Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Sözcüsü Peter Stano,“Türkiye bölgede önemli bir ülkedir ve bölgesel istikrar için önemlidir. Türkiye NATO üyesidir. Türkiye hâlen AB üyeliği için aday bir ülkedir” dedi.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Sözcüsü Peter Stano, Rûdaw’a verdiği demeçte, hangi ülkede olursa olsun, seçimlerin belirlenen takvime göre yapılmasını desteklediklerini söyledi.
Tahran yönetimine göstericilere karşı şiddet kullandığı ve Ukrayna’daki savaşta Rusya’ya İHA desteği sağladıkları için yaptırım uyguladıklarını hatırlatan Stano, bu tutumun devam etmesi durumunda cezaların da peşi sıra geleceğini belirtti.
Sözcü Stano, AB için en büyük zorluk ve tehditlerden birinin yasa dışı göç olduğunun altını çizerek göçü önlemek için üç temel politika izlediklerini ifade etti.
Türkiye’de 14-28 Mayıs seçimlerinde halkın kendi tercihini yaptığını ve AB’nin de sonuçlara saygı duyduğunu vurgulayan Stano, “Türkiye bölgede önemli bir ülkedir ve bölgesel istikrar için önemlidir. Türkiye NATO üyesidir. Türkiye hâlen AB üyeliği için aday bir ülkedir” dedi.
Stano, Avrupa Birliği\'ne üye olmak isteyen Türkiye’nin ırkı, inancı, milliyeti veya dili ne olursa olsun insanların siyasi özgürlüklerine ve temel haklarına saygı duyulması gerektiğini vurguladı.
Arap Birliği’ne üye ülkelerin Suriye\'yi yeniden üyeliğe almasını değerlendiren Stano, “Esad rejiminin hiç bir meşruiyeti yoktur” dedi ve bu konuda AB’nin tavrının değişmediğini vurguladı.
Rudaw’ın Sözcü Peter Santo’yla geçekleştirdiği röportajdan öne çıkanlar şöyle:
Muhabir: Sayın Stano, Kürdistan Parlamentosu seçimlerinin geçen yıl yapılması gerekiyordu ancak ertelendi. Seçimlerin 18 Kasım\'da yapılması planlanıyor fakat Kürdistan Bölgesi\'ndeki siyasi partiler seçim hakkında farklı görüşlere sahip. Avrupa Birliği\'nin bu konudaki tutumu nedir?
Peter Stano: Avrupa perspektifinden bakıldığında seçimler her zaman halkın meşru siyasi temsilcilerini seçme hakkının önemli bir uygulaması olarak görülür. Bu nedenle AB, herhangi bir yönetimin meşruiyetinin güvenilir seçimlerle elde edildiğini savunuyor. Elbette seçim takvimine saygı duyulur ve korunursa çok iyi olur. Aksi takdirde herhangi bir nedenle ertelenmesi gerekiyorsa mümkün olduğunca seçimlerin zamanında yapılmasının yönetimlerin çıkarına olur diye düşünüyorum. Güvenli bir ortam sağlanmalı. Irak anayasasına ve uluslararası standartlara dayalı, gerçekten adil seçimler yapmak ve Irak halkının beklentilerini karşılamak için yasal bir ortam olmalı. Böylece insanlar gerçek düşüncelerini ifade edebilir ve siyasi temsilcilerini seçebilirler.
Muhabir: Mart ayında Paris\'teki Uluslararası Tahkim Mahkemesi, Kürdistan\'dan Türkiye\'ye yapılan petrol ihracatının anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Avrupa Birliği bu kararı nasıl değerlendiriyor?
Peter Stano: Petrol ve enerji konularında uzman değilim. Benim görevim AB dış ve güvenlik politikasını açıklamak ama genel olarak AB için bir mahkeme kararı varsa veya uluslararası tahkim mahkemesi bir karar veriyorsa buna saygı gösterilmelidir. AB, hukukun üstünlüğünü ve yasama organının bağımsızlığını temel alan bir kuruluştur. Bu da yasalara saygı gösterilmesi gerektiği anlamına gelir. Bu nedenle bağımsız bir organ tarafından alınan kararlar uygulanmak zorundadır.
Muhabir: Avrupa Birliği İran\'a yaptırımlar uyguladı fakat Devrim Muhafızlarını terör örgütleri listesine henüz almadı. Bunun nedeni nedir?
Peter Stano: AB-İran ilişkileri hakkında konuşurken iki konuyu hatırlamakta yarar var. Evet, iki nedenden dolayı daha önce İran\'a birkaç kez yaptırım uyguladık: Birincisi, hak ve özgürlüklerine daha fazla saygı gösterilmesini talep eden göstericilere yönelik baskının devam etmesi. İkinci neden ise ki gerekirse bu yaptırımları uygulamaya devam edeceğiz, Rusya\'nın Ukrayna’ya yönelik düşmanlığına İran\'ın verdiği destektir. Ukrayna\'daki sivil hedeflere yönelik saldırılarında kullanılan insansız hava araçlarının İran tarafından Rusya\'ya tedarik edilmesi kabul edilemez.
