Türkiye'nin PKK Operasyonu ile Kalkınma Yolu Projesi: İki ucu keskin kılıç

Washington Institute için bir yazı kaleme alan, genelde Ortadoğu özelde Kürdistan Bölgesi, Lübnan ve Şii milisler konusundaki çalışmalarıyla bilinen gazeteci İdris Okuducu Türkiye'nin Irak'la birlikte uygulamak istediği ve PKK'ye karşı güvenlik önlemlerinin de kapsayan "Kalkınma Yolu" projesini değerlendirdi.

11.04.2024, Per - 12:07 [ Güncellenme: 11.04.2024, Per - 15:10 ]

Türkiye'nin PKK Operasyonu ile Kalkınma Yolu Projesi: İki ucu keskin kılıç
Haberi Paylaş

Türkiye'nin mega projesi ile PKK karşıtı operasyonunun iç içe geçmesinin, her iki unsurun da başarı şansını artırdığını dile getiren Okuducu, ancak bu ara bağlantının iki ucu keskin bir kılıç gibi, bir unsurun başarısızlığının, potansiyel olarak diğerinin başarısını da engelleyebileceğini ifade etti.

Okuducu'nun Washington Institute'de yayımlanan yazısı:

Türkiye geçtiğimiz günlerde, Irak'ın Kürdistan Bölgesi'ndeki (KBY) Kürdistan İşçi Partisi'ne (PKK) karşı, bu yaz potansiyel olarak Bağdat ile koordineli olarak başlatılacak olan kapsamlı askeri operasyonun sadece güvenlikle ilgili olmadığını duyurdu. Ankara'nın saldırısı, Irak'ın merkezi hükümetiyle ekonomik ve siyasi ilişkileri güçlendirmek amacıyla Türkiye ile Irak'ı birbirine bağlaması önerilen "Kalkınma Yolu"nu ağırlıklı olarak öne çıkaran daha geniş bir stratejinin parçası olacak. Bu çabalar, özellikle ABD'nin Irak'tan çekilmesi karşısında, bölgede büyüyen İran hegemonyasına karşı koyacaktır; ancak Ankara'nın, her iki planın da başarılı olabilmesi için muhtemelen İran'ın bu iki plana rıza göstermesini sağlaması gerekecek.

Türkiye'nin Askeri Operasyonları ve Irak'ın Değişen Duruşu

Türkiye'nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) ve Irak'la ilişkilerinde güvenlik ve ekonomik kaygılar en önemli iki konu. Ankara, 1990'lı yıllardan bu yana Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) tam kontrole sahip olduğu Duhok ve Erbil'in Bahdinan bölgesinde PKK'ye yönelik operasyonlar için askeri üsler kuruyor. 2016 yılına kadar KBY'deki askeri operasyonlar çoğunlukla kısa vadeliydi ve Ankara burada kalıcı üsler kurmayı amaçlamıyordu. Ancak KBY'nin 25 Eylül 2017'deki talihsiz bağımsızlık referandumundan ve Trump yönetiminin ABD birliklerinin Suriye'den çekileceğini duyurmasının ardından, Türkiye'nin Erbil ve Duhok'taki askeri operasyonları arttı. Özellikle tehdidi kaynağında hedefleme stratejisinin etkili olduğu 2018 yılında burada kalıcı üsler kurmaya başladı.

Ankara’nın planlarının bölgesel bir bileşeni var; Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin Irak ve Suriye sınırı boyunca 30 ila 40 kilometrelik bir güvenlik koridoru oluşturma sözü verdi. Bu nedenle Ankara'nın yaz operasyonuyla Türkiye'nin Irak sınırında tam kontrol sağlanması amaçlanıyor. Bu çabalar aynı zamanda Türkiye-Irak-Suriye üçgeninde yer alan Ovaköy'de Irak ile yeni bir sınır kapısı açmaya yönelik son girişimi de temsil ediyor; bu, mevcut Irak sınırının tamamını oluşturan KRI'yi bypass etme çabasını da temsil ediyor.

Ankara-Bağdat İlişkilerinde Atılım

Ankara, PKK'ye karşı etkili bir saldırıya hazırlanmak amacıyla özellikle 2021'den beri KBY, Irak merkezi hükümeti ve İran destekli Şii paramiliter grupların komutanlarıyla yoğun bir diplomasi yürütüyor. Bağdat'ta bu çabalar yakın zamanda meyvesini verdi; Türk dışişleri bakanı Hakan Fidan'ın son Bağdat ziyaretinin ardından Irak, Türkiye ile ortak bir bildiri yayınlayarak PKK'yi "yasaklı" bir örgüt ve her iki ülke için de "güvenlik tehdidi" olarak nitelendirdi ve Ankara bunu büyük bir başarı olarak değerlendirdi. Irak'ın tutumundaki bu değişiklikten önce Bağdat, Türkiye'nin ülkedeki PKK karşıtı operasyonlarını uzun süre eleştirmişti.

