İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, dün (Pazartesi) düzenlenen bir brifingde, 12 Haziran’da başlatılan ve “Am Klafi” adı verilen İran’a yönelik askeri operasyonun perde arkasını açıkladı. Katz, saldırının uzun süreli stratejik bir hazırlığın sonucu olduğunu vurguladı.
İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth’un haberine göre Katz, operasyonun hazırlık sürecine ilişkin daha önce duyulmamış ayrıntılar verdi.
“Mavi-Beyaz Operasyonu”ndan başlayan hazırlık
Katz, sürecin 2023 Kasım ayında düzenlenen bir güvenlik toplantısında başladığını belirtti. O toplantıda, Fordo’daki nükleer tesise sınırlı bir saldırı yapılmasına yönelik ön karar alınmış ve bu plana “Mavi-Beyaz Operasyonu” adı verilmişti.
“Alternatif Rol”
O dönem İsrail’in henüz İran’ın derinliklerine tekrar tekrar ulaşacak tam kapasiteye sahip olmadığını söyleyen Katz, buna “alternatif rol” adını verdiklerini, yani İsrail Hava Kuvvetleri’nin Amerikan desteği olmadan bağımsız hareket edebilme kabiliyetinin yeni geliştirildiğini aktardı. Katz, “Eğer bu rol geliştirilmeseydi İran’a karşı bu operasyon mümkün olmazdı. Bu, denklemi tamamen değiştirdi,” dedi.
Askerî istihbaratın bu süreçte üç paralel plan geliştirdiğini ifade etti:
• “Narnia” adı verilen ve İran’ın nükleer programına katılan bilim insanlarını hedef alan plan.
• İran’ın komuta ve kontrol sistemini felç ederek koordinasyon ve hızlı yanıt yeteneğini bozmayı hedefleyen plan.
• İran güvenlik teşkilatının önde gelen isimlerine karşı gerçekleştirilecek açılış saldırısı.
“Kırmızı Düğün Operasyonu”
Aralık ayında yapılan bir toplantıda İran’ın lider kadrosunu hedef alarak moral ve komuta yeteneklerini zayıflatma fikri gündeme geldi. Bu yaklaşım, “Kırmızı Düğün” adı verilen ve Devrim Muhafızları’ndan Hava Kuvvetleri Komutanı Emir Ali Hacızadeh de dahil olmak üzere birçok üst düzey komutanın suikastla öldürüldüğü operasyonla hayata geçirildi.
Ocak ayında “Hila” adı verilen sembolik bir toplantıda ise operasyonun siyasi hedefi netleştirildi: İran’ın nükleer programını geçici olarak felç etmek ve istikrarı uzatabilecek yeni bir caydırıcılık dengesi oluşturmak.
Bu noktada daha kapsamlı ve cesur bir planın hazırlığı başladı ve buna sonradan “Tornado Planı” adı verildi. Amaç, Tahran’ın derinliklerinde ani ve şiddetli bir etki yaratmaktı.
Yoğunlaştırılmış saldırılar
Katz’ın aktardığına göre, 29 Mayıs’ta İran’ın başkentinde hassas tesisleri hedef alan ve açık bir Amerikan katılımı olmaksızın yürütülen bir dizi nokta saldırı planı onaylandı.
Mayıs ayında “P+7” olarak adlandırılan, 7 gün içinde saldırıya hazır olunması emri verildi. 22 Mayıs’taki güvenlik toplantısında “Amerikan yeşil ışığı” önemli bir unsur olarak görülse de bunun mutlak bir ön koşul olmadığı belirtildi. Katz yine de zamanlamanın Washington ile koordine edilmesinin, gerilimi yönetmek açısından önemli olduğunu vurguladı.
Haziran başında hazırlık seviyesi “P+3”e çıkarıldı, yani saldırı için 3 gün kala alarm verildi ve lojistik ile askerî hazırlıklar başlatıldı. Binlerce asker operasyonla bağlantılı görevler için konuşlandırıldı ve operasyonun adı “Am Klafi” olarak belirlendi.
12 Haziran’da saldırı
Katz, 12 Haziran’ın ilk saatlerinde İsrail’in “açılış saldırısını” gerçekleştirdiğini ve üst düzey kaynaklara göre bunun, İran’ın planladığı geniş çaplı bir saldırıyı önlediğini söyledi.
Bazı İranlı liderlerin bir saldırı ihtimalinin farkında olduklarını ancak gerekli önlemleri almadıklarını belirten Katz, bu nedenle aralarında üst düzey isimlerin de bulunduğu çok sayıda kişinin öldüğünü kaydetti. Ayrıca saldırı sırasında hedeflerin sahadaki ve istihbarattaki gelişmelere göre anlık olarak değiştirildiğini ekledi.