12 Eylül askeri darbesinin mimarları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında önceki gün çıkan müebbet hapis cezası, hukuki olarak darbe anayasasını ve o dönem hayata geçirilen tüm uygulamaları da ortadan kaldırıyor.
Avukat Mehmet Horuş, demokratik bir anayasa için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini, o dönem verilen idam ve haksız yargı kararlarının cinayet olarak tarihe geçtiğini vurguladı. Mahkeme kararının Meclise de görev çıkarttığını belirten Horuş, bir an önce demokratik bir anayasanın inşası için harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
‘MECLİS HAREKETE GEÇMELİ’
Evren ve Şahinkaya’nın yargılandığı darbe davasında müdahil olarak yer alan Devrimci ‘78’liler Federasyonu avukatı Mehmet Horuş karara ilişkin gazetemize konuştu. Verilen müebbet hapis cezasına kilitlenmeden, kararın ortaya koyduğu hukuksal sonuçlara bakılması gerektiğini ifade eden Horuş, “Bu kararın hukuksal sonucu, 12 Eylül anayasası ve uygulamalarının da ortadan kalkmış olmasıdır. Darbe yaptıkları için yargılanan ve hüküm giyen sanıklar aynı zamanda bu anayasa ve uygulamaların mimarlarıdır. O bakımdan hızla bu yanlışları gidermek gerekiyor” diye konuştu.
Bu nedenle bu kararın Meclise de görev çıkarttığını belirten Horuş, bir an önce demokratik bir anayasanın inşası için harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Onlarca düzenleme ve uygulamanın da bu karar nedeniyle ortadan kalktığı, meşruluğunu yitirdiğini belirten Horuş, bundan sonrası için bunların telafi edilmesi gerektiğini belirtti.
‘İDAMLARIN ADI ARTIK CİNAYETTİR’
Yargı kararının bir diğer boyutunun da, “O dönem yapılan yargılama ve idam cezalarının haksız ve hukuksuz yapıldığının ortaya çıkmış olmasıdır. 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’ler ve onlarca kişi için bu durumun adı artık cinayettir” diyen Horuş, yüzlerce kişinin işten atıldığını, öldürüldüğünü, sakat bırakıldığını hatırlattı.
Bu nedenle kararın bir başlangıç olduğunu belirten Horuş, “Onlarca soruşturma aşamasında bulunan işkence dosyaları var en az 51 ilde. Bunlar da sürüyor. Bu dava tam anlamıyla 12 Eylül’ü cezalandırma davası değildi. Ancak bir parçası ve önemli bir tarafıdır. O dönem yapılan her şey insanlığa karşı suçtur. Ankara başta olmak üzere onlarca ilde soruşturma aşamasında olan dosyaların hızla dava aşamasına getirilerek, alt kademe işkencecilerin de yargı önüne çıkartılması hızlandırılmalıdır. Çünkü bu karar bütün bu dosyaların ciddiyetle ele alınmasını ortaya koydu” diye konuştu.
‘GARDİYANDAN POLİSE, BÜROKRATLARA KADAR HER SORUMLU YARGILANMALI’
Devrimci 78’liler Federasyonu Genel Başkanı Nejat Kangal da, bu davanın yargı aşamasına gelmesi ve sonuçlanmasının emek, barış, demokrasi mücadelesi verenlerin bir çabası olduğunu söyledi. Davanın sadece darbe suçu ekseninde yürüdüğünü ve çıkan kararın da aynı zamanda o dönem işlenen cinayetlerin ve işkencelerin yargılanmasının da önünü açtığını kaydeden Kangal, “Cuntanın emirlerini yerine getiren cezaevindeki gardiyandan, işkenceci polisten, generaline, bürokratına kadar hepsinin yargılanmasının yolu açıldı. Bir an evvel de buradan yola devam edilmesi gerekiyor. Biz bu aşama için mücadelemizi hızlandıracağız” diye konuştu.
Hükümetin bu davayı demokratikleşme olarak kamuoyunun önüne koymasının değerinin ve anlamının olmadığını söyleyen Kangal, “Hükümet bu davayı esasında istememişti. Referandum da sadece bir kaç oy alabilmek adına ortaya atmıştır, ancak arkasında da durmamıştır. Şöyle ki; hükümet bu konuda samimi olsaydı, okullardan, yollardan, sokaklardan darbecilerin isimleri kaldırmakla başlayabilir, onların düzenlemelerini ortadan kaldırabilirdi. Bunu yapmadı, aksine bu davada bile o hukuku ve yöntemi kendisine yol edindi. Mecliste Evren’in cumhurbaşkanlığının kaldırılması konusunda bir kanun teklifini bile sunmadı. O yüzden Başbakan ve hükümetin bu kararı kendi başarıları olarak sunmasının anlamı yoktur” dedi.
‘DARBE DEĞİL KİŞİLER YARGILANDI’
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi de 12 Davası ile ilgili dün bir açıklama yaptı.
İHD’nin açıklamasında, “Darbeyi suç olarak tespit ederken, toplumu bu suçu işleyenlerin sadece 5 general olduğuna inandırmaya ya da ikna etmeye çalışmak, onlarla işbirliği yapmış olan dönemin siyasi, akademik, iş dünyası ve bürokratik suçlularını gizlemek, korumaya çalışmak da başka bir suçtur. Biz İnsan Hakları savunucuları, bu kararın Devlet açısından 12 Eylül yargılaması ve geçmişle yüzleşme adına çok yetersiz, sembolik ve bir görev savma olarak ele alındığı kanaatinde olmakla birlikte demokrasi ve İnsan Hakları kazanımları açısından yeni ve daha ileri bir mücadele sürecinin başlangıcı olarak değerlendirmek durumundayız” denildi.
NE OLDU?
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 12 Eylül 1980 Darbesi yargılamasının karar duruşmasında, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler” başlıklı 146. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldılar. Sanıkların duruşmalardaki “iyi halini” dikkate alan mahkeme, ağırlaştırılmış müebbet cezasını müebbet hapse indirdi.