Artık Bağdat'ın örtülü onayını alan Ankara, muhtemelen PKK'ye yönelik operasyonunu Duhok'taki Gare bölgesine yoğunlaştıracak. Harekatın en önemli amacı Gare'ye yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan Musul'dan geçecek kalkınma yolunun güvenliğinin sağlanması. Ankara özellikle PKK'nin Musul'un batısındaki Şengal’deki varlığının projeyi sekteye uğratmasından endişe ediyor ve bu nedenle PKK'nin KBY'deki operasyonları Musul ovası ve Kalkınma Yolu ile doğrudan bağlantılı.

Ayrıca ortak açıklamaya göre Bağdat ve Ankara, terörle mücadele, ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında çalışacak ortak daimi komiteler kurulmasına karar verdi. Ankara, Irak'ın geçen yıl İran'la imzaladığı ve KBY'deki tüm silahlı İranlı Kürt muhalif gruplara karşı çalışmak üzere imzaladığı anlaşmanın modeli doğrultusunda Bağdat'la henüz bir güvenlik anlaşmasına varamadı. Yine de Türkiye, Bağdat'la ekonomik işbirliğinden ve PKK'ye karşı ortak diplomatik baskıdan giderek fayda sağlayacağına inanıyor. Üstelik bazıları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu nisan ayında Irak'a yapacağı ziyaretin, ortak operasyon merkezini de içerecek böyle bir anlaşmanın önünü açabileceğine inanıyor.

Ankara ayrıca, iki ülke arasında doğrudan bir bölgesel bağlantı kurmak amacıyla Irak'la Kalkınma Yolu projesini ilerletmeye çalışıyor. Kalkınma yolu projesi tahmini olarak 17 milyar dolar yabancı yatırım gerektirecek ve Basra, Divaniye, Necef, Kerbela, Bağdat ve Musul'dan geçerek Bağdat ile Ankara'yı bir kara koridoru aracılığıyla birbirine bağlayacak ve her iki taraf için de ekonomik fırsatlar sunacak. Türk yetkililer, koridorun açılması halinde Erbil, Musul, Kerkük ve Bağdat'ın bu süreçte ortaklaşa yeniden inşa edileceğini söylüyor.

Bu projenin uygulanması ve koridorun açılması aynı şekilde Iraklı ve Suriyeli Kürtler arasındaki toprakların da kesilmesine neden olacaktır. Türkiye, Ovaköy'ü açarak PKK'nin Irak'tan Suriye'ye geçişini kesmek istediğini defalarca dile getirdi. Ankara ayrıca, Türkiye'nin Başika askeri üssünün bulunduğu Musul ve Türkmenlerin çoğunluğunun yaşadığı Kerkük gibi Kürdistan Bölgesi’ndeki Sünni ve Türkmen bölgelerine de ulaşmak istiyor. Bu projeyle Türkiye, Türkmenler ve Sünni Araplarla doğrudan bağlantı kurarak bu topluluklar üzerinde ekonomik ilişkiler yoluyla daha fazla siyasi nüfuz elde edebilir.

Türkiye, koridor güvenliğinin KBY güvenlik birimlerinin yanı sıra Irak merkezi hükümeti tarafından sağlanacağını söylese de KBY'nin koridordaki rolünün kapsamı net değil. Bu yol, KBY'yi bypass etmek ve Irak-Suriye sınırının her iki tarafını kontrol eden PKK bağlantılı güçlerin kara bağlantısını kesmek üzere tasarlandığından, başlı başına Türkiye için önemli bir güvenlik boyutuna sahip olmasının yanı sıra, Türkiye için potansiyel riskler de taşıyor. 

Basra'yı Bağdat ve Musul'a bağlayan Kalkınma Yolu, Türkiye sınırını geçmeden önce KBY'yi tamamen bypass edecek. Irak sözcüsü Basem el-Awadi'ye göre bu kararı topografik ve ekonomik faktörler belirledi. Öte yandan KBY Başbakanı Mesrur Barzani ise Erbil'in "dahil" olması gerektiğini, Kalkınma Yolu için de "rızasının" alınması gerektiğini vurguladı. Erbil yönetiminin 2017 referandumundan bu yana siyasi, güvenlik ve ekonomik nedenlerden dolayı zayıf durumda olduğunu ve Bağdat'a büyük tavizler verdiğini belirtmekte fayda var.

