Hz. İsa'ya sormuşlar:''Ölü diriltmekten daha zor ne olabilir?''Demiş ki:'' İfhamu men la yefhem''Yani, ''anlamayana anlatmak.
Hani olur ya, yine de bir ''umut.'' Bu mümkün mü? Açıkçası bende bilmiyorum!
Devlet ve PKK arasında yaşanan çatışmalar ne Türk ne de Kürt halkına asla bir şey kazandırmaz. Sadece sorunların daha derinleşmesine ve çözüme giden yolu kapatmaktan başka bir şeye yaramaz.
Şiddeti tasvip etmeyen, bunun bir çözüm olmadığını savunan, aydınların, siyasetçilerinde eli kolu bağlanmış durumdadır. Her iki tarafa dur diyecek, benim için ölme, öldürme diyecek halkın desteği olmadan, bu akıl tutulmasının önü kesilemez.
Maalesef gerek Türk halkı gerekse bu işin çözüm olmadığını bilen Kürt halkı, gereken iradeyi ortaya koyamıyor. Devleti elinde bulunduranların vatan, millet, din, mezhep hamaseti adeta toplumu bir cinnet sarmalına doğru götürüyor.
Bir taraf, Demokratik adımlar demokratik yollarla hak talebi yerine, başkaları adına üstlendiği vesayet savaşını hendek kazarak, yol keserek, araç yakarak, sivil ve savunmasız insanlar içinde bombalar, mayınlar patlatarak şiddeti azdırıyor.
Diğer taraf ise, bilindik ve daha öncede sonuç alınamayan ağır militarist yöntemlere baş vuruyor. Karşıtının yaptığı şiddete bir zaman seyirci kalıp, kendisinin orantısız müdahalesine de zemin hazırladı.
Ezcümle, vatan derdi olmayanların vatan istiyormuş süsü verdiği bir şiddet, diğer tarafta ise vatan elden gidiyor süsü verilen devlet şiddeti. İki şiddetin de canına okuduğu tek halk, Kürtler.
Oysa, istenilen, talep edilen ve karşı çıkılan şeyler için insanların ölmesine, Kürdistan coğrafyasının tarumar edilmesine asla sebep değil. 40 yıla yakındır her kesimi canından bezdiren, ağır bedeller ödeten ağır bir savaşa neden olan bu içi boş taleplerin elde edilmesinin de karşı durmanın da yolu yöntemi bu olmamalıydı.
Açık ve net olan şey, ülke içinde ve dışında hesabı olanların, karanlık güçlerin kirli emelleri, kirli iktidar çatışmaları Kürdistan'a ihale edilmiştir. Bunun bedelini de çoğunlukla Kürtler ödüyor.
Gerek Kürt halkı gerekse Türk halkı artık bu kirli çatışmaya karşı elbirliğiyle karşı çıkmalıdır. Çünkü yanan, yıkılan, heba olan umutlardır. Can veren, her iki tarafın genç bedenleridir, yoksulların çocuklarıdır. Heba olan ekonomidir, istikrardır, kapanan çözüm yollarıdır ve giderek derinleşen kronik yaradır.
Bugün Kürdistan'ın yakılıp yıkılması, sivil insanların, kurşunlarla, bombalarla can vermesi, geriye kalanların can havliyle yerlerini yurtlarını terk edip, aç, susuz göç yollarına düşmesi, genç bedenlerin, fidanların bu kirli çatışmalarda can vermesini acizlik içinde seyretmek, eminim her vicdanlı insanı rahatsız eden bir durumdur.
Her iki halkın savaş karşıtı sağduyulu insanları şapkalarını önlerine koyup, düşünmeli ve bu kirli savaşa çocuklarının bedenlerini bedel olarak vermemeliler. Bu kirli savaşa, çatışmalara dur demeliler. Ve geç olmadan, her iki çatışan taraflara karşı ortak projelerle, dayanışmayla, demokratik eylemlerle karşı çıkmalılar.
‘’Artık yeter; benim için ölmeyin, öldürmeyin’’ demeliler.