''2024 yılının en büyük olayı, Suriye’de Esad rejiminin yıkılmasından çok mezhepçi İran imparatorluğunun çözülme sürecine girmiş olmasıdır. İran’ın vekâlet savaşları, şantaj, suikast ve bombalamalar eşliğinde kurduğu bölgesel egemenliği çökmüş, Şii Hilali dağılmıştır. Dışardaki emperyal ağları dağılan, içerde ekonomik ve siyasi olarak dibe vuran mevcut teokratik rejimin uzun süre ayakta kalması zordur.''
Her imparatorluk gibi İran Şii İmparatorluğu da genişleme limitlerini tükettikten sonra geri çekilmeye başladı. Geri çekilirken de arkasında dev bir siyasal istikrarsızlık ve toplumsal enkaz bıraktı.
1979 devriminden sonra İran’da Ayetullah Humeyni’nin Velayet-i Fakih anlayışına uygun teokratik mezhepçi bir sistem kuruldu. Bu sistem esas olarak iki temel sütun üzerine inşa edildi; Halkın ve devletin iradesini temsil ettiği iddia edilen Şii dini liderlik (İmam) kurumu ile rejimin sopası niteliğindeki Muhafızlar Ordusu. İran’da siyasal sistem tekçi, mezhepçi ve otoriter bir niteliğe sahiptir. Şii mezhebi dışındaki toplumsal kesimlere kapalıdır.
Devrim Muhafızları’nın görevi rejimi ayakta tutmak ve devrim karşıtlarını bastırmaktır. Devrim Muhafızları’nın yetkileri zamanla hem ülke içinde hem de dışında artmıştır. Muhafızlar Ordusu iç siyasetin dizaynında etkin bir şekilde yer alırken ülkedeki birçok ekonomik sektöre hükmetmektedir. Enerji, inşaat, telekomünikasyon, bankacılık ve finans sektöründe en büyük pay sahibi olan Devrim Muhafızları İran’ın üçüncü en büyük zengin kurumudur.
İran’da teokratik rejim içeride baskı ve otoriter bir anlayışla iş görürken dışarda devrim ihraç etme kılığında emperyal bir politika uyguladı.
Bu noktada Kudüs Gücü denilen gayrinizami askeri güç büyük bir rol oynadı. Devrim Muhafızları’nın dış operasyon birimi olan Kudüs Gücü İran’ın vekâlet savaşlarında önemli bir misyon üstlendi.
2003 İkinci Körfez Savaşı İran’ın yayılmacı politikaları bakımından büyük bir fırsat kapısı açtı. Amerika, Saddam rejimini yıkayım derken Irak’ı kendi eliyle İran’a teslim etti. İran kendisine bağlı Şii siyasi aktör ve milis güçlerle bu ülkede etkinliğini büyük ölçüde artırdı. 2011 iç savaşı benzer şekilde Suriye’de İran’a bütün kapıları sonuna kadar açtı. İç savaşın zirveye çıktığı zamanlarda İran’ın Suriye’deki Şii milislerin sayısı 80 bini aşmıştır.
İran, Kudüs Gücü eliyle Lübnan’da Hizbullah, Irak’ta Bedir Tugayı ve son dönemde Haşdi Şabi gibi Şii milislerin, Filistin’de Hamas, Suriye’de Ulusal Savunma Güçleri ve ayrıca Yemen, Pakistan ve Afganistan’daki Şii örgütlerin desteklenmesi ve örgütlenmesinde büyük bir rol oynadı. Kudüs Gücü’nün faaliyetleri arasında ayrıca kendi siyasetine muhalif unsur ve güçlere karşı dünya çapında suikast, şantaj ve bombalama eylemleri bulunuyor.
2011 yılının Mart ayında Suriye’de başlayan ayaklanmalardan itibaren İran, Esad rejiminin yanında aktif yer aldı. Baas rejimine karşı barışçıl ve sivil gösterilerin sert ve kanlı bastırılmasından İran’a bağlı güçler etkin bir rol oynadı. Devrim Muhafızları ve Ruhani Lider Esad’ın kanlı rejimini son ana kadar destekledi ve onun katliamlarına ortak oldu.
