Fransız Le Monde Diplomatique dergisi, Kürt mücadelesine ilişkin özel bir sayı çıkardı. Dört parçada Kürt mücadelesi, çok sayıda araştırma ve görüşlerle ele alındı.
Yazıları dünya genelinde okunan Le Monde Diplomatique dergisi, Şubat-Mart sayısını Kürtler ayırdı. 1920’den 2020’ye Kürt mücadelesini konu alan dergi, bu yüzyıllık mücadele içerisinde Kürtlerin talepleri, kazanımları, kaybettikleri, kendi aralarındaki çelişkiler, temel siyasi partileri ve oynadıkları misyonlar, kadının Kürt mücadelesindeki rolü ve kazanımları, savaşlar, katliamlar ve Kürt solunun durumu ele alındı. Ayrıca dünya genelinde mevcut Kürt nüfusu, iz bırakan tarihi sözler, Medler’den Rojava’ya Kürt kronolojisi ve Kürt mücadelesini anlatan karikatür çalışmaları da dosyada yer aldı.
Akram Belkaid’in koordine ettiği derginin 169’uncu sayısında “İşte bir asırdır Kürtler, devleti olmadığı için, siyasi ve kültürel haklarının tanınması amacıyla mücadele ediyor” yorumu yapıldı. Bir asırdır Kürtlerin, yaşadıkları Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de ülkelerin çıkarlarına çarptığını belirten dergi, “savaşlar, ihanetler, bölünmeler, katliamlar, ama aynı zamanda umut, direniş ve bazı zaferler” etrafında gelişen mücadeleye vurgu yapıyor.
Bir Gecikmenin Bedeli
Akram Belkaid’in, “Kurban edilen ittifak” başlığı altındaki yazısı şu yorumla başlıyor: “19’uncu yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu ve Kaçar Hanedanlığı dönemindeki İran sınırında yarı özerk prenslikler halinde hüküm süren Kürt hükümdarlar, halkının geleceğinin bir ulus devletten geçtiğini anlamadılar. Bu talebin, özellikle aydın ve hatırı sayılır bir çevre sayesinde somutlaşması için, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunu beklemek gerekti. Halen bu gecikmenin bedeli ödeniyor.”
Dünyanın En Büyük Devletsiz Halkı
Kürtler için dünyanın en büyük devletsiz halkı tanımını yapan Belkaid, “Tarih de Kürtlere şans tanımadı” derken, çoğunlukla Batılı büyük güçlerin sömürgeci iştahına dayalı olarak Yakın Doğu ve Arap yarımadasında çok sayıda halkın devletleştiğine dikkat çekti. Tarih boyunca Kürtlere sırt dönüldüğünün altını çizen Belkaid, şöyle noktalıyor: “21’inci yüzyılın başında, Yakın Doğu’yu büyük altüst oluşların tehdit ettiği ve mevut devletlerin çöktüğü bir zamanda, bağımsız bir Kürdistan veya daha geniş federal bir yapının üyesi olma fikri, henüz tamamen ölmedi.”
Dergide Cécile Marin “Devletsiz büyük bir halk” başlığı altında yazarken, Olivier Piot, Kürt mücadelesini “Kürt güneşinin sonu gelmeyen yarışı” , Kendal Nezan ise “Tarihin ağır dersleri” başlığı altında ele aldı. Kürtlerin temel örgütlerini Claire Pilidjian bir araya getirirken, Thomas Bois Mahabad Cumhuriyeti’nin doğuşu ve çöküşünü yazdı. Elizabeth Picard, “Bölünmeler, ittifaklar ve yön değişimleri” etrafında Kürt sorununa yaklaştı. PKK’nin silahlı mücadele başlatması ile yaşanan evreyi Christiane More değerlendirirken, Alain Gresh Kürdistan’da kuma batan Türk devletine dikkat çekti.
Michel Verrier, belirsiz bir özerklik üzerinde durdu. Akram Belkaid diğer bir yazısında “Kardeşini öldüren bir kardeş” başlığı altında Kürtler arası çatışmaları yazdı. Bu başlıkta şu tespit dikkat çekti: “1990’lı yılların ortalarında, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP)’yi Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) ile karşı karşıya getiren iç savaş, Türk müdahalesine kapı açtı ve Saddam Hüseyin’in ordusunun ülkenin kuzeyinde yeniden alan kazanmasını sağladı. Irak’ı işgal etmeye kararlı ABD düşman kardeşleri Bağdat rejimine karşı yeniden birleşmek için bir araya getirdi.”
