diyalog sonucunda Lenin, Mustafa Kemal’e 35bin ton silah ve cephane, keseler dolu altın ve tomarlarca karşılıksız para verdi.                     

Mustafa Kemal, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurdu.

20 Mayıs 1920’de Bekir Sami ve Yusuf Kemal Beyler Moskova’ya gönderildiler. Lenin istenilen yardımı yaptı. 

Mustafa kemal, Bekir Sami ve Yusuf Kemal Belerin aracılığı ile Van, Bitlis ve Muş illerini Ermenilere vermek için altın tepsi içinde Lenin’e sundu.  Lenin bu teklifi kabul etmedi.(1)

Mahabad Kürt Cumhuriyeti kurulduğu zaman merhum Melle Mustafa Barzani Genel Kurmay Başkanı idi.  Kürtlerin katili İngilizler ve diktatör Stalin Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin yıkılışına sebep oldular. Diktatör olan kişi veya kişiler hiçbir zaman sosyalist ve komünist olamazlar. Stalin; Musolini ve Hitler kadar diktatördü.

Mahabad Kürt Cumhuriyeti yıkıldıktan sonra, Kürdistan’da yaşama imkânı kalmadığını gören merhum Melle Mustafa Barzani, Kürdistan Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’e der bu topraklarda yaşama imkânımız kalmadı gel beraber gidelim. Qazi Muhammed diyor Mahabad halkına söz vermişim. Hiçbir yere gitmem. Mustafa Barzani, Qazi Muhammedin ciddiyetini anlayınca, Qazi Muhammed’le vedalaşarak Kürt savaşçılarla beraber Mahabad’an ayrılır. Kürt savaşçılarıyla yaptığı toplantıda, Sovyetler birliğine sığınma kararını alır. Tarihi uzun yolculuk Mayıs 1947’nin başında 514 savaşçı ile yola çıktı. Aras nehrinden geçerken iki peşmerge boğularak şehit düştüler. Tarihi uzun yolculuğa balarken, İran, Irak ve Türkiye sınırlarından zikzaklar çizerek aynı zamanda da İran. Irak ve Türk askerleriyle savaşarak, Sovyetler Birliğine iltica etmek zorunda kaldılar. Stalin ve Cafer Bakırof yedi yıl Mustafa Barzani ve peşmergelerine kan kusturarak yaşattılar. Stalin 1953’teki ölümünden sonra, yerine gelen Nikota Kruşçevv. Stalin’in politika ve uygulamalarına karşı çıktı.

14 Temmuz 1958’de Irak’ta General Abdülkerim Kasım askeri darbe yaptıktan sonra merhum Melle Mustafa Barzani ve savaşçı arkadaşları Güney Kürdistan’a döndüler.

Qazi Muhammed bir yere gitmedi. İran Şahlığı, Qazı Muhammed yargılarken Mahkeme Başkanı alay edercesine sorular soruyor Qazi Muhammed diyor sen bir köpeksin sorduğun sorulara cevap vermeyeceğim. Bugün beni burada yargılıyorsunuz gün gelecek Kürdistan Bayrağı bu binanın damına dikilecek. Qazi muhammed darağacına gittiği zaman aşağıdaki vasiyet namesini okudu.

Mahabad’a gittim. Çarçıra meydanını sordum bana gösterdiler. Qazı Muhammed ve arkadaşların anısına 3 dakika saygı duruşunda durdum.

1.KAYNAK: Sevr dosyası

Qazi Muhammed’in idam sehpasında Kürt Milletine yazdığı vasiyet

Qazi Muhammed’in idam sehpasında Kürt halkına yazdığı vasiyeti: 

 Bağışlayın ve Yüce Allah’ın adıyla ey Kürt milleti, değerli kardeşlerim, zulüm ve baskı gören milletim.     Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Allah aşkına artık birbirinize düşmanlık etmeyin, sırt sırta verin zorba düşmana ve zalimlere karşı durun. Kendinizi düşmana bedava satmayın.

Kürt halkının düşmanları çoktur, zorba ve acımasızdırlar. Her halkın, ulusun başarı sembolü, birliktir, işbirliği ve dayanışmadır. Birliğini sağlamayan, uyumu olmayan her halk, her zaman düşmanın baskısına maruz kalır, ezilir. Kürtlerin, yeryüzünde yaşayan öteki halklardan eksik bir yanı yoktur. Hatta siz yiğitliğinizle, fedakârlığınızla, baskıdan kurtulan halklardan daha ileridesiniz. Düşman, işinin gerektiği kadarıyle sizi ister ve işi bittikten sonra size hiç acımaz, sizi hiç affetmez. Düşmanlarının baskısından kurtulan halklar da sizin gibiydiler, ama onlar kurtuluş için birliklerini sağlamlaştırdı. Yeryüzündeki tüm halklar gibi artık siz de ezilmeyin. Birlik olursanız, birbirinizi kıskanmazsanız, kendinizi düşmana satmazsanız, siz de kurtulursunuz.