07 Ekim dönüm noktası
7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın İsrail’e karşı gerçekleştirdiği şok niteliğindeki saldırı İran’ın bölgesel egemenliği bakımından sonun başlangıcı oldu. İsrail Hamas’ın söz konusu saldırısından hareketle Gazze’yi yerle bir etti. Hamas örgütü ise dağılma noktasına geldi.
İsrail benzeri saldırılarla Hizbullah’ın hem merkezi liderlerini öldürdü hem de bu örgütü askeri açıdan etkisiz hale getirdi.
İsrail en ölümcül darbeyi ise İran’a vurdu. Hamas lideri Haniye’nin 31 Temmuz’da Başkent Tahran’ın göbeğinde öldürülmesi İran için ölümcül bir darbe oldu. Haniye’nin bu tarzda öldürülmesi İran’ın büyük güç imajını derinden sarstı. İsrail eşzamanlı olarak İran’ın Suriye’deki beyin takımını, askeri ve siyasi ekibinin çoğunu etkisiz hale getirdi.
İran’ın misilleme niteliğinde İsrail’e gerçekleştirdiği füze saldırısının ise iç kamuoyunu teskin etmenin dışında bir etkisi olmadı. Buna karşılık İsrail’in 27 Ekim’de gerçekleştirdiği karşı saldırıda İran’ın hava savunma sistemleriyle, füze ve İHA üretim tesisleri büyük ölçüde imha edildi.
Gazze’de Hamas’ın çökmesi, Lübnan’da Hizbullah’ın kımıldayamaz hale gelmesi, Tahran’ın pılı pırtıyı toplayıp Suriye’den gitmesiyle 61 yıllık Baas diktatörlüğü kartondan kaplan gibi dağıldı. İddia edildiği gibi HTŞ Esad rejimini devirmedi, tersine rejimi ayakta tutan sütunlar çökünce Esad boşluğa düştü ve onun boşalan yerine HTŞ gelip yerine oturdu.
İçerdeki ekonomik ve ahlaki çöküş
Gerçek şu ki İsrail’in saldırısından çok önceden İran’ın yayılmacı siyaseti sınırlarına gelip dayanmıştı. Suriye iç savaşı boyunca Esad rejimini desteklemenin İran’a maliyetinin 100 milyar doları aştığı belirtilmektedir. İran geçen dönemde Hizbullah’a yılda 500-800 milyon dolar yardım yaptı. Diğer ülkelerdeki askeri operasyonlara aktarılan kaynaklar da düşünüldüğünde emperyal siyasetin İran’a çıkardığı ekonomik maliyeti tahmin etmek zor değildir.
2019 yılında İran’ı baştanbaşa saran kitle gösterinin temel şiarı şuydu; “Paramızın dışarıdaki savaşlarda değil, refahımız için harcanmasını istiyoruz.”
İran’ın bir önceki Cumhurbaşkanı parlamentoda yaptığı bir konuşmada ülke bütçesinin en büyük payının orduya gittiğini, ancak bu kaynakların nerede harcandığının bilinmediğini söyleyerek sitemde bulundu
Yayılmacı politikaya, savaş ve silahlanmaya giden kaynakların İran halklarının aşından ve ekmeğinden kesildiğine kuşku yok. Geriye kalan kaynaklar ise rejimin dayandığı militarist, istihbarat ve mollalar sınıfı arasında bölüştürülüp çarçur edilince geniş halk kesimlerinin payına derin bir yoksulluk düşüyor. Gelinen aşamada toplumun ezici çoğunluğu bakımından bıçağın kemiğe dayandığı sır değil.
İran’da yaşanan derin ekonomik kriz, siyasi çözülme ve yozlaşma toplumsal tepki ve öfkeyi her geçen artırıyor.
