Uluslararası Af Örgütü, Kürt genç kadın Jîna Emini’nin öldürülmesiyle ilgili cezasızlık politikasına dair bi açıklama yayınladı.
Af örgütü açıklamasında, İran’da 13 Eylül\'de gözaltına alındıktan üç gün sonra öldürüldüğü anlaşılan 22 yaşındaki Amini cinayetiyle ilgili, “yetkilileri sorumluluktan muaf tutan resmi açıklamalar, delillerin gizlemesi ve Amini’nin ailesine yönelik tehditleriyle birlikte düşünüldüğünde, İran’da bağımsız ve tarafsız bir soruşturma yürütülmesinin imkansızlığını” ifade etti.
Devamında, “Yetkililerin Mahsa Amini’nin ölümüne ilişkin kapsamlı ve yeterli bir soruşturma yapmayı reddetmesi, gözaltında ölümler dahil olmak üzere İran yetkilileri tarafından işlenen uluslararası hukuk suçları ve diğer ciddi insan hakları ihlalleri konusunda uzun zamandır süregelen cezasızlık politikasıyla bağdaşıyor.” denildi.
Af Örgütü açıklamasında, Amini’nin ölümünün ardından işletilen cezasızlık sürecini aktardı:
İran İçişleri Bakanı Vahidi, Emini’nin gözaltında işkence gördüğü iddialarını yayan kişilerin ‘sorumsuz, bilgisiz ve önyargılı bir tutum sergilediğini ve Birleşik Devletler ve Avrupa ülkelerinin yanı sıra karşı devrimci ve terörist gruplarla işbirliği yaptığını öne sürdü.
Af Örgütü bu ve benzer açıklamaların, görgü tanıklarının baskı altına alındığı yönünde endişe uyandırdığını belirtti.
Polis teşkilatı: Polis kabahat işlemedi
Tahran’da polis teşkilatının başkanı Hüseyin Rahimi de basına yaptığı açıklamalarda, henüz soruşturmalar sonuçlanmadan yetkililerin sorumluluğunu reddeden ifadeler kullandı: “Bu olay talihsiz bir olaydır ve umarım bir daha böyle bir duruma tanık olmayız. Ölüm sebebiyle ilgili internette paylaşılan tüm açıklamalar tamamıyla asılsızdır… İnsanlardan söylentilere kulak asmamalarını istiyoruz… Bu vakada polis hiçbir kabahat işlemedi.”
Aile, kamera görüntülerine ulaşamadı
Uluslararası Af Örgütü, yetkililerin, Mahsa Emini’nin neden ve hangi koşullarda öldüğünün belirlenmesinde önemli rol oynayabilecek video görüntüleri ile sağlık ve adli tıp kayıtlarını da içeren delilleri gizlediğinden endişe duyduğunu da açıkladı:
“Emini’nin ölümünün soruşturulması için kamuya çağrı yapan yakınları, ailenin polis aracı içindeki ve Vozara gözaltı merkezindeki güvenlik kamerası görüntüleri ile Emini’yi gözaltına alan “ahlak polisi” üyelerinin vücut kameralarındaki görüntülere erişebilmesi ve bu görüntüleri inceleyebilmesi için talepte bulundu ancak bu talepler sonuçsuz kaldı.”
Açıklamada, ailenin kamera görüntülerine ulaşmak için bulunduğu talebin karşılıksız kaldığı belirtildi.
Tıbbi kayıtlar ve otopsi raporu
Af Örgütü, “Yetkililer, Mahsa Emini’nin ailesine tıbbi kayıtlarını ve otopsi raporunu da eksiksiz olarak teslim etmeyi reddetti” dedi.
“19 Eylül 2022’de, İran dışından yayın yapan bağımsız haber kuruluşu Iran International, Kasra Hastanesi’nden sızdığını açıkladığı, Mahsa Emini’nin üst gövde ve beyin tomografisinden alınmış çok sayıda kesiti yayımladı. Buna karşılık, devlete bağlı Fars Haber Ajansı kısa bir süre içinde tomografi kesitlerinin Mahsa Emini’ye ait olduğunu doğrulayan bir rapor yayımladı; fakat haber kuruluşunun danıştığı sağlık uzmanlarının yaptığı incelemeye göre kesitlerin, Emini’nin beyninde herhangi bir travma olmadığını ve daha ziyade Emini’nin daha önce beyin tümörü ameliyatı geçirdiğini gösterdiğini iddia etti.”
Yetkililer, Emini’nin ailesine otopsi raporunun bir kopyasını veya Adli Tıp Kurumu’nun ön bulgularını vermedi.
Aileye tehditler
Af Örgütü’nün açıklamasına göre, 16 Eylül 2022’de Amini’nin annesi basına yaptığı açıklamada, “Bunu kızıma onlar [yetkililer] yaptı. Bizi basına konuşmamamız ve sessiz olmamız için uyardılar. Güvenlik ajanları çevremizi sardı. Masum birine bunu neden yaptıklarını açıklamak zorundalar. [Kızım] bunu hak etmemişti” dedi.
“Yetkililer Amini’nin ölümüyle sonuçlanan olaylar hakkında devletin açıkladığından farklı açıklamalarda bulunan herkesin yargılanacağı uyarısında bulundu.
“İran İçişleri Bakanı’nın Amini’nin ölümüne ilişkin soruşturmaya başkanlık etmesi için atadığı İçişleri Bakanı Güvenlik ve Kolluk İşleri Yardımcısı Mecid Mirahmedi 18 Eylül 2022’de yaptığı bir açıklamada, ‘Toplumun psikolojik güvenliğini bozan, yalan haberler yayan ve halkın kafasını karıştıran herkes iddialarıyla ilgili savunma vermek zorundadır çünkü bu eylemler suçtur’ diye konuştu.”