Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; Emra Asyılı isimli genç, sosyal medya üzerinde yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek, 'örgüt propagandası yapmak' iddiasıyla 25 Eylül 2017'de tutuklanmış, bir gün sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, TMK 7/2 kapsamında cezalandırılması istenmişti. 21 Kasım 2017 tarihinde de 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmış, suçun yayın yoluyla işlendiği gerekçesiyle artırıma giden mahkeme heyeti, Asyılı’nın cezasını 2 yıl 6 aya çıkarmıştı.
İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararında suç delili olarak geçen 'Kürtlerin ayrı bir ırk olduğu, Kürdistan’ın ayrı bir coğrafya olduğu, Kürdistan coğrafyasının 4 parçaya bölündüğü, Kürtlerin asimilasyona tabi tutulduğu' gibi skandal ifadeler İstinaf Mahkemesi tarafından olduğu gibi onandı. Karar gerekçesinin ilgili bölümünde şunlar kaydedilmişti: “Özellikle Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki yerleşim birimlerinde, sosyo-ekonomik seviyesi düşük iyi bir eğitim almamış olan kesimde Kürtlük bilincinin yaratılması için, 1. Kürt olduğu iddia edilen vatandaşlarımızın ayrı bir ırk olduğu. 2. Ayrı bir dillerinin bulunduğu. 3. Binlerce yıllık bir tarihe sahip oldukları. 4. Yaşadıkları toprakların en eski zamanlardan beri kendilerine ait olduğu ve Kürdistan olarak anıldığı, 5. Nevruz’un Kürtlerin ulusal kurtuluş bayramı olduğu, 6. Kürdistan tabir edilen bölgenin sürekli sömürgeciler tarafından istilaya tabi tutulduğu gibi fikirler enjekte edilmekte, yani propaganda malzemesi olarak kullanılmaktadır.”
Onama kararında gerekçe belirtilmedi
Dava avukatları yerel mahkemenin kararını istinaf mahkemesine taşımıştı. İstinaf Mahkemesi hiçbir gerekçe belirtmeden kararı onadı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, bir paragraflık kararında “Sanığın kendisine ait Facebook ve Twitter hesaplarından yapmış olduğu paylaşımların silahlı terör örgütü PKK/KCK’nın cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek, teşvik edecek nitelikte olduğu, yapılan yargılama sonunda toplanan deliller, karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutunun kabul edildiği, eyleminin olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde nitelendirilerek vasıflarının tayin edildiği, eylemlerinin bir bütün halinde tek suç teşkil ettiği kabul edilerek TCK’nın 43. Maddesi uyarınca cezasında artırım yapılmak suretiyle mahkumiyetine dair hükmün usul ve yasaya uygun olduğu, savunmalarının inandırıcı gerekçelerle reddedildiği anlaşılmış ve ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediği gibi başkaca hukuka aykırılığa rastlanılmamıştır” iddialarında bulundu. Cezanın kesinleşmesi üzerine dava avukatları, kararı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıyacak.