Erdoğan ve Putin'in Soçi buluşması öncesi İdlib'te tansiyon yüksek. Rusya, Ankara'ya Esad'la masaya oturması ve İdlib'ten radikal grupları çıkarması için baskı yapıyor.
BM Genel Kurulu toplantıları için gittiği New York'tan ABD Başkanı Joe Biden'la ikili bir görüşme gerçekleştiremeden dönen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 29 Eylül'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le Suriye gündemiyle bir araya gelmeye hazırlanıyor. New York dönüşü ABD'yle ilişkilerin iyi gitmediğini "Gidişat pek hayra alamet değil" sözleriyle ifade eden Erdoğan'ın Putin'le Suriye konusunda uzlaşıp uzlaşamayacağı da İdlib'te tırmanan gerilim nedeniyle belirsiz.
Diplomasi kulislerine göre Erdoğan'ın ABD'nin tepkisine rağmen Rusya'dan satın alınan S-400'ler konusunda geri adım atmayacakları açıklaması Soçi öncesi Putin'e gönderilen "yumuşak bir mesaj".
Erdoğan ve Putin, Türkiye ve Suriye arasındaki çatışmayı sonlandırmak için 5 Mart 2020'de ateşkes ve ortak devriyeler başlatarak bölgede güvenliği sağlama konusuna anlaşmıştı, ancak Şam ve Rusya'nın son dönemde İdlib'teki operasyonlarını artırması Ankara için kaygı verici boyutlara ulaştı. Operasyonlarda 10 Eylül'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hedef alınmış ve 4 Türk askerihayatını yitirmişti. Rus hava güçlerinin Eylül ayından bu yana bölgeye 200'den fazla saldırıda bulunduğunu belirten Türk diplomatik kaynaklar, bu saldırılarda Türkiye'nin bölgedeki askeri üs ve gözlem noktalarına yakın bölgelerin hedef alındığına dikkat çekiyor.
Rusya ile Esad rejimi güçlerinin geniş çaplı bir operasyon yapma ihtimalini dikkate alan Türkiye ise bölgeye 80'e yakın askeri üs ve gözlem noktası inşa etmenin yanı sıra 10 binin üzerinde asker de konuşlandırmış durumda.
Ä°dlib'teki gerginliÄŸin nedeni
Türkiye ile Rusya'nın "gerginliği azaltma bölgesi" olarak ilan ettiği İdlib'te muhalif grupların yanı sıra başta Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) üzere çok sayıda radikal İslamcı grup olması ve Ankara'nın bu grupları halen bölgeden çıkartamamış olması Ankara ile Moskova arasındaki İdlib sorununun büyümesinde temel neden olarak görülüyor.
Soçi öncesi Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'dan da İdlib konusunda Türkiye'ye eleştiri geldi. "Türkiye, İdlib'te normal muhalifleri terörist gruplardan ayıramadı" diyen Lavrov, Ankara ile daha önce yapılan anlaşma gereği Türkiye'nin böyle bir sorumluluğu olduğuna dikkat çekti.
Ortadoğu uzmanı Oytun Orhan da görüşmenin hem Rusya'nın Ankara'ya baskıyı artırıp İdlib'e operasyon yapıp yapmayacağı hem de Ankara ile Şam'ı müzakere masasına oturmaya ne kadar zorlayacağı sorularının sorulduğu bir döneme denk geldiğine vurgu yapıyor.
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Orhan, "Rusya'nın, Suriye'deki rejim güçleriyle İdlib'e bir operasyon düzenlemesi ihtimali düşük ama geniş bir operasyon yapılırsa Türkiye, geri adım atmaz, sahadaki tüm askeri güçleriyle karşılık verir. Operasyonun Ankara'ya da Rusya'ya da maliyeti büyük olur. Yaşanacak olası askeri çatışma Suriye'deki dengeleri altüst eder" öngörüsünde bulunuyor.
Orhan'a göre Putin, Erdoğan'la görüşmesinde Ankara'nın İdlib'teki radikal güçleri bölgeden çıkarma sorumluluğunu bir kez daha hatırlatacak. Orhan, "Dağlık Karabağ ya da Kırım meselesi. Rusya ne zaman Türkiye'yle görüş ayrılığı yaşasa Ankara üzerindeki baskıyı artırıyor. İdlib'te de bunu görüyoruz. Ankara, radikal güçleri bölgeden henüz çıkaramadı ve Suriyeli Kürtlerin oluşturduğu YPG'yle ilişkiyi kesmesi koşuluyla ABD'ye de Suriye'de işbirliği yapabileceği konusunda mesajlar verdi. Rusya da doğal olarak baskıyı artırdı" diyor.
"İdlib'e askeri operasyon çok kanlı olur"
Suriye'de iç savaşın başladığı 2011'de Türkiye'nin Şam büyükelçisi olarak görev yapan, Ankara-Şam ilişkisi krize girdiğinde de merkeze çekilen Türkiye'nin son Şam büyükelçisi Ömer Önhon, Erdoğan-Putin görüşmesinin İdlib'te gerilimin bitip bitmeyeceği konusunda "çok kritik" olduğunu düşünüyor.
