İngiltere merkezli yayın organı Middle East Eye'de, özellikle son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında Türkiye ve Katar'ın Ortadoğu'da artan etkisinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Türkiye ve Katar'ın, başta Suriye'deki etkileri başta olmak üzere Orta Doğu'nun yeniden şekillenmesi sırasında kendilerini vazgeçilmez aktörler haline getirdikleri belirtilen analizde, ABD Başkanı Trump'ın da özellikle Türkiye ile bölgede yakın ilişkiler sürdürmek için dengeli bir strateji izlediği tespiti yapıldı.
Middle East Eye'de yayınlanan analiz şöyle:
Türkiye ve Katar, Orta Doğu'yu yeniden şekillenmesi sırasında kendilerini vazgeçilmez hale getiriyorlar.
Bu gerçeği görmek için sadece Suriye'ye bakmak bile yeterli. Katar'ın gaz ve nakit desteği ile Türkiye'nin askeri gücü, savaşın yıkıma uğrattığı Suriye'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olurken, Trump batılı müdahaleciliğinin fişini çekme sözünü yerine getirmeye çalışıyor.
İki ülkenin yükselen değeri, Arap yetkililer tarafından da gözden kaçmıyor.
Üst düzey bir Arap yetkili; “Trump'ın çok fazla işi var. Çin, İran görüşmeleri, Ukrayna'daki savaş. Bu nedenle Ortadoğu'ya müdahale etmek istemiyor. Suriye'de, Suriye'nin yeniden inşasının ayrıntılı detaylarına karışmaktan çekinmeyen iki yerel müttefiki var ve bu konuda onlara güveniyor.” değerlendirmesinde bulunuyor.
Katar ve Suudi Arabistan, Suriye hükümeti çalışanlarının maaşlarını ödüyor. Mart ayında Katar, Ürdün üzerinden Suriye'ye gaz tedarik etmeye başladı. Bu arada Türkiye hükümeti, İsrail'in Suriye'ye hava saldırıları sürerken Şam ile bir savunma anlaşması için görüşmeler yürütüyor.
Türkiye ve Katar'ın Suriye'de en aktif bölgesel güçler olması şaşırtıcı olmamalı.
Türkiye, Suriye ile uzun bir sınırı paylaşıyor ve çoğu Körfez monarşisi Suriye'yi terk ettikten sonra Beşar Esad yönetiminin devrilmesi için en etkin aktör olarak hareket etti. Katar ise bir istisnaydı. Suriye muhalefetini tanıyan ve barındıran tek Körfez ülkesiydi.
Buna karşılık, BAE gibi aktörler Esad'ın iktidarını korumak için büyük bir bahis oynadı.
Türkiye ve Katar'ın Suriye'de şimdiye kadar yaptığı en büyük anlaşma Mayıs ayında gerçekleşti.
Türkiye ve Katar; ABD ile birlikte Suriye'de dört gaz santrali ve bir güneş enerjisi santrali inşa etmesini öngören 7 milyar dolarlık bir enerji anlaşması imzaladılar. Bu anlaşma, savaşın tahrip ettiği ülkenin enerji ihtiyaçlarını amaçlıyor.
Şam'da düzenlenen imza töreninde konuşan ABD'nin Suriye Büyükelçisi Thomas Barrack, gelişmeyi “bu proje, muhteşem ülkelerin uyumunu gösteriyor” şeklinde tanımladı.
Barrack, Suriye'yi Trump'ın Orta Doğu vizyonunun “poster çocuğu” olarak nitelendirdi. Bu vizyonda ABD, yerel ülkeleri, Birinci Dünya Savaşı sırasında sömürgeci İngiltere ve Fransa'nın Suriye'yi bölmek için kullandığı Sykes-Picot anlaşmasının yanlışlarını düzeltmeleri için güçlendiriyor.
'PKK sorununu ele almak gerekiyor'
ABD'nin Suriye'de kimin sesine en çok kulak vereceği konusunda herhangi bir şüphe varsa, Barrack'ın Trump'ın Türkiye büyükelçisi olarak da görev yaptığı Ankara'ya bakmak gerekir.
ABD Suriye büyükelçisi Robert Ford;
“Trump yönetimi, Türklerin Suriye'de hayati bir ulusal güvenlik çıkarları olduğunu anlıyor ve Washington'daki diğerlerinin yapmadığı şekilde buna saygı duyuyor” değerlendirmesinde bulundu.
Biden yönetimi döneminde Suriye, ABD-Türkiye ilişkilerinde hassas bir konu oldu. Bu dönemde ABD askerleri, IŞİD ile savaşmak için Suriye'ye ilk kez girdi ve DSG olarak adlandırılan yerel gruplarla işbirliği yaptı.
Türkiye DSG'yi, ABD'nin de terör örgütü olarak tanıdığı PKK'nin bir uzantısı olarak görüyor. PKK, Türkiye'nin güneyinde on yıllardır ayrılıkçı saldırılar düzenliyor ve Avrupa Birliği tarafından da terör örgütü olarak tanımlanıyor.
Suriyeli diplomat Bassam Barabandi bu konuda yaptığı değerlendirmede;
“PKK sorunu çözülmeden Suriye'de istikrar sağlanamaz. ABD, Türklerle işbirliği yapmak zorunda, aksi takdirde yeni bir savaş çıkacağını biliyor.” ifadelerini kullandı.
Trump, ilk görev döneminde ABD askerlerini Suriye'den çekmeye çalıştı. Ancak kendi yetkilileri onu engelledi ve eski savunma bakanı Jim Mattis, askerlerin kısmi çekilmesi nedeniyle istifa etti.
ABD askerleri görünüşte IŞİD ile savaşmak için Suriye'deydiler. Ancak İran'ın bu bölgede hakimiyet kurmasını engelleyen bir güç olarak görülmeye başladılar. Tahran'ın müttefiki Esad gittiğine göre, ABD için bu gerekçe artık ortadan kalktı.
Trump, Şara ile yakın ilişkilerine atıfta bulunarak Türkiye'nin “Suriye'yi ele geçirdiğini” belirtti.
Trump gelinen noktada; İsrail ve DSG'nin ABD askerlerinin orada kalması yönündeki taleplerine rağmen, bu durumu askerleri çekmek için bir fırsat olarak görüyor gibi görünüyor.
Nitekim Barrack Haziran ayında Türk medyasına, ABD'nin kuzeydoğu Suriye'deki sekiz üssünü bir üsse indirgemeyi planladığını açıkladı.
Trump'ın müttefikleri Türkiye ve Katar'ı nasıl görüyor?
Türkiye ve Katar uzun süredir yakın ortaklar olarak görülüyor. Bir bakıma birbirlerini tamamlıyorlar.
Türkiye, NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip. Katar ise, dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatçılarından biri ve sadece 300 bin vatandaşı var.
Türkiye'nin Katar'da bir askeri üssü var ve iki ülkenin ittifakı, özellikle 2017'de Suudi Arabistan'ın önderliğinde Katar'a abluka uygulanması sırasında, Türkiye'nin Katar'ın yanında durması ile pekişti.
Trump'ın Katar ve Türkiye'nin Suriye'deki yatırımlarını memnuniyetle karşılaması, bölgenin ne kadar hızlı bir şekilde yeniden yapılanma sürecine girdiğini gösteriyor.