Dünyaca saygın kurumda İran köstebeği iddiası

İsveç’te sık sık bilgilerine başvurulan tanınmış uzman analist İran’la bağlantılı bir kurumla çalışmakla itham ediliyor.

01.02.2025, Cts - 18:00

Dünyaca saygın kurumda İran köstebeği iddiası
Haberi Paylaş

Sızdırılan belgelere göre, İsveç Dış Politika Enstitüsü Ortadoğu Programı Direktörü Rouzbeh Parsi ile "İran yanlısı ilişki ağı" arasındaki bağlantılar gün yüzüne çıktı. İran Uzmanlar Girişimi (İEİ) adı verilen bu ağ, İran Dışişleri Bakanlığı tarafından ülkenin Batı'daki nüfuzunu artırmak amacıyla oluşturuldu.

İran’ın Batı’daki nüfuzunu artırma girişimi

İsveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (UI) Orta Doğu Programı Başkanı Rouzbeh Parsi'nin, İran Dışişleri Bakanlığı tarafından başlatılan bir "savunuculuk" ağına bağlandığı belirtildi. İran Uzmanlar Girişimi (İEİ) adı verilen ağın amacı, İran’ın Batı’daki etkisini güçlendirmekti. İsveç kanalı TV4’ün haberine göre bu bilgiler, üst düzey İranlı diplomatlara ait binlerce sızdırılmış e-postaya dayanıyor.

Parsi’nin ağ ile teması

Parsi, ağın İran rejimiyle yaptığı toplantı ve temaslara katıldığını doğruluyor, ancak amacının İran yetkililerinin akıl yürütme biçimini anlamak olduğunu iddia ediyor.

IEI ağı, İran'ın nükleer silah programı konusunda müzakere ettiği 2013-2015 yılları arasındaki kritik bir dönemde kuruldu. İranlı yetkililer, Batı'daki etkili araştırmacı ve akademisyenlerin yer alacağı bir sivil toplum örgütü kurmayı "önemli bir misyon" olarak öngörüyorlardı. 

Viyana’daki ilk toplantı ve Parsi’nin yükselişi

Parsi, 2014 yılında Viyana’da gerçekleştirilen ağın ilk toplantısına katıldı ve toplantıda dönemin İran Dışişleri Bakanı da hazır bulundu. Bu toplantının ardından Parsi’nin medyada görünürlüğü önemli ölçüde arttı.

İran’a karşı ılımlı duruşu eleştiriliyor

Ruzbeh Parsi, son yıllarda İran rejimine karşı olan ılımlı duruşu nedeniyle eleştiriliyordu, nihayetinde Kasım 2024'te İran'ın nükleer silah edinme hakkını savundu. Parsi, tarafsız olduğunu ve ağın bir parçası olmadığını iddia ediyor. 

İsveç medyasındaki rolü

İran rejimini eleştirenler, uzun yıllardır Ruzbeh Parsi'nin kamuoyuna açıkladığı sonuçlarda ve konuşmalarında, Tahran'daki mollaların tasdikleyeceği şeyleri ifade etmesine dikkat çekiyorlar.

Buna rağmen İsveç devlet televizyonu SVT ve İsveç Radyosu'nda düzenli olarak konuk olarak yer almakta ve bağımsız bir İran uzmanı olarak tanıtılmaktaydı. 

Bu ifşa,  İranlı diplomatlar, analistler ve araştırmacılar arasındaki binlerce sızdırılmış e-postayı ele geçiren, Londra merkezli ''İran International'' kanalı sayesinde ortaya çıktı. Mesajlarda, aralarında Parsi'nin de bulunduğu seçilmiş nüfuzlu kişilerin Batı'daki siyasi tartışmaları İran lehine etkilemeye çalıştıkları görülüyor. 

Rouzbeh Parsi, uluslararası düşünce kuruluşları ve akademik kurumlarda üst düzey pozisyonlarda bulunan, ikinci nesil İranlılardan oluşan "çekirdek grup"un parçası olarak kabul ediliyor. Belgelerde kendisinin gruba dahil edilmesi gereken bir kişi olarak adı geçiyor. Viyana'daki ilk toplantısına İran Dışişleri Bakanı'yla birlikte katılıyor. 

Amaç, kısaca, görünüşte bağımsız bir uzman vasfı ile İran'ın çıkarlarını desteklemek. 

Toplantının ardından İran söyleminin yaygınlaştırılması için çalışmalar başlatıldı. Ağın üyeleri röportajlar verdi, makaleler yazdı, panellere katıldı. Ayrıca İran konusunda hükümetlerine politika tavsiyelerinde bulunarak destek oldular. 

TV4'daki araştırmacı gazatecilerin tespitine göre; ondan sonra Parsi'nin İsveç medyasında görünürlük oranının iki katına çıktığı belirtiyor.  

Ama tarafsızlık diye bir şey söz konusu değil. 

Çekirdek kadrodan bir üye, metinleri yayımlanmadan önce doğrudan İran bakanlığıyla görüştü. Bir diğeri ise "hayalet metinler" yazmayı teklif etti. Rejimin en üst düzey diplomatı Said Hatibzade, Rouzbeh Parsi'yi "dost" olarak niteledi ve onun İsveç kamu hizmetindeki bazı konuşmalarını "önemli çalışmalar" olarak nitelendirdi. 

Parsi'nin tarafsız bir uzman olduğu gerçeği geçmişte sürgündeki İranlılar ve diğer uzmanlar tarafından sorgulanmıştı. Zira yaptığı analizler, şaşırtıcı derecede sıklıkla rejimin işine yarıyordu.  

Örneğin, Mahsa Jina Emini'nin ölümünden bir yıl sonra, tüm dünyada insanların baskıya karşı protesto etmesine neden olan bu olayı ''kader'' ve İran'da olup bitenleri daha üst düzeylerde düşünmenin "en yüksek zamanı" olduğunu diyecek kadar ileri gidiyordu.  

“İran devletinin yakın zamanda nükleer silahlar elde etmesi, İsrail ile çatışmayı önlemenin bir yolu olur. Çok dikkat çekse dahi, İran'ın üç veya dört yıl önce nükleer silah edinmesi gerektiğini söyleyeyim" dedi. 

Bu rejimin kalması gerektiği yönündeki temel görüşü, eğer dış dünya baskıyı azaltır ve yaptırımları kaldırırsa rejimin içeriden değiştirilebileceği tezi idi. 

Olayı ortaya çıkaran gazeteciler, ''İran'ın kadınlara yönelik apartheid sistemi ve rejimin toplu infazları, Parsi'nin röportajlarında veya sosyal medyada gelişigüzel gündeme getirdiği  konular değil, tam tersi okları batıya doğru çeviriyor ve bilinçli tercihler yapıyor'' diyorlar. 

İran uzmanı ve siyaset bilimci Arvin Hoşnud, ortaya çıkan gerçekler hakkında sert yorumlarda bulundu: 

“Rejimi olumlu göstermeye ve bütün suçlarını göreceli kılmaya çalıştı. Kendisine güveni tam ama İsveç'teki mollaların sözcüsü gibi görünen biri.” 

 

Bu haber toplam: 3598 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:21:18:37
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x