İran'ın Lübnan Büyükelçisi Mücteba Amani, İran Devlet Televizyon'ua verdiği röportajda, Lübnan'da çağrı cihazlarının patlatılmasını anlattı.
Çağrı cihazları hiçbir zaman askeri amaçla kullanılmadı
Çağrı cihazlarının yalnızca Hizbullah üyeleri tarafından kullanıldığı iddiaya yanıt olarak Amani "Çağrı cihazları Hizbullah tarafından satın alınmıştı ancak askeri kullanımları yoktu. Lübnan'da Siyonist rejimde olduğu gibi kamuoyunu uyarmak için kırmızı alarm diye bir şey yoktur. Bu cihazlar mağazalara, okul yöneticilerine, hatta İran okullarına verilmişti. Hizbullah üyeleri bu cihazları hiçbir zaman askeri amaçla kullanmadı. Bu iddia yanlıştır ve sivil kullanımları oldukça kapsamlıdır. Ben asker değilim, bu cihaz bana acil durum bildirimi için verildi. Hatta bu olayda şehit olanlar ve yaralananlar arasında kadın ve çocukların da bulunması bu cihazları sıradan insanların da kullandığını gösteriyor." dedi.
Amani bununla ilgili "Elbette bu cihazlar, kullanılmadığı takdirde birkaç saniye sonra otomatik olarak patlayacak şekilde tasarlanmıştı. Netanyahu birkaç gün önce başlı başına bir savaş suçu olan saldırının sorumluluğunu üstlendi. Patlayıcı ve askeri malzemelerin sivil kullanıma yönelik cihazlarda kullanılması yasaktır ve savaş suçu sayılmaktadır. Bu Siyonistlerin işlediği bir suçtu ve ne yazık ki buna yalanlar da eşlik ediyordu. Bu cihazın yalnızca bilgilendirme amaçlı tasarlandığını söylemek gerekir." ifadesinde bulundu.
Çağrı cihazları ellere, gözlere ve yüze zarar verebilecek şekilde tasarlanmıştı
Çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaşadığı yaralanmayla ilgili Mücteba Amani "Çağrı cihazları ellere, gözlere ve yüze zarar verebilecek şekilde tasarlanmıştı. Ben de hemen hemen aynı üç bölgeden yaralandım. Yüzümün sağ tarafı daha çok hasar gördü. Sağ gözüm hasar gördü ama görüşü korundu. Sol gözüm daha az hasar gördü ve eski durumuna dönüyor gibi görünüyor. Sağ gözümün eski yeteneğine ulaşması için daha fazla zamana ihtiyacı var. Lübnan halkının ve bu cihazları sivil amaçlarla kullananların kanının yanı sıra benim kanımın da dökülmesinden gurur duyuyorum." açıklamasını yaptı.
Amani ayrıca "Bu cihaz ofisimdeydi ve önceki bip seslerinden farklı olarak özel bir bip sesiyle mesaj gönderiliyordu. "Önemli bir mesajınız var, bu butona basın" diye bir mesaj geldi. Çağrı cihazı sol elimdeydi ve sağ elimle düğmeye bastığımda patlama meydana geldi." diye konuştu.
Cihazlar İran'dan satın alınmadı
Çağrı cihazlarının nasıl hazırlandığına ilişkin İran'ın Beyrut Büyükelçisi Amani "Birçok Avrupa ülkesi bunu yapmakla suçlanıyor. Bu cihazların geldiği rota, içinde patlayıcı madde bulunan ülkelere girdi. Diğer bir hikaye ise çağrı cihazlarının tüm yükünün bir gemiye taşındığı ve Siyonist rejimin konşimentoyu aynı özelliklerle değiştirip bu cihazları aynı durumda değiştirdiğidir. Bu cihazlar bir süre işe yaradı ve sonunda patladı. cihazlarının menşei Tayvanlıydı. Tayvanlılar da bu cihazların Avrupa ülkelerinde manipüle edildiğini açıkladı." ifadelerini kullandı.
Bazılarının neden bu çağrı cihazlarının İran'dan satın alınmadığını sorusunu yanıtlayan Amani, "Hizbullah'ın bu cihazların hangi ülkeden satın alındığına her zaman dikkat ettiğini söylemeliyim. Ayrıca Lübnan kanunları ve yurt içi frekans kanunları da etkili oldu. Elektronik dalgalara sahip cihazların ithal edilebilmesi için frekanslarının karışmaması için Lübnan İstihbarat Bakanlığı'na kayıtlı olması gerekmektedir. Bu alanda hala doğru ve kesin bir anlatım mevcut değildir. Ancak bu cihazların İran'dan satın alındığını söylemek tamamen yanlıştır ve bu yanlış bir ifadedir." dedi.
Nasrullah'ın yerini bulmak için yapay zeka kullanıldı
Büyükelçi Amani Nasrullah'ın yerini bulmak için yapay zeka kullandığı yönündeki iddialarına yanıt olarak ise "Onu takip etmek için yapay zekaya ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Kanımca Dahiye'nin sınırlı ve küçük bir bölge olması nedeniyle yerini tespit etmek mümkün oldu ve yapay zeka gibi konuların kullanılmasına gerek kalmadı..." ifadesini kullandı.