Çünkü, ideolojik amaçlı bir önderin bakışı da ideolojiktir’. Bu da demek oluyor ki, Duran Kalkan abimizin ideolojik yörüngesi ulusal duruşla pek barışık olmadığıdır.
Kürtlerin önünde duran en tehlikeli handikap, \" \'ben\' ile başlasın ve \'ben\' ile sonuca gitsin\" mantığıdır. Dolayısıyla, kime ve nereye hizmet ettiği belli olmayan bu mantık aşılmalıdır. Aksi takdirde Kürt halkının önüne çıkan muazzam olanaklar \"BEN\" siyasetinin batağına batacak siyasi abelerimizin egolarına kurban olacaktır. Kurban edilecek emareler ise, KDP ve Barzani ailesine karşıt duruşuyla bilinen abimiz Duran Kalkan siyasi abimizin \"arkası yarın\" açıklamalarından da yeterince kendini gösteriyor.
Kürt halkının ulusal demokratik arenasında, zıt gelişen iki gelişme Kürt halkını korkutuyor. Birincisi-Siyasetin üst tavanında baş gösteren günü birlik çekişme! İkincisiyse, topyekun çıkarlara göz kırpan Peşmerge ve Gerilla arasındaki ahenktir. Gerilla ile peşmerge yan yana, omuz omuza mevzilerde mazlum bir halkın hakkaniyetini birlik ruhuyla savunurken, Kürt siyasetinin en üst tavan dediğimiz kademede ise \'biz\' değil \'ben\' anlayışıyla ortaya çıkan şımarizm derinleşmeye yöneliyor.
Ortadoğu\'yla baş gösteren gelişmelerin, Kürt halkına dayattığı \"ulusal birlikten uzak olan kimdir?\" diye sorarsanız, ne yazıktır ki karşınıza Kürt halkının siyasal hareketlerin üst tavan dediğimiz kademe çıkacaktır. Peşmerge\'yle Gerilla arasında oluşan ulusal birlik duruşuna rağmen, ulusal birlik özünün halk bazında müthiş bir özleme dönüşmüşken nasıl oluyor da üst tavana yapışkan gibi yapışan siyasi abilerimizin dikkatlerini çekemiyor?
Kürt halkı hiç bir suretle kendi ulusal birliği için, kendi siyasi önderlerine ellerini havaya açıp yalvarmamalıdır. Zaten bahsi edilen siyasi önderlerin görevi, Kürt halkının birliğini gerçekleştirmesidir. Her hangi bir halkı, sadece kendi gerçeği olan doğrunun etrafında birleştirmeye çalışmakla birlik oluşmaz. Dolayısıyla her hangi bir halkın temel birliğin yol güzergahı döşenecek yardım ve dayanışmanın taşlarıyla mümkündür.