Anadolu’da savaş karşısındaki sinemayı Nicolas Monceau değerlendirdi. “Her şeyin mümkün göründüğü yıl” başlığı altındaki yazıya Vicken Cheterian imzasını atarken, “Kobanê’nin kahramanları”nı Dora Serwud yazdı.
Dergide HDP’nin tutuklu eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın da bir yazısı yer aldı. Demirtaş, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kirli savaşı”nı değerlendirdi. Türkiye’deki Kürt sol mücadelesi özellikle HDP etrafında Jean-Michel Morel’in konusu oldu. Rojava devrimini “bir ütopyanın kalbine yolculuk” ve “Rojava’da hüküm süren belirsizlik” başlıkları altında Mireille Court ve Chris Den Hond yazdı.
Belirsiz Perspektifler
Dergide Zerocalcare’in “Kobane Calling” adlı karikatürlerine de yer verildi. Ortadoğu uzmanı ve Kürtler üzerine kitapları olan Gérard Chaliand, “Belirsiz perspektifler” başlığı altında, Kürt sorununu analiz etti. Challiand, şu tespitlerde bulundu: “Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden buyana Kürtlerin siyasi, dil ve kültürel haklarının tanınması için yürüttüğü muharebeler sürekli, bu ‘devletsiz halkın’ yaşadığı ülkelerin çıkarlarına takılıyor. Yıllar içerisinde, bu bitmeyen mücadele hiç olmadığı kadar Irak, İran, Suriye ve Türkiye’yi sarsan kriz ve çatışmaların evrimine bağımlı durumda.”
Nazand Begikhani, Kürt kadınlarının mücadelesini anlatırken, “Modern tarihte yeni olmayan kadın savaşçıların seferberliği, kadın militanların hakkına düşen tek rol değil. Hangi Kürt bölgesi olursa olsun, onların doğrudan siyasi yaşama katılımı, eşitliği savunan ve ataerkil toplumun mirasını güçten düşürmeye çalışan ilerici bir çevre tarafından mümkün kılındı” ifadelerini kullandı.
Dergide, Medler’den Rojava’ya Olivier Piot tarafından hazırlanan bir kronoloji de yer aldı.
Dünyadaki Kürt Nüfusu
Yayınlanan bir haritada ise ülke ülke Kürt nüfusu gösterildi. Paris Kürt Enstitüsü’nün 2016 verilerine göre düzenlenen haritaya göre Türkiye’de 20 milyon, İran’da 12 milyon, Irak’ta 8,5 milyon ve Suriye’de 3,6 milyon Kürt yaşıyor. Buralar Kürtlerin tarihi topraklarını oluştururken, diğer ülkelerdeki Kürt nüfusu şöyle dikkat çekiyor: Almanya: 950 000, Fransa: 250 000, Afganistan: 200 000, İsrail: 150 000, Lübnan: 150 000, Azerbaycan: 150 000, Hollanda: 120 000, İsveç: 100 000, İsviçre: 95 000, Avusturya: 95 000, Birleşik Krallık: 90 000, Belçika: 85 000, Türkmenistan: 60 000, Yunanistan: 50 000, Gürcistan: 50 000, ABD: 50 000, Ermenistan: 45 000, Danimarka: 30 000, Norveç: 30 000, İtalya: 30 000, Kanada: 30 000, Finlandiya: 18 000.
Bölünmüşlüğe Dair Eski Bir Söz
Özel sayıda çok sayıda söz veya “atasözleri” de yer aldı. Bunlar arasında 1300 ile 1384 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Arap tarihçi Şihabeddin El Umari’nin, o dönemde bile Kürtler arasındaki bölünmüşlüğe ilişkin şu sözleri dikkat çekiyor: “Sayılamayacak kadar çok Kürt var. Eğer anlaşmazlık kılıcı yükselişlerini kesmese ve baskınlarını engellemeseydi, çevresindeki alanlara yayılacak ve çok sayıda varlığı ele geçireceklerdi. Ama, geçimsizliğe ve bölünmeye yatkınlar. Kınından çıkmış kılıç onlar arasında duruyor, kan dökülmüş, düzen ayaklar altında, gözler yaşlı ve kanla lekelenmiş”
“Tarihi gerçeklik” başlığı altında “Kürtlerin tek dostu dağlardır” sözüne yer verilirken, bir de Kürtleri sömürgeleri altında tutan ve katliamlara uğratanların aforozları var. Bu çerçevede 17 Ağustos 1979’da Kum kentinde bir konuşma yapan Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin Kürtlere yönelik ırkçı ve düşmanca bir söylemi hatırlatılıyor.