Türkiye Suriye’yi ‘ekonomik, askeri ve politik’ açıdan kendine bağımlı bir devlet haline getirmek istiyor. Kürtlerin statü sahibi olmasını ‘client state’ stratejisi önünde büyük bir Engel olarak görüyor. Daha büyük resimde ise Kürtleri ‘Türkifikasyon’ emel ve amacının önünde bir mani olarak gördüğü için elimine edilmesini yüksek perdeden seslendiriyor.
‘Client state’ nedir?
‘Client state’ ekonomik olarak egemen durumda olanın ekonomi politikalarına, yatırımlarına ve ticaretine bağımlı olur.
‘Client state’ politik bakımdan egemen olan güce tabi olur ve politikaları onun tarafından belirlenir.
‘Client state’ askeri olarak dominant olan devletin askeri korumasına vs. muhtaç olur.
Türkiye’nin Suriye’de hayata geçirmeye çalıştığı proje bu. Yani ikinci bir Kuzey Kıbrıs!
Fakat burada Türkiye’nin geçeceği güzergah, yürüyeceği yol çok dikenli.
Fiili durumda İsrail ile ‘sınırdaş’ olacak. İsrail ve Türkiye ilişkileri bu noktada nasıl evirilecek?
İran Suriye’den elini çekmez. Mutlaka PKK’ye yeni bir rol vermeye çalışacaktır. Bu role Irak’daki Şiiler de ortak edilmeye çalışılacaktır. Bu nedenle Iraq gelecekteki çatışmaların merkezi olacaktır.
Suriye’den Filistin ve Lübnan’a silah sevkiyatı devam edecek mi? Bunun için ‘ Türkiye’nin kendisi İran’ın bir aracısı durumuna gelir mi? İran PKK üzerinden yapmak istediklerine Ankara’yı Türkiye’nin İran konseptine yardıma zorlayabilir mi?
Kürdistan’a karşı ‘Colanistan’da kararlı Ankara, ideolojik olarak Arabistan’a bağımlı Selefilerle ilişkide Riyad’a karşı ne kadar el yükseltebilir?
Önümüzdeki süreç bu soruların cevabını gösterecektir.
‘Öcalan’a biçilen Colani kostümünü giymeye hazır bir Öcalan ve Selahattin Demirtaş var. Bunlar Erdoğan’ı bir dönem daha Türkiye’nin başı yapabilir ama yukarıda sözü edilen amaçlarına ulaştırır mı?
Ya da Erdoğan Kürdistan sorununu çözmek için rasyonel bir tavıra zorlanabilir mi? Sırrı Süreyya denen devlet kuşu ‘72 devletin dahil olabileceği bir tehlike’den bahsettiğine göre uluslararası ‘sular’da büyük bir dalgalanma söz konusu.
Yaşar Karadoğan
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.