Türkiye Gıda, Tarım ve Hayvancılık eski Bakanı ve Tarımsal Strateji ve Politika Geliştirme Merkezi (TARPOL) Yönetim Kurulu Başkanı Mehdi Eker geçtiğimiz günlerde Duhok’ta Amerikan Kürdistan Üniversitesi tarafından düzenlenen foruma katılmak üzere Kürdistan Bölgesi’ne geldi.
Eker ardından başkent Erbil’de Kürdistan Bölgesi Tarım ve Su Kaynakları Bakanlığı tarafından yeşillendirme ve iklim değişikliği ile mücadele kapsamında başlatılan kampanyaya katılıp fidan ekti.
Rûdaw TV’den Dildar Herki’ye konuşan Eker, Kürdistan Bölgesi’ne yaptığı ziyaretin amacı, Erbil-Ankara ilişkileri, Türkiye’nin Rojava’ya yönelik politikası, kulislerde dolaşan AK Parti ile HEDEP arasındaki görüşmeler ve İsrail-Hamas çatışmasına ilişkin soruları yanıtladı.
Mehdi Eker, Kürdistan Bölgesi'ne yaptığı ziyaretin amacına ilişkin şunları kayddetti:
"Kürdistan Bölgesi'ne gelme sebebimiz Sayın Mesrur Barzani'nin daveti üzerine oldu. Duhok'ta Amerikan Üniversitesi'nde bir forum vardı ve birçok ülkeden uzmanlar, diplomatlar ve siyasetçiler de katılmıştı, iki gün sürdü, bölgesel konular, Orta Doğu ve uluslararası alanı ilgilendiren konular konuşuldu, tartışıldı. Bu vesile ile Sayın Mesrur Barzani beni de davet etti. Ben de davete icabet ettim ve orada bir konuşma yaptım. Orta Doğu'da bölgenin barışı, istikrarı ve huzurunu etkileyen birçok önemli konu vardı."
Türkiye ile Kürdistan Bölgesi ilişkilerine yönelik soruya Eker; "Çok iyi yönde ilerliyor, biz bundan memnunuz. Sayın Mesud (Barzani) ile yaptığımız görüşmede ve Sayın Neçirvan ve Sayın Mesrur Barzani'nin forumda de ifade ettiği gibi, kendileri de bu ilişkilerin düzeyinden çok memnun. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan ve hükümetimizin yetkilileri de ilişkilerimizin ve münasebetlerimizin daha çok gelişmesini istiyorlar. Biz komşuyuz, kardeşiz. Bu yüzden iki taraf da inanıyoruz ki, komşuda huzur yoksa kendi evimizde de huzur olmaz." cevabını vedi.
Mehdi Eker devamında şunları kaydetti: "Bunun nedeni kalubeladan beri kardeş olmamız, komşu olmamız, gelenek ve göreneklerimizin birbirine çok yakın, kültürümüz de birbirine yakın. Aynı coğrafyadayız ve tarihte birlikteydik. Geçtiğimiz yüzyılda yeni devletler kuruldu, dünya savaşları yaşandı ve bazı komplikasyonlar oldu. Ancak 22 yıldır, AK Parti hükümeti, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın politikaları önceki siyasetçilerden farklı. Kürdistan Bölgesi'yle, Irak'la ve çevremizdeki ülkelerle de ilişkileri eskisi gibi değil, daha iyi halde. 2013 yılında Sayın Mesud (Barzani) Bey’i Diyarbakır’a davet etti. Recep Tayyip Erdoğan ile Diyarbakır’da çok büyük bir miting yaptılar, 100 bine yakın kişi bir araya geldi. Orada ikisi de bir gece kaldı, ben de oradaydım. İlişkilerimiz AK Parti, AK Parti hükümeti ve AK Parti Genel Başkanı’ndan önceki dönemde bu şekilde sıcak olmamıştır."
"Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi ile arasında ilişkilerin bir benzeri neden, Rojava ile olmuyor. Bu konudaki engeller nelerdir?" sorusuna ise Eker şu yanıtı veriyor:
"Neden biliyor musunuz? Bazı nedenler var. Biz bölgemizde barış ve istikrar istiyoruz. Türkiye içinde ve her yerde güvenlik istiyoruz, emniyet sağlansın istiyoruz. Suriye’nin kuzeyinde buna engel olan PKK ve onun uzantılarıdır. Orada PYD ve YPG, PKK'nın yolunda ve izindeler. İsimleri hariç her şeyleri birdir, sadece adını PKK koymamışlar. İşte burada soru şu; Bunu Kürtlerin hesabına değil, başkalarının hesabına yapıyorlar."
Röportajın devamında şunlar kaydediliyor:
Kim bu başkaları?
"Herkes onların kim olduklarını biliyor. Burada olmayan ama elini buradan çekmeyenler. Uzakta oldukları halde 100 yıldır bu sorun yaratanlar."
Eker, "Geçmiş yıllarda “Barış Süreci” denilen bir süreç vardı ama bozuldu. Şimdi yeniden yeni bir sürecin başlaması ihtimali var mı?" sorusuna, "Hayır, şimdi durum şöyle; ihtimal olsa da şöyle olur. O süreç neden bozuldu ve kim bozdu?"
Belli oldu ama polislerin öldürülmesi…
"Hayır, bir şey söyleyeceğim. Orada bir şey husus var, o süreç PKK tarafından bitirildi ve PKK Kürtlerin temsilcisi değil, bunu Kürtlerin hesabına da yapmadı."
O halde neden PKK dışında başka bir partiyle yeni bir süreç başlamıyor?
"Süreç zaten var..."
Kimler arasında?