İran'ın Çıkarları: Potansiyel Bir Engel

Ankara'nın ele alması gereken bir diğer aktör de Irak'ın son derece müdahil komşusu. İran'ın, ABD'nin Irak'taki varlığını doğrudan tehdit ettiği yönündeki görüşünün aksine, Ankara'nın nüfuzunu Bahdinan'dan Musul-Kerkük-Süleymaniye'ye yayma arzusu Tahran için o kadar acil bir sorun gibi görünmüyor. Ancak İran, Türkiye'yi bölgesel rakip olarak gördüğü için Ankara'nın başarılı olabilmesi için Kalkınma Yolu'na ikna edilmesi gerekiyor. Bunun yerine İran, Tahran'ı Şam ve Beyrut'a bağlayan İran'ın Şii Hilalini Süleymaniye-Kerkük-Musul'dan Suriye'ye geçerek stratejik koridorunda daha fazla Türk askeri ve siyasi varlığını zorla reddedebilir. Bu arada, Türkiye ile Süleymaniye merkezli ve İran'la bağları bulunan Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) arasında tırmanan gerilimler, Ankara'nın İran'ın çabalarına zımni onayını alamaması durumunda projelerin raydan çıkma potansiyelini ortaya koyuyor.

Ankara artık YNK'yi “ulusal tehdit” olarak gördüğünü açıkça ifade ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir Türk raporunda PKK'nıin Çin veya İran yapımı kamikaze insansız hava araçlarını YNK aracılığıyla edindiği iddia edilmişti. Pek çok kişi ayrıca İran'ın son birkaç yıldır Bağdat'taki federal mahkeme kararları yoluyla KYB lehine ve KDP aleyhine müdahale ettiğinden şüpheleniyor. Mahkemenin, YNK'ye açılan bir dava sonrasında KBY Parlamentosu'ndaki on bir azınlık kotasını kaldırma yönündeki son kararı ve KDP'nin KBY'de Haziran ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etmesi, birçok değişimin yaşandığını gösteriyor: KDP, seçim yapma yeteneğini kaybediyor. Parlamentoda çoğunluğa sahip olan KBY, potansiyel olarak güç dengesini değiştiriyor ve KDP'nin bugüne kadar sürekli olarak kontrol ettiği başkanlık ve başbakanlık için baskı yapıyor.

KDP'nin KBY'de güç kaybetmesi veya Bağdat'ta federal hükümetten çekilmesi Türkiye'nin bölgesel planlarını olumsuz etkileyecek ve Tahran'a fayda sağlayacaktır. Ankara, KBY topraklarındaki geçmiş operasyonlarında KDP ile nispeten samimi ilişkilerine güvendi ve bu ilişkiden daha geniş Irak siyasi arenasında yararlanmaya çalıştı. Kürtler arası ve Erbil-Bağdat arasındaki bu gerilimler açıkça Ankara'nın çabalarıyla ilgili olmasa da hesaplarını etkiliyor.

Türkiye, İran'ı planlanan Kalkınma Yolu projesinden izole etmeye çalışmıyor. Hatta Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan, ülkesinin İran'ı da işin içine katmak istediğini açıkça ifade etti. Türkiye, İran ve İran destekli Şii milislerin Irak'ta, özellikle Kerkük, Musul ve Şengal’de ve özellikle 2017 bağımsızlık referandumundan bu yana var olduğu gerçeğinin farkındadır.

Ankara, ulusal güvenliği pahasına İran ve İran destekli Şii gruplarla işbirliği yapmaya, onlara Irak'ın merkezi hükümetiyle doğrudan kara bağlantısı sağlamaya ve Irak ile Suriye arasındaki Kürt geçişini kesmeye hazır görünüyor. Ankara'nın Bağdat ve Tahran'a ne sunduğuna ve özellikle İran'ın yararlar konusunda ne düşündüğüne bağlı olarak bu proje bir kazan-kazan politikası gibi görünebilir.

Ankara'nın mega projesi ile PKK karşıtı operasyonunu iç içe geçirmesi, her iki unsurun da başarı şansını artırıyor. Ancak bu ara bağlantı iki ucu keskin bir kılıç olabilir; eğer bir unsur başarısız olursa, potansiyel olarak diğerinin başarısını da engelleyebilir. Erdoğan'ın Eylül 2023'teki Bağdat ziyareti, Ankara ile Bağdat arasında su, petrol ihracatı ve güvenlik konularında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle ertelenmişti. Erdoğan'ın Nisan ayındaki Irak ziyaretini yeniden erteleyip ertelemediği ve gerçekleşmesi durumunda ziyaretin somut sonuçları her ikisinin de başarılı olup olmayacağını belirleyecek.

 

 

Bu haber toplam: 13232 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:57:03
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x