Hizbullah'ın karada, havada ve denizde ne kadar varlığı bulunuyor? Hizbullah İsrail ile yapacağı tam ölçekli bir savaşa hazır mı?
İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de, İsrail'in Suriye'deki İran başkonsolosluğuna yaptığı saldırının ardından, olası bir İsrail-Hizbullah savaşının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İsrail'in Suriye'deki İran başkonsolosluğuna yaptığı saldırının ardından Hizbullah'ın İsrail ile geniş çaplı bir savaşa hazır olup olmadığı değerlendirilen analizde, Hizbullah'ın kara sahasının ötesinde havada ve denizde de varlığı bulunduğuna dikkat çekildi.
Analizde ayrıca, Hizbullah ve İsrail'in daha önce iki defa karşı karşıya geldiği örneklere atıfta bulunarak, üçüncü bir karşılaşmanın sonuçlarına dair öngörülerde bulunuldu.
İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:
Eski İsrail lideri Ehud Barak bir keresinde "Lübnan'a girdiğimizde Hizbullah yoktu" demişti.
Gerçekten de İsrail'in Ağustos 1982'de Lübnan'da kazandığı operasyonel zafer stratejik bir tehdit yarattı. Hizbullah'ın direniş grupları bilindiği kadarı ile en az beş tümenden oluşan bir güç,
Bu tümenler, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün ve Hamas'ın şimdiye kadar yaklaştığı her şeyin çok ötesinde bir askeri hüner ve savaş etkinliğine sahip.
Hizbullah İsrail ile iki kez savaştı. İlki, 1985-2000 yılları arasında 15 yıl süren gerilla yoğunluklu çatışma, Hizbullah'ın zaferiyle sonuçlandı. Ancak önemli maliyetleri oldu. Bu savaş İsrail'in askeri yeteneklerinden ziyade siyasi iradesini zayıflattı.
İkinci savaş daha da şaşırtıcı oldu. Temmuz ve Ağustos 2006 arasında Hizbullah piyade savaşında, anti-zırh taktiklerinde, siber ve enformasyon operasyonlarında ustalık sergiledi. Sayıca ve silahça İsrail kendisinden çok üstün olmasına rağmen savaş boyunca roket saldırılarını sürdürdü.
2006 savaşı İsrail'le en azından berabere kalarak sonuçlandı ki bu 1948'den beri hiçbir Arap devletinin elde edemediği bir askeri sonuçtu.
Bugün İsrail ve Hizbullah üçüncü bir karşılaşmaya doğru ilerliyor gibi görünüyor. Peki bu gerçekleşirse askeri açıdan neler olabilir?
7 Ekim'den bu yana bir yanda Hizbullah ve güney Lübnan'daki müttefikleri, diğer yanda İsrail arasındaki karşılıklı çatışmalar giderek tırmanıyor. Şubat ortasından itibaren güney Lübnan'dan fırlatılan roket sayısı Gazze'den fırlatılan roket sayısını sürekli olarak aştı. Şu anki ortalama günde yaklaşık 120 olan 2006 ortalamasından çok uzak değil.
Daha güçlü düşmanlar
İsrail'in "Dahiya doktrini" olarak adlandırılan ve düşmanlarını cezalandırmak için İsrail'e düşman olan bölgelerdeki sivil altyapıya orantısız güç kullanmayı içeren yöntem şu anda Gazze'de ve daha az yoğunlukta olmak üzere Güney Lübnan'da uygulanmaktadır.
Esasen siviller, silahlı savaşçıların mahallelerinden roket saldırıları düzenlemesine "izin verdikleri" için cezalandırılmaktadır. Dolayısıyla Dahiya doktrini, klasik batılı kontrgerilla taktikleri gibi "kalpleri ve zihinleri kazanmak" yerine, kalpleri ve zihinleri bombalayarak İsrail'i hedef almaya yönelik düşmanca bir sivil ortam yaratmayı amaçlıyor.
Taktiksel olarak bu İsrail'in bazı düşmanlarını zayıflatmıştır. Ancak stratejik olarak, istemeden daha güçlü düşmanlar yarattı ve başka bir tam ölçekli savaşa yol açabilir.
Hizbullah 2006'da olduğu gibi bir güç değil. Grubun mevcut askeri yetenekleri devlet dışı güçlerin büyük çoğunluğundan ve birkaç küçük devletin kara kuvvetlerinden daha üstün.
Askeri kanadı, hafif ve motorize piyadeleri kısa-orta menzilli roket topçularıyla birleştiren bir kara gücüdür. Hizbullah'ın insan gücünün 100.000 kadar savaşçı ve yedekten oluştuğu tahmin edilmektedir.
Hizbullah'ın mızrağının ucu, insan gücünün 2.000 ila 3.000 savaşçı arasında olduğu tahmin edilen elit bir birim olan Rıdvan Gücü'dür. Bu birlik keskin nişancılık operasyonlarında, meskun mahallerde yakın muharebelerde ve düşman hatlarının gerisine sızmalarda deneyim sahibidir.
