Buldan HDP'nin başvuru ve adayları netleştirme sürecinin 20 Kasım ile 5 Aralık arasında olacağını söyledi. Buldan, bu seçimlerin 7 Haziran ve 24 Haziran seçimlerinin devamı olduğunu belirterek "Yerelleri faşist AKP zihniyetine teslim etmeyeceğiz" dedi.
Buldan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
Yerel seçimler için 40'ı aşkın ilde ve 500'ü aşkın ilçede fizibilite çalışmalarımızı tamamladık. Yüzlerce STK, sendika, oda, yöre derneği, yurttaş girişimi, meslek birliği ile görüşmeler yaptık ve seçim takvimimiz de oluşmuş oldu.
Aday adayı başvuru tarihimiz 20 Kasım - 5 Aralık'tır. Buradan çağrı yapıyoruz, bu ülkede barışı, demokrasi isteyen herkesi yerelde siyaset yapmaya, HDP’ye başvuru yapmaya davet ediyoruz.
Yerel seçimlerde HDP'nin kazanması AKP'yi Saray'a hapsedecek. Bu seçimler 7-24 haziran'ın devamı olacak. Yerelleri faşist AKP zihniyetine teslim etmeyeceğiz.
Partimizin ittifaklarını genişletme, faşizme karşı toplumun tüm ezilen kesimlerini bir araya getirerek bir demokrasi cephesi oluşturma görevi devam etmektedir. Halklar ittifak kurabiliyorsa, demokrasiden yana olan tüm kesimler niye ortaklık geliştirmesin?
Tek bir oyumuzun bile pazarlık konusu yapılamayacağının şimdiden bilinmesini isteriz. Halkımızın hayır dediği hiçbir şeyi yapmayacağız, tamam dediği her şeyin de kurulması, hayata geçmesi için elimizden geleni yapacağız.
Bizim belediye başkanlarımızla ilgili tek kalem dahi yolsuzluk saptayamayan Sayıştay şimdi 13 kayyım belediyesinde 196 yolsuzluk tespit etti. Yolsuzluları uc uca eklesek buradan Van'a ulaşacak. Muhtemelen Recep bey yakında Sayıştay’ın başına da bir kayyım atayacak.
Bu kayıumlardan kurtulmanın sözünü veriyoruz. Yeter mi? Yetmez. Çaldıkları paraları, arsaları kim çaldıysa, kime peşkeş çektilerse geri alıp, sizin hizmetinize sunacağız. Bu halkın rızkını, hakkını onlara asla bırakmayacağız.
Bizler bir halkın iradesine tecrit uygulayan, halkın belediyelerini gaspçı kayyımlara teslim eden, Yüksekdağ’ı, Demirtaş’ı, milletvekillerimizi cezaevinde tutan, Türkiye’nin demokrasi güçlerine zulmeden, işçilere kan kusturan bir zihniyet ile görüşmeyiz.
"AKP ile Görüşmüyoruz Ama Sandıkta Görüseceğiz"
Neymiş? HDP, AKP’yle gizli gizli görüşüyormuş. Şunu açık bir şekilde söyleyelim; görüşmüyoruz ama görüşeceğiz. Saatini tarihini de verelim. 31 Mart tarihinde sandıklarda görüşeceğiz AKP ile.
Bizler bir halkın iradesine tecrit uygulayan, halkın belediyelerini gaspçı kayyımlara teslim eden, Yüksekdağ’ı, Demirtaş’ı, milletvekillerimizi cezaevinde tutan, Türkiye’nin demokrasi güçlerine zulmeden, işçilere kan kusturan bir zihniyet ile görüşmeyiz.
Haksız bir şekilde ihraç edilen 7.000 sağlık emekçisinin ve 2.000’e yakın Tıp Fakültesi mezununun mesleğini icra edememesi için AKP adeta duvar örüyor. Sağlıkta kendi kadrolaşmalarının önünü açıyorlar. Hep söylediğimiz gibi, 'AKP sağlığa zararlıdır'.
AKP’nin ekonomik politikaları ile birileri zenginliğine zenginlik katarken milyonlar ise açlığa, işsizliğe mahkûm ediliyor. Trabzon’un Tonya ilçesinde köylüler sütlerini yerlere döktü. Recep Bey ise araç filosuna yeni araçlar katarak zenginliğine zenginlik katıyor.
TÜİK’e göre 2002’den bu yana istihdam oranı yılda ortalama binde 2 artmış. AKP Genel Başkanı Saray'da istihdam ettiği yandaşlara bakınca işsizliğin azaldığını sanıyor. Saray'da istihdam artmış olabilir. Ama şaşalı binalardan dışarı bakarsanız yoksulluğu görebilirsiniz.
20 yıl önce Sayınn Öcalan’ı Türkiye’ye teslim edenler, komplolarını para ödülleri ile sürdürmeye çalışıyor. Bu yaklaşım Kürt halkına hakarettir. Dünyanın tüm servetini de koysanız bu zihniyetle ne bu sorunu çözebilirsiniz ne de Kürt halkına geri adım attırabilirsiniz
Leyla Güven’in açlık grevi kendisine yönelik hukuksuzluğa değil halkın iradesine yönelik saldırılara karşıdır. Bu eylemi bir eleştiri olarak da görüyoruz ve bize yüklediği sorumluluğun farkındayız. Tecridi kırana kadar daha fazla mücadele edeceğimizin sözünü veriyoruz.
Türkiye’nin denetimi altındaki ÖSO çeteleri bir yandan Afrin’de yağma talana devam ederken, diğer yandan kadın ve çocukları kaçırarak fidye istemektedir. Tarih bize göstermiştir ki bu zulümlerin bedeli kimsenin yanına kâr kalmayacaktır.