"Müsaade edin. Öncelikle PKK'den kurtulmamız lazım. PKK var olduğu sürece ve orada var olduğu sürece bu zehri enjekte ediyor ve buna izin vermiyor. Sürecin ilerlemesine izin vermiyor. Bu nedenle PKK ve etkisi bitmeden başka adım atamazsınız. Denedik, tecrübe ettik, PKK bunu zehirliyor."
Geçtiğimiz günlerde belediye seçimlerinde yeni bir süreç başlatılması ya da yeni bir ittifak yapılması konusunda AK Parti ile HDP (Şu anki HEDEP) arasında gizli görüşmeler olduğuna dair haberler basına sızdı ve bunu kimse yalanlamadı.
"Türkiye'de iki şey istiyoruz; birincisi bu terör bitsin, yani cinayet ve baskı bitmeli. Ölüm ve baskı olduğu sürece başka bir şey olmaz, mümkün değil."
Ama bu ölümlerin sorumlusu HDP değil ki?
"Hayır, müsaade edin. HDP’nin iradesi elinde değil."
Kimin elinde?
"İradesi PKK'nın elinde. HDP onların emri olmadan bir şey söyleyemez, bunu hepimiz biliyoruz, dünya biliyor, Kürtler de biliyor, Türkler de biliyor. Bu saklı bir şey değil, açık ortada bir durum. Keşke en başında, yada bazen fırsatlar oluştuğunda HDP, PKK'ye dur diyebilseydi. “Siz Kürtlerin kaderiyle oynuyor onu insanları öldürerek eziyorsunuz” diyebilseydi. Türkiye'nin doğusundaki şehirlerde Diyarbekir, Nusaybin, Mardin gibi diğer şehirlerinde 2015, 2016 yılında çözüm sürecinde silah, bomba ve mayınlar getirip yer altında sakladılar hendekler açtılar. Binlerce kişinin öldürülmesine sebep oldular. HDP neden o dönemde kalkıp “ne yapıyorsunuz” diye sormadı? O şehirlerin belediye başkanları da HDP'liydi ama içlerinden tek biri de bunu demedi. Onlarla birebir konuştuğunuzda “biz bunu istemiyoruz, bu doğru bir şey değil” diyor ama bunu açıklayamıyorlar. Söyleyemiyorlar çünkü PKK'nin emrinin dışına çıkamıyorlar. Yani iradesi mahcuzdur. Burada ihtimal şu; PKK biterse, baskı ve cinayetler biterse, HDP samimi bir siyasi parti olursa..."
O zaman mı onlarla ittifak yaparsınız?
"Müsaade edin. “Biz cinayetleri ve terörü reddediyoruz, onlarla hiçbir ilişkimiz yok, PKK de teröristtir” deseler."
Yani HDP’nin “PKK teröristtir” demesi şart mı diyorsunuz?
"Bu doğru, çünkü PKK teröristtir, insanları öldürüyor. HDP’nin, “ben sivil bir partiyim, PKK ile hiçbir bağlantım yok, teröre ve şiddete karşıyım” demeli. “Ben bunu kabul etmiyorum” demeli, o zaman diğer partiler gibi meşru bir siyasi parti olur."
Bunlar AK Parti’nin şartları mı?
"Bunlar AK Parti'nin şartlar. Terörsüz, PKK’siz. Sonra hep birlikte oturulur ve Türkiye'nin ne meselesi varsa konuşulur ve çözülür.
HEDEP, daha önceki seçimde olduğu gibi İstanbul ve Ankara belediyelerini alan muhalefetle ittifak yapmayacağını söylüyor.
"Ama boylarının ölçüsünü aldılar, kendilerine bir kazancı olmadığını gördüler."
Bu HEDEP ile oturmak ve ittifak kurmak açısından sizin için de bir fırsat değil mi?
"Hayır, hayır. HEDEP konusunda iki şey var, biri PKK ile olan ilişkisi. “Biz teröre karşıyız” demeli, “terörü kabul etmiyoruz” ve “PKK'yi de kabul etmiyoruz” demeli. HEDEP’yi PKK'nin emir ve talimatıyla Türkiye'nin eski komünistlerine teslim ettiler, pek çok vekil ve nimayende onlardan çıktı."
Ama “biz bir Türkiye partisiyiz, sadece Kürtlerin veya bir milletin değil” diyorlar. Bu kâfi değil mi?
"Evet bu doğru ama yeterli değil, PKK olduğu müddetçe kâfi değil."
Eker, "Türkiye'nin önünde belediye seçimleri var. AK Parti'nin seçim için ne gibi hazırlıkları var, planları nelerdi. MHP ile ittifakı devam edecek mi? Bazı Kürt çevreleri de içine alacak mı?" sorusuna şu cevabı verdi:
"MHP de diğer partiler gibi kendi içinde siyasi nedenlerle ittifak yapan bir partidir. MHP ile AK Parti arasındaki ittifak da böyledir. HEDEP ve Ümit Özdağ'ın, Meral Akşener'in partisi CHP ve diğer bazı partilerle seçimlerde bir oldu. Hepsi bir oldu, amaçları ve hedefleri tek bir şeydi; AK Parti gitsin. Kendi aralarında bile aynı fikirde olmadıkları için millete inandıramadılar, millet onlara inanmadığı için de başarılı olamadılar. Bu seçime her parti kendi adayları ile seçime katılacağı yönünde fikir beyan ediyor, her biri farklı şekilde girecek. Biz de AK Parti olarak seçime adaylarımızla katılacağız. Yerel seçimler bunlar, bu yüzden bazı yerlerde adayların kendisi de çok önemli. Mesela bir ilçede bir aday var, o aday diğer partiler tarafından da destekleniyor."