Kardeşlerim:  

 Artık düşmanlarınıza aldanmayın, Kürtlerin düşmanları hangi ulustan ve guruptan olurlarsa olsunlar, düşmanlarımızdırlar, merhametsizdirler, vicdansızdırlar, size acımazlar. Sizi birbirinize kırdırırlar, yalan dolanlarla, parapulla sizi karşı karşıya getirirler. Kürt halkının düşmanları içinde en zalimi, en melunu, en Tanrı tanımazı, en acımasızı Acem'dir. Kürtlere yönelik her türlü suçu işlemekten geri kalmaz, tüm tarihi boyunca Kürtlere düşman olmuş ve kin gütmüştür. İsmail Ağa'yı (Simko), kardeşi Cevher Ağa'yı, Mengur'lu Hamza Ağa' yı ve daha nicelerini, Kuran'a yemin ederek kandırdılar, kalleşçe öldürdüler. Onlar, Acemlerin kendilerine iyi davranılacağına dair Kuran üzerine ettiği yemine safça inandılar. Bugüne kadar olan tarih boyunca hiç kimse, Acemlerin sözlerine sadık kaldıklarını, Kürtlere verdikleri sözü tutup vaatlerini yerine getirdiklerini görmemiştir. Küçük bir kardeşiniz olarak size diyorum ki, Allah aşkına, birbirinizi tutun, birbirinize destek olun. Emin olun ki, eğer Acem size bal veriyorsa mutlaka içine zehir katmıştır. Acemlerin yalan vaatlerine, sözlerine kanmayın, eğer Kurana bin kez el basıp söz verse de amacı sizi kandırmaktır, hile yapmaktır.

Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Diyorum ki size doğru yolu göstermek için elimden gelen her şeyi yaptım, canla başla mücadele ettim, bu uğurda gevşek davranmadım. Şimdi de size diyorum ki artık Acemlere inanmayın, onların Kuran'a el basarak verdikleri söze inanmayın. Size nasihat ediyorum ki yüce Allah aşkına vaatlere artık kanmayın. Çünkü onlar ne Allah'ı tanıyorlar, ne peygambere, ne kıyamet gününe, ne Allah huzurunda hesap vermeye inanıyorlar. Onların nezdinde, Müslüman da olsanız, Kürt olduğunuz için suçlusunuz, onların düşmanısınız, malınız onlara helaldir.                

 Benim verdiğim söz "Sizi kötü kalpli düşmanın eline bırakıp gitme" değildi. Ben geçmişimizi ve Acemlerin söz vererek, hileyle kandırıp yakaladığı, öldürdüğü büyüklerimizi çok düşündüm. Onlar her zaman aklımdaydılar ve ben hiç bir zaman Acemlere güvenmedim. Ama onlar buraya “Mahabad” dönmeden önce, yolladıkları mektuplarla, elçi olarak gönderdiği ünlü Kürt ve Farslarla, Acem devletinin, Şah'ın kendisinin kötü amaçları olmadığına, Kürdistan'da bir tek damla kan akıtmayacaklarına dair söz verdiler. Onların verdikleri sözün neticesini şimdi siz kendi gözlerinizle görüyorsunuz. Eğer aşiret reislerinin ihaneti olmasaydı, onlar kendilerini Acem hükümetine satmasaydılar, bunlar da bizim ve Cumhuriyetimizin başına gelmezdi.

Sizlere nasihatim, vasiyetim odur ki; çocuklarınızı o-kutun. Eğitim dışında, bizim diğer halklardan hiç bir eksiğimiz yoktur. Halklar kervanından kopmamak için okuyun, okumak düşmana karşı en etkili silahtır.

Emin olun, bilin ki, eğer uyumunuz, birliğiniz, eğitiminiz iyiyse, düşmana karşı zafer kazanırsınız. Benim, kardeşimin ve amcaoğullarımın öldürülmesi, gözünüzü korkutmasın. Amaçlarımıza ulaşana kadar daha bizim gibi birçok kişi, bu yolda öleceklerdir.

Eminim ki bizden sonra da başka kişiler riyakârca aldatılarak ortadan kaldırılacaktır.

Eminim ki bizden sonra birçok kişi, bizden yetenekli ve bilinçli de olsalar, Acemlerin kurduğu tuzağa düşecekler. Ama umut ederim ki bizim ölmemiz, bağrı yanık Kürtlere, ibret olur, ders alırlar.

Size bir diğer vasiyetim de şudur: Halkın mutluluğunu, iyiliğini isteyin. Halk sizin yardımcınız olursa, emi-nim ki siz de Allah'ın yardımıyla başarıya ulaşırsınız. "Sen niye başarıya ulaşamadın" diyebilirsiniz. Cevap olarak diyorum ki, "Vallahi ben başarılı oldum. Ben halkın ve vatanın uğruna malımı, canımı veriyorum. Bundan daha büyük bir başarı, nimet olur mu?" İnanın ki ben her zaman Allah'ın, onun resulü, halkım ve vatanın huzuruna yüz akıyla çıkacak bir ölümü istedim. Bu, benim için bir zaferdir.

Sevdiklerim,

Kürdistan tüm Kürtlerin evidir. Her evde, ev sakinlerine bildikleri iş verilir. Artık ötekilerin kıskanma hakkı yoktur. Kürdistan da böylesi bir evdir. Eğer siz birisinin bu evde çalışabileceğini biliyorsanız, bırakın çalışsın.

Onun işine taş koymak olmaz artık. Sizden birisinin omuzlarında büyük sorumluluklar olmasından, yerine getireceği, sorumluluk duyacağı bilinenlerin payına büyük işler düşmesinden ve onun da bu işleri yapmasından üzüntü duymak olmaz. Emin ol ki Kürt kardeşin kindar düşmandan daha iyidir. Eğer omuzlarımda büyük sorumluluk olmasaydı, ben bugün darağacı altında olmayacaktım. Birbirinize karşı tamahkâr olmayın. Bizim emirlerimizi yerine getirmeyenler, sadece emirleri yerine getirmemekle kalmıyorlardı, bize tam bir düşman gibi davranıyorlardı. Şimdi onlar çocukları arasında ve derin uykudalar. Biz kendimizi halkın hizmetçisi olarak gördüğümüz için, halka hizmet ettiğimiz için darağacının altındayız ve ben son saatlerimi vasiyetimi yazarak geçiriyorum. Eğer omuzlarımda büyük bir sorumluluk olmasaydı, ben de çocuklarımın arasında, derin uykuda olurdum. Oysa ben şu anda ölümümden sonra yapmanız gerekenler konusunda nasihatlerimi yazıyorum. Ve eminim ki eğer sizden biri benim sorumluluğumu almış olsaydı, şimdi o darağacı altında olacaktı. Allah'ın rızasını almak için, halkının hizmetkârı olan bir Kürt olarak, omuzlarımdaki sorumluluk gereği aşağıdaki nasihatleri ediyorum. Umut ederim ki, şu andan itibaren dersler çıkarır, nasihatlerime uyarsınız, Allah'ın yardımıyla düşmana karşı zafer kazanırsınız.

1-Allah'a, peygambere (Allah'ın selamı üstüne olsun)  ve Allah'ın yanında olan her şeye inanın, iman edin, dini vecibeleri yerine getirmede güçlü olun.

2-Aranızdaki birlik ve uyumu koruyun, birbirinize kötülük yapmayın, özellikle sorumluluk ve hizmet alanında tamahkâr olmayın.

3-Düşmanın sizi aldatmaması için, eğitim seviyenizi yükseltin.

4-Düşmana özellikle Aceme inanmayın. Çünkü Acem birkaç açıdan sizin düşmanınızdır. Dininizin, ülkenizin, halkınızın düşmanıdır. Tarih ispat etmiştir ki Kürtler aleyhine sürekli bahane aramıştır. En küçük suçlarda dahi Kürtleri öldürüyorlar, Kürtlere karşı her türlü suçu işlemekten geri kalmıyorlar.

5-Bu dünyada, birkaç günlük ve önemsiz bir yaşam uğruna kendinizi düşmana satmayın, çünkü düşman düşmandır, düşmana güvenilmez.

6-Birbirinize, siyasi, maddi, manevi ve namus alanlarında ihanet etmeyin. Çünkü hain, Allah'ın, insanların huzurunda suçludur, ihanet döner haini vurur.

 7-Eğer sizden birisi, ihanet etmeden işini yapıyorsa, kendisine yardımcı olun, kıskançlık ve tamah için kendisine karşı durmayın, ya da Allah göstermesin onun hakkında yabancıların ajanı olmayın.

 8-Bu vasiyetimde cami, hastane ve okullar hakkında yazdıklarımın yerine getirilmesini talep edin, bunlardan yararlanın.

 9-Diğer halklar gibi baskı ve zulümden kurtulmak için mücadele etmekten geri durmayın. Dünya malı önemli değildir. Eğer vatanınız varsa, özgür ve serbest-seniz, o zaman her şeyiniz var demektir, malınız, mülkünüz, devletiniz, ülkeniz, saygınlığınız da olacaktır.

10-Allah'a olan can borcu dışında, kimseye borcum olduğunu zannetmiyorum. Ama eğer az ya da çok, borçlu olduğum birisi çıkarsa, ben geriye çok malumülk bıraktım, gidip varislerimden borcunu istesin.

Birbirinizi tutmadığınız müddetçe başarılı olamazsınız. Birbirinize zulüm etmeyin. Çünkü Allah zalimleri çok erken yok eder. Zulüm ortadan kalkacak, bu Allah'ın sözüdür, Allah zalimden intikam alır.

Bu sözleri kulağınıza küpe edeceğinizi umut ediyorum. Allah sizi düşmanlarınız karşısında zafere ulaş-tırsın. Sadi'nin buyurduğu gibi:

 Amacımız nasihatti, yaptık.

Sizi Allah'a havale ettik, gidiyoruz.

Halkının ve vatanının hizmetçisi Qazî Muhammed

 

 

Bu haber toplam: 3675 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:15:59:01
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x