Jinaların Ahı
İran’daki otoriter rejim yıllar yılı Kürt halkına terör estirdi. 13 Temmuz 1989’da İran Kürdistan Demokrat Partisi Genel Sekreteri Abdurrahman Kasımlo Viyana’da görüşme vaadiyle çağrıldığı bir toplantıda İran ajanları tarafından katledildi. Aynı rejimin elemanları 17 Eylül 1992’de Berlin’de Kasımlo’nun halefi IKDP Genel Sekreteri Sadık Şerefkendi ve iki arkadaşını hunharca katletti.
Çağdışı rejim gerçekleştirdiği idam uygulamalarıyla İran’a “İdam Cumhuriyeti” unvanını kazandırmıştır. Sadece 2023 yılında İran’da çoğu Kürt 384 kişi idam edilmiştir. İran’da Kürtlere karşı sistematik işkence, kaybetme ve idam uygulaması rutin bir hal almıştır.
22 yaşındaki Kürt kızı Jina Emini 16 Ekim 2022’de Tahran’da rejimin standartlarına uygun örtünmediği gerekçesiyle tutuklandı, gözaltında tutulduğu sırada işkenceyle öldürüldü. Jina Emini’nin öldürülmesi hem Kürdistan’da hem de İran’ın diğer bölgelerinde büyük tepkiye yol açtı. Jina Emini’nin hunharca katledilmesi dünyanın birçok yerinde kadınları “Jîn, Jîyan, Azadî” şiarı etrafında harekete geçirdi.
Tahran’ın toplumsal itirazlara tepkisi çok sert ve acımasız oldu. Kürt halkının haklı direnişine idam sehpalarıyla karşılık verildi
Teokratik rejim içerdeki baskı ve huzursuzluktan dikkatleri uzaklaştırmak için son birkaç yılda Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki İran Kürt partilerinin kamplarını bombaladı. Devrim Muhafızları’nın 8 Eylül 2022’de Kürdistan Bölgesi Koyê ilçesinde bulunan İKDP kampına gerçekleştirdiği füze saldırısında 20’den fazla sivil insan öldürüldü, 50’den fazla kişi yaralandı. Benzer saldırılar defaatle tekrarlandı.
İran sadece muhalif Kürtleri bombalamakla kalmadı, Mart 2022’de de petrol şirketi sahibi iş adamı Şeyh Baz Berzenci’nin Erbil’deki evini “Mossad üssü” diyerek bombaladı.
16 Ocak 2024 tarihinde İran Devrim Muhafızları’nın Erbil’e yönelik hava saldırısında evini hedef aldığı Kürt işadamı Peşraw Dizayi’le birlikte toplam 4 kişi hayatını kaybetti. Vefat edenler arasında, Dizayi’nin daha 1 yaşını doldurmamış “Jina” adlı bebeği de vardı.
Dizeyi’nin adı, Irak’ı Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak Kalkınma Yolu Projesi’nde geçiyordu. Erbil’e gerçekleştirilen saldırı ile hem bu işe soyunan Kürt işadamı cezalandırılmış oluyordu hem de Kürdistan Bölge Hükümeti’ne gözdağı veriliyordu.
Bir dönem kapanırken
2024 yılının en büyük olayı, Suriye’de Esat rejiminin yıkılmasından çok mezhepçi İran imparatorluğunun çözülme sürecine girmiş olmasıdır. İran’ın vekâlet savaşları, şantaj, suikast ve bombalamalar eşliğinde kurduğu bölgesel egemenliği çökmüş, Şii Hilali dağılmıştır. Dışardaki emperyal ağları dağılan, içerde ekonomik ve siyasi olarak dibe vuran mevcut teokratik rejimin uzun süre ayakta kalması zordur.
Teokratik rejim dışarda yaşadığı yenilginin utancıyla ezilirken aynı zamanda derin bir meşruiyet krizi yaşamaktadır. Yaşanan büyük yenilgi nedeniyle daha şimdiden iktidar içinde iç hesaplaşma ve kavgalar başlamıştır.
İran’da bir dönem kapanırken, İran halklarının miadını dolduran yoz ve çürümüş bu rejimden kurtulması bir zaman meselesidir.
Bayram Bozyel-Serbestiyet