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan emekli büyükelçi Önhon, "Suriye rejimi ile Rus güçlerinin İdlib'e saldırılar düzenlerken bölgedeki muhaliflerin sırtını Türkiye'ye dayadığı" değerlendirmesini yapıyor. İdlib'in radikal HTŞ'nin kontrolünde olduğunu vurgulayan Önhon, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın 6 yıl aradan sonra Moskova'ya gidip Putin'le görüştüğünü ve Putin'in de Suriye'den yabancı güçlerin çıkması gerektiği mesajı verdiğine işaret ediyor.
Önhon, Rusya'nın İdlib'e operasyon yapması durumunda bunun sonuçlarının ağır olacağı konusunda uyarıyor:
"Rusya, İdlib'i temizlemek istediğinin mesajını veriyor. Savaş öncesi 1 milyon nüfuslu İdlib'in nüfusu bugün 4,5 milyona dayanmış durumda. Türkiye'nin hemen Suriye sınırındaki bu bölgeye Rusya ve rejim güçleri tarafından eğer buraya bir askeri operasyon yapılırsa çok kanlı olur. İkincisi, onlarca Suriyeli Türkiye'ye yönelir. Türkiye'nin güney sınırında yeni bir sığınmacı akını görülür. Üçüncüsü, İdlib'teki silahlı güçler de Türkiye’ye yönelir. Bunların hepsi Türkiye için çok ağır sonuçlar demektir."
"Rusya, Ankara'nın Esad'la ilişki kurmasını isteyecektir"
Seçim sonuçlarını inandırıcı bulunmasa da Suriye'de Mayıs'ta yapılan seçimleri Esad'ın kazandığını ve Esad yönetiminin tüm dünyaya kendini meşru kılma çabasında olduğunu dile getiren Önhon, "Şam'da koltuğunu koruyan Esad olmakla birlikte Suriye'de çok büyük bir muhalif grup var. Silahlı gruplar Erdoğan'la Putin'in anlaştığı gibi çatışmasızlık bölgelerinden çıkartılamadı. Bu şartlarda Suriye'nin barış ve istikrara kavuşması zor. Putin, Erdoğan'dan silahlı grupların bölgeden çıkartılmasını isteyeceği gibi Ankara'nın Esad'la diyalog kurmasını da isteyecektir" tahmininde bulunuyor.
Suriye'de Esad karşıtı muhalif grupları destekleyen Ankara'nın 9 yıldır Şam'la diplomatik teması bulunmuyor. Son dönemde istihbarat düzeyinde görüşmelerin yapıldığı Ankara-Şam hattında diplomatik temasın kurulup kurulmayacağı konusunda Ankara'nın özellikle Soçi görüşmesinden sonra daha net bir mesaj vermesi bekleniyor.
Ortadoğu uzmanı Oytun Orhan da Rusya'nın İdlib, mülteciler ve YPG ile birlikte tüm sorunları Şam'ın da dahil olduğu müzakere masasında çözmekten yana tavır aldığını belirtiyor. Orhan, "Türkiye, doğrudan görüşmenin (Şam'la) faydasına inanmıyor, ancak önümüzdeki süreçte Türkiye ile Suriye güvenlik güçlerinin diyaloğunun artması kaçınılmaz görünüyor" öngörüsünde bulunuyor.
"Türkiye, Rusya'dan ikinci parti S-400'leri alabilir"
Erdoğan'ın daha başbakan olmadan AKP genel başkanı sıfatıyla Putin'le ilk kez 2002'de görüştüğünü, sonrasında da sayısız görüşme yaptığını hatırlatan Rusya uzmanı Kerim Has, 29 Eylül'deki Soçi görüşmesini "Erdoğan'ın masada eli en zayıf olacağı" görüşme olarak tanımlıyor. Has'a göre bunun nedeni, Erdoğan'ın Batı dünyasıyla "büyük kopuş" yaşaması ve Rusya'yla ilişkileri tam olarak nereye kadar götüreceğini de kamuoyuna açıklayamamış olması.
Putin'in Esad'ı Kremlin'de ağırlarken Erdoğan'la yapacağı Soçi görüşmesinin gündemini de açık ettiğini söyleyen Has, İdlib konusunun masadaki en kritik konu olacağını düşünüyor. Has, "Rusya Kürt güçleri değil, Türkiye'nin kontrolü altındaki bölgelerdeki silahlı grupları terörist olarak görüyor ve asıl tehdidin buradan yükseldiğini düşünüyor. Dolayısıyla İdlib'te Rusya destekli Suriye ordusunun operasyon başlatması kaçınılmaz. Erdoğan da Putin'den bu operasyonu ötelemesini isteyecek. Bunun karşılığında da Rusya'dan Türkiye ikinci parti S-400'leri alabilir" öngörüsünde bulunuyor.
Erdoğan'ın Putin'le baş başa görüşeceğini, heyetler arası bir görüşme ise yapılmayacağını söyleyen Kerim Has, "Erdoğan, Putin'le rahatlıkla pazarlık yapabilmek için baş başa görüşmeyi tercih etti. Tüm diplomasiyi bir kenara bir kenara bırakıyor, kendini öne çıkarıyor ama Türkiye'nin aksine Şam yönetimini destekleyen Putin, Ankara üzerindeki baskıyı ikili görüşmede daha da artıracaktır" diyor.