Uluslararası Af Örgütü, Almanya Başbakanı Angela Merkel´in Türkiye ziyaretinde Cumburbaşkanı Erdoğan`dan insan haklarına riayet etmesini istemesi gerektiğini belirtiyor. Af Örgütü Almanya Şubesi`nde Türkiye, Avrupa ve Orta Asya uzmanı olarak çalışan Marie Lucas DW Türkçe`nin sorularını yanıtladı.
DW Türkçe: Almanya Başbakanı Angela Merkel`in Türkiye ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz? Merkel ziyareti sırasında hangi konuları dile gündeme getirmeli?
Marie Lucas: „Federal hükümet ve AB`nin Türkiye ile mülteci politikaları konusunda işbirliği yapma isteği, Türkiye`de insan hakları ihlallerinin gizlenmesi sonucunu beraberinde getirmemeli. Türkiye`de hükümeti eleştirenler, muhalifler hala suçlamalar yaratılarak yargı önüne çıkarılıyor. Barışçıl gösteriler yasaklanıyor ve şiddet kullanılarak dağıtılıyor. Türk güvenlik güçleri PKK`ye yönelik operasyonlarında sürekli sivilleri öldürüyor. Almanya Başbakanı Türkiye ziyaretinde bu konularda net bir tavır takınmalı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan`dan insan haklarına riayet etmesini talep etmeli. Merkel sığınmacıların hakları konusunu da dile getirmeli. Zira AB ve Türkiye arasındaki bir işbirliği, AB´nin mültecilerden izole edilmesine yol açmamalı. Burada birincil hedef, birlikte mültecilerin insan onuruna yakışır bir biçimde alınması olmalı.“
DW Türkçe: Sol Parti ve Yeşiller Merkelìn ziyaretini Türkiye`deki insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek eleştiriyor. Hatta Sol Parti ziyareti iptal etmesini talep ediyor. Sizce Türkiye`de insan hakları ne durumda?
Marie Lucas: „Merkel şimdi hassas bir dönemde Türkiye`yi ziyaret ediyor olsa da insan hakları ihlalleri konusunda sessiz kalmamalı. Yıllardan beri resmi makamların hükümeti eleştiren muhalifleri nasıl susturduğunu kaygıyla gözlemliyoruz. Bu bazen cezai soruşturma, bazen gösterilerin yasaklanması ya da eleştirel internet sayfalarının kapatılması şeklinde kendini gösteriyor. Bunun yanı sıra büyük bir başka sorun, göstericilerin polis tarafından yaralandığı ya da bazğz öldürüldüğü durumların cezasız kalması. Bu insan hakları ihlalinden sorumlu olanlar sık sık yargı önüne bile çıkmıyor. Birkac aydır güvenlik güçleri ile PKK arasında alevlenen çatışmalar insan haklarının daha da kötüleşmesine neden oldu. PKK saldırılarının hiçbir biçimde haklı bir açıklaması olamaz. Ancak Türk güvenlik güçleri bu saldırılara yeni insan hakları ihlalleriyle karşılık veriyor ve sivilleri hedef alıyor. Örneğin Cizre`de güvenlik güçleri ile PKK destekçileri arasındaki çatışmalarda aralarınde çocukların da olduğu çok sayıda sivil hayatını kaybetti. Kent sakinleri sokağa çıkma yasağı nedeniyle gıda ve tıbbi ihtiyaçlarını karşılayamadı. PKK ile çatışmalarda sivillerin korunması için gerekli bütün önlemlerin alınması, sivillerin acımasızca öldürülmesi halinde bağımsız bicimde soruşturulması Türk hükümetinin görevidir. Ancak bu sayede sorumlular yargı önüne çıkarılabilir.“
DW Türkçe: Türkiye ve AB mülteci akınının kontrol altına alınması için bir eylem planında uzlaştı. Türkiye`nin `güvenli ülke` olarak tanımlanması planlanıyor. Türkiye size göre `güvenli ülke`mi?
Marie Lucas: „Af Örgütü zaten `güvenli ülke` konseptini temelden eleştiriyor çünkü bu hak, adil sürecin ihlal edilmesi anlamına geliyor ve sığınmacıların korunma ihtiyacının tanınmaması tehlikesine yol açıyor. Türkiye`nin `güvenli ülke` olarak tanımlanması fikri anlamsız ve tehlikeli. AB Komisyonu`nun verilerine göre Türkiye`den gelen sığınmacıların dörtte biri AB`ne sığınma konusunda haklı gerekçelere sahip. Şimdi Türkiye toptan `güvenli` olarak tanımlanırsa o zaman kovuşturma tehdidiyle karşı karşıya kalacak insanlar Türkiye`ye gönderilebilir. Böylesine bir tanım, Türk hükümetine kötü bir siyasi mesaj anlamına da gelebilir. Çünkü bu oradaki insan hakları ihlallerinin inkarı anlamına gelir. Bu durum Cumhurbaşkanı Erdoğanì bugüne dek izlediği çizgiyi sürdürme konusunda cesaretlendirir ve Türkiye`deki insan hakları ihlallerinin cezasız kalmasına da ivme kazandırır.“
DW Türkçe: Bazı politikacılar Türkiye ve AB arasında eylem planı konusunda sağlanan uzlaşmanın `Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir secim hediyesi olacağını savunuyor. Sizce öyle mi?
Marie Lucas: „AB ve Türkiye arasındaki uzlaşma kesinlikle tek taraflı bir armağan değil. Öyle görünüyor ki AB, Türkiye ile işbirliğine sıcak bakıyor. Af Örgütü, uzun süredir AB ve federal hükümetten Türkiye`yi sığınmacıları alma konusunda daha iyi desteklemesini talep ediyor. Şu an Türkiye`ye yapılması düşünülen mali destek bu nedenle ilk önemli adım. Ama AB bununla yetinmeyip, kendisi sorumluluk almalı ve Avrupa`ya güvenli geliş yollarını yaratmalı.“