İran Cumhurbaşkanı Reisi geçirdiği helikopter kazası nedeniyle yaşamını yitirdi. Günler süren cenaze töreni sonrası Reisi, dün defnedildi. İran kanadı Reisi'nin kaza raporunu da yayınladı, rapora göre helikopter tüm uçuş boyunca önceden belirlenmiş rotasında seyretti ve rotadan hiç sapma olmadı.
Kazadan bir buçuk dakika önce, düşen helikopterin pilotu, konvoydaki diğer iki helikopterle temas kurdu. Helikopterin enkazında da mermi ya da benzer bir ize rastlanmadı. Raporda, helikopterin dağa çarptıktan sonra yandığı da vurgulandı. Raporda, uçuş kulesi ve mürettebat arasındaki diyaloglarda şüpheli bir duruma rastlanmadığı da vurgulandı.
İsrail basını ise Reisi'nin ölümü sonrası Tahran'ın kendilerine yönelik politikalarının değişmediğini hatırlatarak 13 Nisan'da gerçekleştirilen İran'ın saldırısının yakın zamanda tekrarlanacağı hatta bu saldırının nükleer bir saldırı olabileceğini öne sürdü.
Jerusalem Post gazetesine değerlendirmelerde bulunan Alman savaş uzmanları İran'ın nükleer silah üretiminin sadece birkaç hafta olduğunu hatırlatarak İsrail'in önünde iki yaklaşımın olduğunu söyledi. Bu yaklaşımlar ise doğrudan İran'a saldırmak, bir diğeri ise bekle ve gör taktiği. Analizde İran'ın olası bir nükleer saldırısında İsrail ve Yahudi halkının Orta Doğu'dan tamamen yok olacağı belirtildi dahası İsrail'in boyut olarak küçük bir ülke olması nedeniyle İran'ın bu yok etmeyi sadece birkaç nükleer füzeyle yapmasının mümkün olduğu öne sürüldü.
Öte yandan İran ülkedeki kötü ekonomik şartlara rağmen Hizbullah ve Husiler gibi vekil güçleri ve kendi ordusuna toplamda 20 milyar dolardan fazla para harcadı. Bu durum da İsrail'in Tahran'a yönelik bir misilleme yapmasını zorlaştıran etkenlerden biri olarak görülüyor. Askeri uzmanlar ise İran'ın geniş coğrafyası, 2 milyona yakın askeri gücü nedeniyle İsrail'in Tahran kanadına yönelik savaş çağrılarından kaçmasını öneriyor.