Demirtaş, düzenlenen bir panele katılmak üzere geldiği Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi\'nde üniversite öğrencileriyle buluştu.
Konuşma sırasında kürsüdeki TRT\'ye ait mikrofonun düşmesi üzerine Demirtaş\'ın \"Benim bir kastım yok\" demesi, gülüşmelere neden oldu.
Demirtaş, burada yaptığı konuşmada, Türkiye\'nin tamamını yakından ilgilendiren bir gelişmeyle karşı karşıya olduklarını ve seçimde iki temel tercihin yarışacağını belirterek, \"Ya Türkiye\'nin otoriterleşmesine, diktatörlüğe, tek adamlık sisteminin güçlenmesine, anayasal dayanağa kavuşmasına yol açacak ve yukarıdan başlayarak bir toplumsal mühendisliğin artık kendini iyiden iyiye dayattığı toplumsal bütün özgürlük alanlarının da sınırlandığı bir tercihle karşı karşıya kalacağız.
Bir diğer seçenek de aslında HDP\'nin öncülüğünü yaptığı fakat HDP etrafında bir araya gelmiş, daha çok ademi merkeziyet, yerinden yönetim mekanizmasını savunan, eğer devletle organize olacaksa, bununla birlikte bu idari modelin etrafında sivilleşmeyi, çoğulculuğu, çok kültürlülüğü, çok inançlılığı garanti altına alan, demokratik bir anayasa etrafında yeni bir toplumsal sözleşmeyi savunan çizgi olacak\" diye konuştu.
Demirtaş, HDP seçim kampanyasının neredeyse yüzde doksanının gönüllü çalışanlardan oluştuğu ve bunun da egemenlerin kontrol edemediği bir güce dönüştüğünü savundu.
Barajı aşıp daha güçlü şekilde parlamentoya girdikten sonra işin bitmediğini ve asıl yapılması gerekenin, yeni özgürlükçü sivil bir anayasa etrafında büyük bir toplumsal örgütlenmeyi sağlamak olacağını aktaran Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
\"HDP\'nin başarısı sıradan bir yüzde 10 seçim barajını aşmanın çok çok ötesinde, ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde bir domino etkisi yaratacaktır. Üzerimize geliyor olmalarının nedeni budur. Gerçek bir halk örgütlenmesidir HDP. Bizatihi halkın örgütlediği, her şeyi halk tarafından var edilmiş gerçek halk partisi olduğu için hiç kimse nereye koyacağını bilemiyor. Hiç kimsenin aklına, bunun gerçek halk hareketi olabileceği fikri gelmiyor. Çünkü siyasi tarihte böyle bir şey yok.\"
Demirtaş, iktidarın Suriye politikasını eleştirerek, \"Suriye\'de her şey tuzla buz ediliyor, ortadan kaldırılıyor. O şehirler çok sayıda medeniyetin izlerini taşıyan açık hava müzeleriydi. Artık hiçbiri yok. Göreceğiz; oralar Levent gibi olacak, kuleler yükselmeye başlayacak. Ve bu bir başarı öyküsü olarak yeni nesil Suriyeli gençlere anlatılacak. Suriyeli gençler, bir süre sonra geçmişlerini hiç bilmeyecekler. Bu yönüne kimse takılmıyor, kimsenin umurunda değil. Bu yönüne maalesef ki en büyük zararı Türkiye\'nin müdahalesi, bölgesel küresel müdahaleler ve orada özellikle insanlık adına utanç verici işler yapan IŞİD ve benzeri örgütler, en büyük zararı vererek sürdürüyorlar\" dedi.
AK Parti çizgisinin, Türkiye\'yi kültürsüz, dilsiz ve modernleşme adı altında tümüyle neoliberal kapitalist politikalara teslim edilmiş bir ülkeye dönüştürmek istediğini ileri süren Demirtaş, \"Bu çizginin kazanması demek, Türkiye\'de felaket demektir. HDP kazanır ve bu çizgiyi ideolojik olarak da seçimde oy oranı olarak da yenmeyi başarırsa, bunun Ortadoğu\'daki moral etkisi de farklı olacaktır\" değerlendirmesinde bulundu.
Demirtaş, HDP\'nin en büyük farklılığının kadın rengi olduğunu ve HDP\'nin bir \"kadın hareketi\", bir \"kadın partisi\" olduğunu belirterek, \"Bu da gerçekten kelimenin tam anlamıyla bir demokratik güvencedir. Egemenlik sisteminin, sermaye, devlet, kapitalist egemenliğinin, erkek zihniyet egemenliğinin, her türlü egemenliğin yeniden yeniden üretildiği, kadın erkek ilişkisini temelden sorgulayan bir felsefeyle HDP meseleye yaklaştı. Kadın erkek arasındaki egemenlik ilişkisi, demokratik bir ilişkiye dönüştürülmedikçe biz sermayeyle, devletle, diğer egemen güçlerle hiçbir ilişkiyi demokratik bir tarza dönüştüremeyiz, çünkü kaynak orası. Bu, bütün Ortadoğu\'da ezilen kadınlara da büyük bir umuttur\" ifadelerini kullandı.