Devrim Muhafızları\'nı ilgilendiren kısmına gelince İran Devrim Muhafızları ve üyelerine zaten birtakım yaptırımlar uyguladığımızı hatırlatmak isterim ancak Devrim Muhafızları gibi bir kurumu AB\'nin terör listesine alabilmek için AB içindeki içtihatlardan önce herhangi bir ülkenin yargısının bu konuda bir karar vermiş olup olmadığına bakmamız gerekiyor. Bir kurumu terör örgütü ilan edebilmek için önce 27 üye devletten birinin yargısının kararı gerekiyor ancak o zaman 27 üye devletten oluşan AB, aynı kararı alıp alamayacağını birlikte tartışmaya açabilir ama bir kurumu terör örgütü ilan etmek için önce 27 üye devletten birinin yargısının kararı gerekiyor ancak o zaman Avrupa Birliği bir kuruluşu terör örgütü ilan edilip edilmeyeceğine karar verebilir.
Muhabir: Türkiye hakkındaki sorumuza geçelim. Türkiye’de yapılan seçimleri bir kez daha Recep Tayyip Erdoğan kazandı ve bildiğimiz kadarıyla Türkiye’nin Avrupa ile karmaşık bir ilişkisi var. Özellikle önümüzdeki beş yıl boyunca yine aynı iktidar ile muhatap olması bakımından AB, Erdoğan\'ın zaferine nasıl bakıyor?
Peter Stano: Türkiye halkı kararını verdi. Tercihlerini belirledi. AB her zaman halkın kararına saygı duyar. Cumhurbaşkanı Erdoğan\'ı yeniden seçildiği için tebrik ediyoruz. Türkiye toplumunun büyük sorumlulukları ve kendisinin de büyük görevleri var. AB\'nin, Türkiye ve halkıyla karşılıklı çıkarlara ve iş birliğine dayalı bir ilişkiyi sürdürmekte stratejik çıkarı vardır. Bu bizim çıkarımızadır, onlar bizim komşumuzdur. Türkiye bölgede önemli bir ülkedir ve bölgesel istikrar için önemlidir. Türkiye NATO üyesidir. Türkiye hâlen AB üyeliği için aday bir ülkedir. Türkiye, Avrupa Birliği\'nin resmi bir üyesi olmak istiyor, dolayısıyla her iki tarafın da çıkarına olan iş birliğine dayalı bir ilişkiyi istememizin birçok nedeni var. Bu tür bir iş birliğini sağlamak için elimizden gelenin en iyisini yapacağız, ancak elbette her ilişkinin çalışması için iki tarafa ihtiyacı vardır. AB, bu yapıcı ortaklığı ilerletmek için Türkiye ile çalışmaya hazırdır çünkü başka bir seçeneğimiz yok ama tabii ki bunu hukukun üstünlüğü, insan hakları, uluslararası hukuka saygı ve bölgesel istikrar gibi ilkeler temelinde yapmak istiyoruz. Dolayısıyla sadece bu şekilde bir yaklaşım hem Türkiye ve hem de Avrupa Birliği vatandaşlarının çıkarına olur.
Muhabir: Geçmişte Avrupa Birliği Türkiye\'nin Kürtlere yönelik politikalarını eleştirdi. Türkiye’de çok sayıda Kürt siyasetçi, aktivist ve gazeteciyi tutuklandı. AB\'nin bu konudaki tavrı nedir?
Peter Stano: AB böyle bir şey olduğunda ve insanlar siyasi veya etnik görüşleri nedeniyle hedef alındığında rahatsızlığını iletmekten asla çekinmez. Bu bizim değerlerimizle bağdaşmıyor. Dolayısıyla Türkiye\'de ne zaman böyle bir şey olsa, Kürt azınlıklar ayrımcılığa uğrar ya da haksız ve eşitsiz bir şekilde baskıya uğrarsa AB ya açık bir şekilde açıklamalarla ya da doğrudan Türk muadilleriyle iletişim yoluyla rahatsızlığını iletiyor, biz de bunu sık sık yapıyoruz. Bunu izlediğimizi onlara belirtip nedenleri hakkında izahat istiyoruz. Ayrıca tavrımızı ve beklentilerimizi iletiyoruz çünkü nihayetinde dediğim gibi Türkiye üyelik sürecinde olan bir ülke ve eğer Avrupa Birliği\'ne üye olmak istiyorlarsa ırkı, inancı, milliyeti veya dili ne olursa olsun insanların siyasi özgürlüklerine ve temel haklarına saygı duyulması gerektiğine dair Avrupa Birliği\'nin ilke ve değerlerine her zaman atıfta bulunuyoruz.