Avrupa Parlamentosu'nda tartışılan '2021 Türkiye Raporu' kabul edildi. Başta yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü ve muhalefete yönelik baskılar olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin ele alındığı rapor, son yıllardaki tüm raporlar gibi Türkiye'ye yönelik sert eleştiriler içeriyor.
Bu çerçevede muhalefet partileri HDP ve CHP'ye yönelik baskılar, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması, demokratik şekilde seçilen 150 belediye başkanının yerine kayyum atanması, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, AHİM ve Avrupa Konseyi kararlarına uyulmaması ayrıntılı olarak sıralandı.
Basına yönelik baskıların sıralandığı bölümde ise ülke içindeki muhalif basına yönelik baskıların yanı sıra RTÜK'ün Türkçe yayın yapan yabancı yayın BBC, Deutsche Welle, Euronews, Amerika'nın Sesi'den lisans istemesi ele alınırken, yandaş basının devlet tarafından özel olarak desteklendiğine işaret edildi ve Evrensel'e kamu ilanların verilmemesi “Türkiye basın tarihindeki rekor ceza” olarak nitelendirildi.
Azınlıklar ve Alevilerin inançlarını rahat bir şekilde yaşamadığı, Alevi kimliği ve cemevlerinin resmi olarak tanınmadığına yer verilen raporda, “Sivil toplum temsilcileri, avukatlar, gazeteciler, bilim insanları, sendikacılar, etnik azınlık temsilcileri ve çok sayıdaki vatandaş baskılardan ötürü rahat bir şekilde hareket edemiyor” denildi. LGBTİ'lere yönelik şiddet eylemleri ve saldırılara da raporda ayrıntılı olarak yer verildi.
Raporda partiler arasında bir uzlaşma sağlanmasa da seçim barajının yüzde 10'dan yüzde 7'ye düşürülmesine dikkat çekilirken, “Buna rağmen baraj halen çok yüksek. Seçim Yasası'nda yapılan değişikler ise endişe verici” denildi.
Raporda ayrıca Türkiye'de sendikalar ve sendikal harekete yönelik baskılara da ayrıntılı bir şekilde yer verildi.
Raporun 21. sayfasında yurtdışında yaşayan birçok Türk vatandaşının Türkiye'ye kaçırılması sert bir şekilde eleştirilirken, hükümeti Türk diasporası üzerinde etkili olmak için Yurtdışı Türkleri ve Akraba Toplulukları Dairesi (YTB) ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ni (DİTİB) kullandığı ifade edilirken, MHP'ye yakınlığıyla bilinen Bozkurtçulardan “ırkçı” ve “aşırı sağcı” olarak söz edildi. Raporda açık olarak AB ülkelerine Bozkurtçuların yasaklanması için harekete geçmeleri çağrısı yapıldı. Yine, Türkiye'nin Afrika, Batı Balkanlar ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da AB'ye karşı yarattığı dezenformasyonla mücadele edilmesi istendi.
Nacho Sanchez-Amor konuşmasında, HDP’nin kapatılması halinde Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin devam edeceğini düşünmediğini söyledi.
Türkiye'de demokratik standartlardaki gerilemenin kasıtlı şekilde yapıldığını ileri süren Amor, "Türkiye'de insanlar demokratik umutlarının bitmek bilmez bir otoriter sarmalda yok olup gittiğine tanık oluyor" ifadesini kullandı. Sosyal Demokrat Grup üyesi İspanyol parlamenter, mevcut durumun seçimler sonrası devamı halinde "Türkiye'nin üyelik sürecinin sonlanacağını düşündüğünü" söyledi.