Rus askeri istihbarat subaylarının İran destekli Husilere Kızıldeniz'deki ticari gemileri hedef almalarında yardımcı olmak üzere Yemen'e konuşlandırıldığına inanılıyor.
Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan ve ABD istihbaratına atıfta bulunan üst düzey bir ABD'li yetkili tarafından yapılan açıklamada, Rusya'nın GRU askeri istihbarat mensuplarının Husilerin kontrolündeki Yemen topraklarında danışmanlık rolüyle faaliyet gösterdiğini söyledi.
Rusların rolünün tam olarak ne olduğu bilinmiyor, ancak ABD'li yetkili GRU subaylarının Husilerin ticari gemileri hedef almalarına yardımcı olmak için "birkaç aydır" Yemen'de faaliyet gösterdiğini söyledi.
Bu hassas görevlendirme, Rusya'nın İran destekli Husilere desteğini arttırmanın yollarını aradığı bir dönemde gerçekleşti.
Haziran ayında yayınlanan habere göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Husilere sofistike gemisavar seyir füzeleri sağlamayı düşünmüş ancak Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın doğrudan müdahalesi üzerine bundan vazgeçmişti.
Wall Street Journal Temmuz ayında bu haberi doğruladı ancak ABD'nin hala Putin'in Husileri silahlandırabileceğinden endişe duyduğunu, bunun da ABD'yi Ukrayna'nın Rus topraklarına daha derin saldırılar düzenlemesine izin vermekten caydırmak için bir yol olabileceğini ekledi.
Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü'nde Rusya'nın Orta Doğu ve Afrika'daki dış politikası konusunda uzman olan Samuel Ramani yaptığı açıklamada "Eğer Rusya Husilere silah verecek olsaydı, sahaya teknik danışmanlar yerleştirmek bunun ilk adımı olurdu" dedi.
"Ancak bu sadece işbirliğinin derinleşmesinin bir işareti de olabilir. Suudilerin kaygıları göz önüne alındığında Putin'in Husileri silahlandırmaktan vazgeçmesi orta yol olabilir."
ABD, İran'ın Yemen'deki Husiler, Lübnan Hizbullahı ve Irak'taki Haşdi Şabi'yi içeren "direniş ekseni"nin İsrail'e yönelik bir misilleme saldırısında, İran'ın İsrail'e doğrudan yüzlerce insansız hava aracı ve füze fırlattığı Nisan ayına kıyasla daha belirgin bir rol üstlenmesini bekliyor.
Husiler ve Ruslar kamuoyu önünde daha yakın bir ilişki içinde. Temmuz ayında Putin'in en üst düzey Orta Doğu temsilcisi, Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov, Moskova'da Husilerin sözcüsü Muhammed Abdüsselam başkanlığındaki bir heyetle bir araya geldi.
Kızıldeniz saldırıları bir intikam
Husiler, Hamas öncülüğünde 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlenen saldırılardan kısa bir süre sonra Kızıldeniz'deki ticari gemilere füze ve insansız hava araçları ile ateş açmaya başladı. Saldırıların İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırısına yanıt olduğunu söylüyorlar.
Ocak ayında ABD Husileri vurmaya başladı ancak saldırılar grubu caydırmadı.
ABD, Husilerin saldırılarının "ayrım gözetmediğini" söylüyor ancak Husiler Rusya, İran ve Çin'e bağlı gemilerin Kızıldeniz'de güvende olduğunu garanti etti. Ancak Rus bandıralı gemiler saldırılardan kaçınırken, Rus kargosu taşıyanlar vuruldu.
Halen görevde olan ve eski ABD'li yetkililer Putin'in Orta Doğu'da yükselen gerilimi, Ukrayna'ya verdiği destek konusunda ABD'ye baskı yapmak için zayıf bir nokta olarak gördüğüne inandıklarını söylediler.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın (CENTCOM) emekli komutanı General Frank Mckenzie daha önce verdiği bir demeçte "Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaş ile Kızıldeniz arasında bir bağlantı var" demişti.
"Putin, Ukrayna'nın Karadeniz'deki Rus gemilerine yönelik saldırılarından ABD'yi sorumlu tutuyor. Kızıldeniz'de bir hamle yapmayı intikam olarak görmesi mümkün" demişti.
ABD Husilerin saldırılarını İran'ın desteğiyle gerçekleştirdiklerini söylüyor ancak grubun hedef listelerini oluştururken açık kaynaklı gemicilik verilerinden yararlandığı da görülüyor.
Putin'in GRU mensuplarını Yemen'e gönderme kararı, Husilerin istihbarat kabiliyetlerini daha iyi organize etme arzusundan kaynaklanıyor olabilir./ Middle East Eye