Hizbullah'ın kara kuvvetlerinde tanksavar ve anti-zırh birimleri de bulunmaktadır. Örgüt -benim hesabıma göre 2006'dan bu yana- cephaneliğinde Rus yapımı lazer güdümlü Kornet'ler ve Amerikan yapımı tel güdümlü TOW'lar da dahil olmak üzere 19'dan fazla tanksavar güdümlü füze ve güdümsüz roket sistemi sergilemiştir.
Tanklar açısından Hizbullah, Suriye savaşı sırasında tanklarla savaşmayı öğrenmiştir. İsrail'in Lübnan semalarındaki hava üstünlüğü nedeniyle Hizbullah'ın zırhlı cephaneliğinin büyük kısmı Lübnan'da değil Suriye'de bulunmaktadır. Zırhlı cephanelik esas olarak nispeten eski Sovyet yapımı T-54/T-55 ve T-72 tanklarından oluşmaktadır.
Kara, hava ve deniz
Ancak Hizbullah'ın birlikleri tank savaşından ziyade tanksavar piyade savaşında çok daha yetenekli ve deneyimlidir.
Araştırmalarıma göre Hizbullah, omuzdan ateşlenen/insan tarafından taşınabilir güdümlü füze sistemleri ve kısa menzilli uçaksavar topları da dahil olmak üzere 13'ten fazla türde hava savunma sistemine sahip. Ancak hava savunması en zayıf olduğu savaş alanlarından biri olmaya devam etmektedir.
Kara sahasının ötesinde Hizbullah'ın havada ve denizde sınırlı sayıda varlığı bulunmaktadır.
Ayrıca psikolojik savaş, enformasyon operasyonları ve karşı casusluk konularında deneyimli bir istihbarat aygıtının yanı sıra elektronik ve siber savaşta da bazı yeteneklere sahiptir. Buna ek olarak, Lübnan devletinden bağımsız bir fiber optik ağ da dahil olmak üzere güvenli iletişim ağlarına sahiptir.
Hizbullah'ın kara gücü hafif, orta ve ağır havan topları da dahil olmak üzere roket ve piyade topçuluğunda yoğunlaşmıştır. Çeşitli kalibrelerde 145.000'den fazla mermisi olduğu tahmin edilmektedir.
Bunlar çoğunlukla kısa menzilli, savunma amaçlı operasyonlarda kullanılıyor.
Hizbullah'ın roket topçularına gelince, 2006 ile 2024 yılları arasında cephaneliğinde miktar, menzil, hassasiyet ve faydalı yükler açısından yaşananları tanımlamak için "devrim" uygun bir terimdir.
Bir çözümden çok uzak
2006'da Hizbullah 34 gün boyunca günde ortalama 120 güdümsüz roket ya da tüm savaş boyunca yaklaşık 4.000 roket fırlatmıştır.
Şu anda Hizbullah'ın cephaneliğine ilişkin tahminler, menzilleri, faydalı yükleri, güdümleri ve diğer özellikleri önemli ölçüde farklılık gösteren 150.000 roket ve füze aralığındadır.
Örneğin Falaq-1 roketi yaklaşık 10 kilometre menzile ve 50 kilogramlık küçük bir savaş başlığına sahipken, Zelzal 2 füzesi 200 kilometreden fazla menzile ve 600 kilogramlık bir savaş başlığına sahiptir. Her ikisi de güdümsüz ve hassas hedef odaklı olmayan güdümsüz mühimmatlardır.
Daha uzun menzilli roket ve füzeler İsrail için stratejik bir sorundur. Hizbullah'ın kara kuvvetleri Litani Nehri'nin kuzeyine geri püskürtülse bile bu onların vuruş kabiliyetlerini sona erdirmeyecektir.
Hizbullah'ın elinde 200 kilometreye kadar menzile sahip tahmini 65.000 roket ya da füze ve 200 kilometreden daha uzun menzile sahip 5.000 füze bulunmaktadır. Bu da aynı şiddette olmasa da Litani Nehri'nin kuzeyinden Tel Aviv'i hala vurabilecekleri anlamına geliyor.
En iyimser senaryolarda, konvansiyonel caydırıcılık ilkeleri ve karşılıklı saldırı kapasitesi tam ölçekli bir savaşın başlamasını önleyebilir ya da geciktirebilir. Şu anda İsrail'in kuzey sınırı boyunca sergilediği duruş, Hizbullah'ın olası bir kara saldırısı riskine karşı kısmen savunmaya yöneliktir.
Bu durum hızla değişerek daha saldırgan bir pozisyona dönüşebilir.
Böyle bir değişim, Gazze'deki gerilimin azaltılması ya da ateşkesin ardından İsrail'in birinci ve ikinci kademe tugaylarının Gazze'den kuzeye yeniden konuşlandırılmasını gerektirecektir.
Ancak durum henüz bir çözümden çok uzak. Tam ölçekli bir savaşın potansiyel gelişimini izlerken, öngörülen her senaryonun daha iyi bir barışı teşvik etmek için stratejik bir plandan yoksun olduğu acı verici bir şekilde açıktır.
Bu durum mevcut durumun istikrarsızlığının altını çizerken, bölgede adaletli bir istikrarın sağlanmasına yönelik vizyoner bir yaklaşıma duyulan ciddi ihtiyacın da altını çizmektedir. (Kaynak)