Bugün gazetesinden Yavuz Baydar imzalı haberde, Reis-i Cumhur\'un en son olarak \'dönen dönsün ben dönmezem yolumdan\' şeklinde ifade ettiği, son derece \'yerli ve milli\' renklerle süslü \'inadım inat\' siyaseti, Türkiye\'yi -sanki bu kadarı yetmiyormuş gibi- mutlak bir tecrite doğru hızla savurmakta.
Uluslararası alanda tecrit demek, eli kolu bağlanmak, kimseye laf anlatamaz hale gelmek, güvenilmez bulunmak, uzak durulmak, kenara itilmek; oyun ortasında yedek kulübesine değil soyunma odasına gönderilmek demek.
Daha beteri, \'dönmezem yolumdan\' diye inatlaşmanın beslediği tecrit, şimdi can havliyle sarıldığınız İsrail gibi ülkelerin çıkarlarının hizmetine girmek, tepe tepe kullanılmak ve iş bittiğinde posanız çıkmış halde kenara atılmak demek.
***
Uluslararası diplomaside kör inat değil, \'makul kararlılık\' geçerlidir.
Kararlılık, ince diplomasi gerektirir; sürekli kavga değil.
Türk\'ün Türk\'e propagandasıyla...
BM\'ye, Rusya\'ya, ABD\'ye çağırıp çağırmakla geçiyor günler.
Dünya bir yana, AKP Türkiye\'si bir yana.
Siz NATO ve Batı\'yı Suriye\'ye askeri müdahaleye zorlarken, Rusya ve ABD ateşkeste uzlaşıverdi işte.
Bu, mülteci akınını kesebilecek iyi bir şey.
Ama AKP çevrelerinde anlamlı bir memnuniyet ifadesi yok.
Ne dünya anlıyor AKP Ankara\'sının ne istediğini, ne de AKP\'nin kendisi olup bitenlerin farkında.
\'Dönmezem yolumdan!\' durumu devam ededursun, Suriye\'ye iyice postu seren Rusya, bir yandan Şam\'a alan açarken, öbür yandan da ABD ile cihadistlere karşı ortak cephe ve ikili paylaşım pazarlığının taşlarını döşüyor.
Diğer taraftan, akıl ve izan sahibi herkesin \'işbirliği yapın, hamisi olun ve ayağınıza gelen bu tarihi fırsatı kaçırmayın\' diye telkin ettiği, ama AKP Ankara\'sının elinin tersiyle dışladığı Suriye Kürtleri, hem Moskova\'da hem Washington\'da \'itibar patlaması\' yaşıyor.
Ve adım adım şekillenen bölgesel realite, Kürtler dahil rolleri netleşen oyuncuları Suriye\'nin geleceğinde söz sahibi olacaklar ve olmayacaklar diye ayıklıyor.
AKP Ankara\'sı ise ter ter tepinerek bağırıp çağırıyor, ciddiye alınmayan tehditleri yağdırmaya devam ediyor.
Ettiği ölçüde de koz ve itibar kaybediyor.
***
ABD ile açılan makas vahim.
Öyle vahim ki, \'madem öyle işte böyle\' dercesine Washington\'dan şimdi de \'PKK üzerindeki terörist örgüt tanımlaması kaldırılsın\' çağrıları üst perdeden seslendirilmeye başladı bile.
Clinton, Bush ve Obama dönemlerinde başkanlara danışmanlık yapmış olan David Phillips, \'Lawmaker\' sitesindeki son makalesinde açıkça \'PKK terörist örgütler listesinden çıkarılsın\' diye yazdı.
\'Artık buramıza geldi\' üslubuyla, ABD yönetimindeki karar vericilere hitaben yazdığı belli olan yazıda Phillips, gerekçeleri şöyle açıklamış:
“Türkiye\'nin PKK\'ya karşı orantısız askeri harekatı ve ortaya çıkardığı sivil kayıplar yeni bir yaklaşımı gerekli kılmaktadır. Uluslararası topluluğun PKK\'ya karşı daha pragmatik bir yaklaşım göstermesi sayesinde bu örgüt dönüşüme uğrayabilir ve reformların önü açılabilir. (PKK\'yı) terörist örgüt listesinde tutmak çözümü zorlaştırmaktadır ve örgüt içindeki radikalleri daha da cesaretlendirmektedir. PKK\'nın bu listeden çıkartılması IŞİD\'e karşı savaşma olanaklarını güçlendirecek; Türkiye ile PKK arasındaki görüşmeleri de kolaylaylaştıracaktır. Varılacak bir siyasi uzlaşma sonucunda Kürtlere kültürel ve siyasi hakların tanınmasıyla Türkiye için istikrar ve güvenliğin yolları da açılacaktır.”
Kızın kızmayın, Washington\'daki alametler bu yönde.
ABD ve Rusya\'nın PYD\'ye bakışı netleşti ve ardından ateşkes uzlaşması geldi. ABD\'den şimdi de \'PKK terörist örgüt tanımından çıksın\' işaretleri geliyor.
Didişme uzadıkça ABD \'1 Kasım seçimleri de hakkaniyet ve hürriyet bakımından zaten problemli, açtırmayın kutuyu\' demeye de başladı.
Diplomasi, hele müttefikler arasında, kör döğüşü olamaz.
Realite, hiç parlak görünmüyor.
Söylemesi.
